Bölüm 2

43.3K 1.1K 375
                                    

Multimedia:Ege

Kükremek.Bu kelimeyi Ege'yle konuşurken ne kadar çok kullandım değil mi? Çünkü Ege köşeye sıkıştığı zaman,çaresiz kaldığı anlarda bildiği tek şeyi yapmaya başlar, insanları incitmeye ve onlara sesini yükseltmeye.

Bana bağırdıktan sonra Selen gibi gideceğimi düşünmüş olabilirsiniz ama ben kalmayı seçtim.
Cevap almam gereken sorularım vardı,onun için yoldan geçen herhangi bir kişiyle eş değer olabilirdim ancak o benim için kesinlikle öyle değildi.Ortada kesinlikle bir şeyler dönüyordu ve ben bunları öğrenmeliydim.En azından yıllardır duyduğum aşka karşılık bu kadarını hak ediyordum.

Sakince derin bir nefes aldım ve bana arkasını dönmüş uzaklaşan Ege'nin peşine takıldım.Ayak seslerimden onu takip ettiğimi anlamıştı,her zamanki umursamazlığıyla önüne bakarak yürümeye devam etti.

"Gitmiyorum" dedim hıçkırıklarımın arasından. Bana dönüp attığı o korkunç bakış yüzünden bir an eriyip yerin yedi kat dibinde magmaya karışacağımı zannettim.

"Sen bilirsin." derken omuz silkmişti.Yağmur atıştırmayı bırakmış iyice hızlanmıştı.Yağmurla beraber Ege'nin de hızlandığını gördüm.Onun uzun bedeninin attığı küçük adımlara yetişebilmek için koşar adım yürüyordum.Ege bir anda durunca yüzüm sırtına çarptı. Kendimi geri çekip bana yeniden sinirle dönen adamı incelemeye başladım. 

Onu incelerken aklıma onun için ağlamaktan helak olduğum gün geldi,daha doğrusu hödüklüğüne ağladığım gün.

On ikilerin katında abuk subuk sebepler bulup dolaşırdım.Tenefüslerde,derslerden çıktığım zaman hatta resim yeteneğimin sıfır olmasına rağmen sırf Ege'nin sınıfının karşısındaki sınıfta yapılıyor diye diye resim kulübüne katılmıştım.Her tenefüs nerdeyse tüm vaktimi orda geçirir,Ege'nin sınıfını dikizlerdim.Ege'nin dersinin beden eğitimi olduğu bir derste kulüpteki çalışma saatimi denk getirmiştim.Tek amacım sınıfa girip Ege'nin montunu bir kerecik olsa da giymekti. Biliyorum bunlar hastalıklı düşünceler,hatta çıldırdığımı bile düşünmüş olabilirsiniz ancak benim beynimin çalışma şeklini sadece aramızdaki platonikler anlayabilir.

Sessizce karşı tarafa geçerken etrafımı kolaçan etmeyi de unutmadım.Yavaşça kapıyı açıp içeri girdim.Mümkün olduğunca sessiz olmaya çalıştım.Kapıyı arkamdan kapatmak için tam dönecektim ki Ege ve Selen'i öpüşürken gördüm.Ege ağırlığını vermeden kızın üzerine çıkmış Selense iki eliyle Ege'nin saçlarını okşuyordu.İkisi de yedikleri boka o derece kendilerini kaptırmışlardı ki geldiğimi fark etmemişlerdi bile.Bunu fırsat bilerek gördükleri yüzünden dona kalmış Arya'ya sınıftan hemen uzaklaş komutunu verdim.Zaten kapatmadan açtığım kapıyı hızla çekerek ordan uzaklaştım.Bittiği için seviniyordum,bu anı gördüğüm içinse kahroluyordum.Nefes nefese kalmıştım.Ağlıyordum,bu pek anormal bir şey değildi.Ege'yle beraber hayatımda daima olacak bir tepkiydi.Bunu önemsemedim yakalanmadığım için şanslıydım.Bunları düşünerek merdivene doğru yöneldim.

Gözümün yaşını elimle silerken aniden bir el beni sıkıca tutup boş bir sınıfa çekti.Bu elin sahibini beni duvara sesli bir şekilde  yapıştırıp iki kolunu da iki yanıma koyarken tanımıştım.

"Nasıl bir anı böldüğünün farkında mısın ufaklık?" derken sesi sert,kızmış ve aceleci geliyordu.

O an karşımda bunları söylediği için onu öldürmek istedim.Nasıl bir anmış diye sorasım geldi kendimi zor tuttum.En çok da bunu sevmiyordum işte.Okulda sözü geçen bir kızdım,herkese karşı gelebilen bir kızdım.Gel gör ki Ege'nin yanında bu durum 360 derece değişiyordu.Çevremdeki herkes bu duruma şaşırıyordu.Onun yanında kendimi tanıyamıyordum.

ZORAKİ BEBEKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin