-12-

19.3K 1.7K 105
                                    

-12-

Özgürlük güzeldi. Ama her şey gibi onun da bir bedeli vardı. Ve Taha bu bedelin Sıla olmasından çok korkuyordu.

Söylediklerini düşüneceğini söylemişti kız; ama son konuşmalarının üzerinden günler geçmesine rağmen sessizliğini koruyordu. Ortak derslere de gelmiyordu. Okula geldiğinden bile şüpheliydi Taha ki onu az çok tanıdığı için bunun endişe verici bir durum olduğunu biliyordu. Gerçi ortak dersleri sayesinde Emir'den ufak da olsa bilgi sızdırmayı başarmıştı. Sıla iyiydi, bir şeyi yoktu. Sadece biraz daha zamana ihtiyacı vardı.

"Belki de onu kendi haline bırakmalısın." demişti Emir bir keresinde. "Sadece bir süreliğine... Yanlış anlama, bana onu sorup durmandan şikayet ettiğim falan yok." Bu noktada eliyle havada hayali bir parantez açmıştı. "Biraz çileden çıkarsan da..."

"Kusura bakma."

"Takma kafana," dedikten sonra beceriksizce omzuna vurmuştu. Bunu sık yapmadığı açıktı. "Yakında finaller başlayacak. Sıla sınavları asla kaçırmaz. En kötü ihtimalle Türkiye Ekonomisi finalinde yakalarsın onu."

Teselli konusunda ne kadar berbat olduğu göz önüne alınırsa, bunu da sık yapmadığı açıktı.

"Türkiye Ekonomisi finali iki ay sonra Emir."

"Evet; ama en kötü ihtimalle dedim. En kötü ihtimal bu. Yani daha yakın zamanda da gelebilir okula. Hatta yarın bile gelebilir." Taha'nın umutlu bakışlarını görünce özür dileyen bir ifadeyle devam etmişti. "Muhtemelen yarın gelmez. Yani gelirse garip olur; çünkü yarın dersi yok."

Harun ve Alara teselli konusunda Emir'den biraz daha iyiydi. Ama sadece birazcık.

"Eninde sonunda gelecek kanka." diyordu Harun konu ne zaman açılsa. "Sonsuza kadar kaçamaz, merak etme. Hem baktın gelmiyor, sen gidersin ona."

"Olmaz." diyordu Alara hemen. "Kıza biraz zaman vermesi lazım. Kendini hazır hissettiğinde gelir zaten. Belli ki henüz hazır değil. Taha ona giderse kendini köşeye sıkışmış hissedebilir, ters tepebilir."

Kafeteryada oturdukları bir gün aynı konuşma virgülü değişmeksizin tekrarlanırken Taha patladı.

"Çok yardımcı oluyorsunuz çocuklar." dedi imalı imalı. Ardından da başını masanın üzerinde duran kollarına gömdü. "Gerçekten, sağ olun."

İkisi de sustu. Ne diyeceklerini bilmiyormuş gibi görünüyorlardı. En iyi arkadaşlarına yardımcı olmak istiyorlardı; ama ellerinden bir şey gelmiyordu.

"Onu kaybettim." dediğinde, Taha'nın sesinde kabullenilmiş bir çaresizlik vardı. Kendini bu fikre yavaş yavaş alıştırmaya çalışıyordu sanki.

"Bu kadar çabuk pes etme." dedi Alara. "İçinizden biri 'bitti' demeden bitemez."

Taha acı acı gülümsedi. "Bitti Alara."

"Düzeltiyorum; ben demeden bitemez. Ve ben bitti demiyorum. Bunu konuşmanız gerek."

"Katılıyorum," Kollarına doğru konuştuğu için sesi boğuk çıkıyordu. "Ama nerede olduğunu bile bilmiyorum. Okula gelmiyor. Telefonlarıma da cevap vermiyor. Bu durumda onunla nasıl konuşabilirim ki?"

"Belki yine kulüptedir." diye fikir yürüttü Harun.

"Aradığımda telefonu çalıyor. Orada olsaydı, çalmazdı."

Alara bir iç çekti. "Her şeyi düzeltmenin bir yolu olmalı."

"Bence bir çiçek alıp evine git ve kapısına dayan." dedi Harun birkaç dakikalık sessizliğin ardından. Alara'nın ağzını açtığını görünce lafının bölünmesine izin vermeden hızlı hızlı devam etti. "Kız kendini köşeye sıkışmış hissedebilir, ters tepebilir, biliyorum biliyorum. Ama böyle ne yapacağını bilmez bir halde ortalıkta dolaşmak daha kötü. Şansını denemesi gerek. Başarısız olsa bile, en azından denedim diyebilir."

Mavi Kulübeli ÇocukKde žijí příběhy. Začni objevovat