10. Bölüm: Yalnızlığa saklanmış acı

422 23 80
                                    

#Birdy-Skinny Love

#Birdy-Skinny Love

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

***

Acı; kendini yalnızlığın içinde saklar. Kamufle eder kendini; görünmezleşir. Sanki hiç var olmamış gibidir. En derin yerlerimize gömülür. Rüya sandığımız ama aslında gerçekte var olan anılarımızdır. Hiçbir acı geçmez.

Yalnız kaldığımızda, ruhun içine kanserli bir hücre gibi işler. Soğutur bedeni, titretir yavaşça. Dirilen bir ölü gibi yerleşir içeriye. Ve tıpkı bir ölü gibi çürütür bedeni. Acının ağır kokusu siner her yere. İçimiz; aklımızda infaz ettiğimiz yaşanmışlıklarla, korkularla, duygularla ve kişilerle dolar. Tıpkı acı gibi onlarda dirilirler. Gece gibi bir karanlık çöker ruha. Etrafta sessizlik hakim olur. O an anlarsın; yalnızsındır. Tüm bu acı, bu yüzden gelir ve yayılır.

Yalnızdım...

Uzun zamandır anılarıma bir perde çekmiştim, karanlık sadece içimde saklıydı. Hissedebiliyordum onu fakat gün yüzüne çıkmasına izin vermiyordum. Bu gece tüm o perdeler kalktı ve yerini benzersiz bir gerçeğe bıraktı. Artık onu saklayamayacak kadar dermansızdım. Arabanın içini şafağa çalan bir renk doldurduğunda irkilerek dışarıya odaklandım. Arabaya bindiğimden beri pencereden dışarı bakıyordum fakat aklım burada değildi. Güneş yavaş yavaş doğuyordu.

Dışarısı sis kaplıydı ve her yere umutsuzluk çökmüş gibiydi. İçerisi nane ve yağmur gibi kokuyordu. Bu biraz da olsun içimi açıyordu. Burak'a doğru kafamı yavaşça çevirdiğimde, kıpkırmızı gözlerle araba sürüyordu. Parmak boğumları, direksiyonu sıkmaktan bembeyaz olmuştu. Saçları darmadağındı. Gideceğimiz yer şehir dışında bir yerdi. Her geçen dakika biraz daha kaybediyorduk Kelebek'i. Göz kapaklarımı hafifçe yumdum ve düşünmeye başladım. Gözlerim, uykusuzluktan ağrımaya başlamıştı. Kendimin de Burak'tan farksız olduğuma bahse girebilirdim. Aynaya doğru bir göz attığımda haklı olduğumu anladım.

Gözlerime kadar gelen kaküllerim karışmıştı ve gözlerim kıpkırmızı olmuştu. Gözlerimin altında mor halkalar oluşmaya başlamıştı. Omzum ise oldukça kötü durumdaydı. Hastaneden apar topar çıktığım ve ağrı kesicinin etkisi geçtiği için acıdan dolayı uyuşmuş gibiydi. Bir saat boyunca arabada hareketsiz bir şekilde oturduğum da düşünülürse yine de iyi dayanmıştım. Gerçi canımın acıması aklımda olan son şeydi.

Kelebek'in yerini bilsekte yine de içimde bir sıkıntı vardı. Bunu kendi kötümserliğime yormaya çalışsamda olmuyordu. Onu bir daha hiç göremeyecek gibi hissediyordum kendimi. Kaybolmuş, küçük bir çocuk gibi çaresizdim. Yolumu kaybetmiştim ve bana yol göstereni de...

"Sakin ol, geldik." Dedi Burak. Sesi nefret doluydu ve kararlıydı. Tek eliyle gözüne gelen saçı düzeltti. Telefonu çalmaya başladığında hiç beklemeden açtı ve hoparlöre aldı. Doğrulup ben de dinlemeye başladım. Saatlerdir gelecek herhangi bir haberi bekliyordum.

"Abi etrafı sardık sizi bekliyoruz." Ses Batuhan'ın sesiydi. Oldukça yorgun olduğu belli oluyordu. "Tamam." Dedi Burak. "Biz de yaklaştık sayılır. Tahmini kaç kişilerdir?"

Sevgili KatilimHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin