Bölüm 15

21.5K 1.4K 304
                                    


VERA

Dürtülmemle kaşlarımı çatıp homurdandım. Uyumak istiyordum. 

Tekrar dürtülmemle oflayıp " Kim beni uyandırmaya cürret eder. " diye mırıldandım. Şuan uyku sersemiydim ve ne dediğim hakkında en ufak bir fikrim yoktu. 

Bu sefer biri saçımı çektiğinde ağzımla birlikte gözlerimde şaşkınlıktan açılmıştı. Deha kaşlarını çatmış bana bakıyordu. Kahverengi gözlerini benimkilere dikip " Bu beyaz atlı prens seni uyandırmaya cürret etti. " dedi ve tek kaşını kaldırdı. Sanırım onunla biraz dalga geçsem sorun olmazdı. 

Dudağımı sarkıtıp " Ben beyaz atlı prensin yakışıklı olduğunu sanıyordum. Beni çok fena kandırmışlar. " dedim. Bir yandan da bu gezegende de mi beyaz atlı prens masalları var diye düşünüyordum.

Deha kahverengi gözleriyle bana alayla bakıp başını iki yana salladı ve işaret parmağıyla göğsüne vurup " Bu beyaz atlı prens için çok kız kavga etti. " ve göz kırpıp yanımdan kalktı. 

Şöyle bir odayı süzdüğümde herkes kendi grubuyla takılıyordu ve Mina ile Yankı yaptıkları yemekleri salonun köşesindeki geniş ve uzun yemek masasına taşıyorlardı. Kaşlarımı çatıp Kayra'yı aradım ama etrafta yoktu. Onu önceki kadar yakınımda da hissetmiyordum. Nereye gitmişti ? Umursamayıp kafamı kaldırarak Kevın'a baktım. Hala onun omuzunda yatıyordum, mavi gözleri telefonunun ekranındaydı. Kayra'nın ceketini çaktırmadan koklayıp kahve ve toprak kokusunu içime çektim . Sonra yaptığımın farkına varıp toparladım ve gözlerimi kapattım. Deha yüzünden uykum bölünmüştü.

...

Kalbimdeki his yerini belli edercesine yoğunlaştığında kaşlarımı çattım. Uyumuyordum ama gözlerim kapalıydı. Kayra'nın sesini duyuyordum. Odadakilerle – daha çok kendi grubundakilerle- konuşuyordu. 

Sessizce inledim ve elimi kalbime koydum. Kayra'nın varlığını bu kadar yoğun hissetmem kalbimin ritmini bozuyor ve bedenimin sıcaklamasına sebep oluyordu. Ceketinden burnuma dolan kahve – toprak karışımı kokuda işimi kesinlikle kolaylaştırmamıştı. 

Kevın'ın kulağıma fısıldayan sesiyle sakinleşmeye çalıştım " İyi misin Vera? " . 

Başımı hafifçe sallayıp " İyiyim. " diye mırıldandım. Gözlerim hala kapalıydı ve açmaya da niyetim yoktu. O buzdan kütleyi görmek istemiyordum. Kevın'ın sesi tekrar kulaklarıma dolduğunda bu sefer gözlerimi açmam gerektiğini anladım " Yemek hazır."

...

Hepimiz masaya oturmuş Kevın ve Kayra'nın tartışmasını izliyorduk. Masanın baş köşesine ikisi de oturmak istemişti ve şimdi çocuk gibi kavga ediyorlardı. 

Yankı bıkkınca nefesini verip " Baş köşeye oturunca ne olacak sanki ? " diye sitem etti. 

Kevın omuzlarını dikleştirip " Eğer Kayra masanın baş köşesine oturursa egosu bir level daha atlayacak. Bunu önlemeye çalışıyorum. " dedi. 

Kayra ona buz gibi bir bakış atıp karşılık vermek için ağzını açmıştı ki yüksek sesle oflayıp "Kaptan Barbossa ile Jack Sparrow bile daha iyi anlaşıyordu. " dedim. 

Birden masadaki tüm gözler bana 'Ne dedi bu ? ' der gibi baktığında bu sefer iç çektim. Dünya'da ki filmler burada yoktu ve büyük ihtimalle Karayip Korsanlarını bilmiyorlardı. Elimi havada sallayıp " Boşversene. " dedim ve sandalyemi ittirip ayağa kalktım. 

Hızla başköşeye oturduğumda Kayra ve Kevın'ın gözlerindeki şaşkınlık görülmeye değerdi. Kaşlarımı çatıp " Ne?" dedim. 

Masadaki herkeste bana aval aval bakmaya başladığında oflayıp " Ne bakıyorsunuz ya ? Tanrıçanın torunuyum ben , madem bu ikisi anlaşamıyor , o zaman ben otururum. " dedim . 

SEÇİLMİŞLER 1 (OPUS) - KİTAP OLDU!Where stories live. Discover now