-14- (Final)

21.9K 2.1K 341
                                    

*Complicated - Avril Lavigne

-14-

Vanilya Apartmanının önünde durduğunda, içindeki nabız gibi yükselen heyecanı bastırmaya çalışarak arabadan indi Taha. Arka koltuğa Sıla'nın arkadaşlarının yardımıyla yatay olarak sığdırdığı –arabanın üstünün açılabiliyor olmasının da epey faydası dokunmuştu tabii- mavi kulübe maketini kucakladı.

Kulübe boyut olarak büyük olduğundan fazla yer kaplıyordu ve vücuduna oranla daima uzun bulduğu kolları etrafını sarmaya yetmiyordu. Ama beklediği kadar ağır olmaması biraz işini kolaylaştırmıştı.

Mavi kulübeyi apartmanın ön bahçesine, çimenlerin üzerine yerleştirdikten sonra başını yukarı kaldırdı. Pencereleri yukarıdan aşağıya şöyle bir süzdü.

İki düzine kadar pencere olmalıydı. Hangisinin Sılalara ait olduğunu elbette bilmiyordu. Ama en az bir tanesi onlarındı herhalde. Değil mi?

Kulübenin, pencereden (tercihen Sıla'nın penceresinden) bakan birinin (bu birinin de o olmasını umuyordu elbette) yeterince iyi görebileceği bir yerde durduğundan emin olduktan sonra cebinden telefonunu çıkardı. Ve üzerine fazla düşünmeden aklına gelen ilk cümleyi yazdı.

Camdan dışarı bak.

Gönderdikten sonra mesajı bir kez daha okudu ve yüzünü buruşturdu.

Üç kelime. Bir emir kipi. Sonuna sevimli görünmesini sağlayacak bir gülücük falan da koymamıştı üstelik. Kulağa fazlasıyla kaba geliyordu. Hatta Alara'nın sesinin kafasının içinde şöyle dediğini duyar gibiydi:

Kütük müsün Taha? Hayır, cidden. Kütük müsün?

Kızın sinir bozucu sesinden kurtulmak için başını iki yana sallayıp bir mesaj daha gönderdi.

Yani bakar mısın?

Mesajı okurken bir kez daha gönder tuşuna erken bastığını fark etti. Unuttuğu kelimeyi –sihirli kelime- ekledi hemen.

Lütfen?

Bakışlarını telefon ekranından uzaklaştırıp pencerelerde bir kıpırtı görme beklentisiyle tekrar apartmana yöneltti.

Mesajının -daha doğrusu mesajlarının- oluşturduğu şok etkisinin Sıla'yı aşağı inmeye ikna edeceğini umuyordu tüm kalbiyle. Planın sürpriz kısmına fazlaca bel bağladığının farkındaydı. Fakat bunun alternatifi zillere tek tek basıp bütün apartmanı ayağa kaldırmaktı. Gerekirse onu da yapacak durumdaydı gerçi.

Gözleri pencereleri taramaya devam etti. Sonunda alttan dördüncü sıradaki pencerelerden biri açıldı ve Sıla başını dışarı uzattı.

Onu gördüğü anda Taha'nın dudakları engellenemez bir biçimde kıpırdadı ve kenarları yukarı kıvrıldı. Elinde değildi; kızı gördüğünde gülümsemek bir tür refleks halini almıştı.

Sıla önce Taha'ya ardından mavi kulübeye baktı ve şaşkınlıkla elini ağzına götürdü. İri birer çikolata parçasını anımsatan gözleri bir süre ikisi arasında gidip geldikten sonra birden bakışlarını kaçırdı. Çok geçmeden Taha'nın telefonu titredi. Mesaj gelmişti.

Gönderen: Sıla

Burada ne yapıyorsun?

Taha başını tekrar yukarı kaldırdığında kızın bakışlarını yakalayıp gülümsedi. Elini mavi kulübeye yasladı. Sonra da 'ne yaparsın' der gibisinden ellerini iki yana açıp omuzlarını silkti. Kız kısa bir an ona ifadesiz bir yüzle baktıktan sonra pencereyi kapatınca gülümsemesi soldu.

Mavi Kulübeli ÇocukWhere stories live. Discover now