-9-

22.1K 2K 215
                                    

Bölüm şarkısı: Pieces - Andrew Belle

-9-

Kulüp odasının önünde durup cam kapıdan içeri baktı Taha. Sıla'nın içeride olup olmadığını görmeye çalıştığı için gözleri iyice kısılmıştı. Burnu ise neredeyse kapıya değecekti.

Odanın sol tarafındaki küçük dikdörtgen şeklindeki masanın üzerine eğilmiş bir şeyler yapan dört kişiyi görünce duruşunu değiştirerek daha iyi bir bakış açısı yakalamaya çalıştı.

Yaptığı işe yaramıştı yaramasına; ama gördüğü şeyin gerçekliğinden emin olamadığı için kaşlarını çatmıştı. İçerideki dörtlünün -hem de hepsinin- yüzlerinde korkunç yaratık maskeleri vardı.

Kendi kendine buranın bilimkurgu kulübü olduğunu ve bu tür ayinlerin -oyunların diye düzeltti kendini- burada normal olduğunu hatırlattı.

Yargılamak yok, dedi içinden. Yargılamak yok. Yargılamak yok.

Böylece yaşadığı şoku atlatıp dikkatini tekrar fantastik dörtlüye yöneltmeyi başardı. Biraz dikkatli bakınca vücut yapılarından ikisinin erkek olduğunu, diğer ikisinin kız olduğunu çıkardı. Kızlardan birinin maskesinin altından çıkan saçlar da gözünden kaçmamıştı.

Dalgalı saçlar... Kahverengi parlak saçlar...

Sıla.

İçeri bir anda dalmanın kabalık olup olmayacağını düşündüğü kısacık bir an tereddüt etti. Ama aklına sürekli büyüyen ve giderek daha can sıkıcı olan Yasemin tehdidi gelince kararlı bir şekilde kapıyı iki kere tıklattı. Cevap beklemeden içeri girdi.

"Taha?" dedi Sıla plastik maskeyi alnının gerisine iterek.

Maske olmadığı için kızın yüzünde beliren şaşkın ama mutlu ifadeyi görebildi Taha. Genç adamı burada görmeyi beklemediği açıktı ama bir yandan da gördüğüne epey sevinmiş gibiydi.

Hızlı adımlarla yanına ulaştı. "Burada ne arıyorsun?"

Kızın yüzünden sıyırdığı maskeyi saçının tepesine kaldırmasını izlerken yutkundu Taha. Aklından hiç çıkmayan o gülümseme gözünün önüne serildiğinde bir kez daha yutkunmak zorunda kaldı. Başının tepesinde korkunç bir yaratık maskesi varken bile kızdan bu kadar etkileniyorsa durumu gerçekten vahimdi.

"Seni." dedi Taha kendini toparlayarak. "Vaktin varsa, belki biraz konuşuruz demiştim. Sana söylemem gereken önemli bir şey var."

"Aslında şu anda bir şeyin ortasındayım." dedi kız mahcup bir ifadeyle ve eliyle gelişi güzel bir şekilde arkadaşlarının etrafında toplandığı masayı gösterdi. "Bitince konuşsak olur mu?"

"Tabii." dedi Taha. Gülümsemeye çalışıyordu; ama aslında içi içini yiyordu. Göğsünün üzerindeki ağırlıktan bir an evvel kurtulmaya can atsa ve Sıla'yı kaybetme ihtimali her dakika daha da boğucu br hal alsa da onun adımlarını takip edip odanın içine doğru ilerledi.

"Bu arada seni arkadaşlarımla tanıştırayım." dedi Sıla çocuğun içindeki fırtınadan bihaber, neşeli bir ses tonuyla.

Taha başını olumlu anlamda sallayınca masanın etrafında duranlar da birer birer maskelerini çıkardılar.

"Deniz, Emir ve Damra." dedi Sıla, isimlerini sayarken üçünü de tek tek göstermişti.

Taha isimleri içinden tekrar ederek aklında tutmaya çalıştı. Deniz, Emir, Damra.

Mavi Kulübeli ÇocukTahanan ng mga kuwento. Tumuklas ngayon