BÖLÜM 20

8.7K 298 157
                                    

5 YIL SONRA

ARYA

Kahvemi demlemiş,yaz sabahının ılık esintisiyle içim ürperirken denize karşı kitabımı okuyordum. Bir sigara yaktım,ayaklarımı uzatırken.Bugün işe gitmeyecektim hafta sonu değildi sadece kendime kafa izni vermeye karar vermiştim.Bütün davalardan,okunacak dosyalardan,sorumluluklarımdan bunalmıştım. İstediğim tek şey bir sabah erken uyanmamakken yine sabahın sekizinde ayağa dikilmeyi nasıl başardım acaba? Alışkanlık...keşke her şeye bu kadar çabuk adapte olmasak. Arya beş yıldır sabahın köründe uyanıyorsun bu çabuk adapte olmak mı oluyor salak kızım? Kendime salak demeyi de keşke alışkanlık edinmeseydim...

İçimde ateşlenen ani bir aşkla Alya'ya bakmaya gittim evde birimizin aksine oldukça uykucu biri vardı.Onu uyandırmamak için yavaşça kapısını açtım.Parmak uçlarımda yatağına doğru yavaşça yürüdüm. Üstündeki pikeyi yine yerlere fırlatmıştı,en nefret ettiği şey o uyurken üstünü örtmemdi. İzmir 985 derece sıcakta olsa Ankara ayazında büyümüş biri olarak bu sıcakta kızımın üşüyeceğini sanıyorum yani napabilirim?

İnanılmaz sessiz bir şekilde yerdeki pikeyi alıp vücudunun yarısına kadar örttüm sabah uyandığında azar işiteceğimi bile bile...
Onu her şeyden ama her şeyden daha çok seviyordum.Bu tarifi olmayan sevgiyi nasıl taşıyorum hala bilmiyorum.Gerçekten anne olduğum her güne binlerce kere şükrediyorum.
Onunla geçirdiğim her ana minnettarım.

Bu sevgiyle ağzını yüzünü mıncırmaya başladım...uyuyan çocuğun.
Arya kalk git kızım sen karga bokunu yemeden uyanıyorsun diye evladın da öyle uyanmak zorunda değil git kahvaltı hazırla bir şey yap ya da git zıbar biraz dinlen artık naparsan ama çık şu odadan.

Balkona geri dönüp kitabımı okumaya devam ettim.Kitap bir psikoloğun aslında şizofreni hastası olmasını,çözmeye çalıştığı bir olayın aslında kendi kafasında kurduğu bir olay olduğunu anlatıyor. Bu kişi bana bir yerlerden tanıdık geliyor,acaba kim?

Kapının çalmasıyla kitabı bir kenara bırakarak ayaklandım.Gelen kişi tabiki de Binnur anneydi.Koca İzmirde bu saatte uyanacak iki akıllı vardı zaten biri ben biri de o.

"Börek yaptım sana güzeller güzelim,kahvaltıda sıcacık yersiniz."  yavrum sabah sabah bu enerjiyi nerden buldun?

"Binnur anne çook teşekkür ederim,Necip amca uyanmadıysa gel bir karşılıklı çay içelim,çay demleyim"

"Amaan Arya eve gideyim ben işlerim var"

"Bu saatte ne işi Allah aşkına ya? Gel ana kız biraz dedikodu yapalım" Gerçekten bu kadın beni öldürecek sabahın köründe neden börek yaptın da yana yana bana getirdin aşkım? Sanki evdeki işler çuvala mı girecek de yana yana geri eve dönüyorsun?

Binnur anne benim alt komşum,ev sahibim...Buraya kucağımda çocukla perişan bir halde geldiğim zaman şans eseri onunla tanıştım. Bana bu evi açtı,sahip çıktı.Benim burdaki annem oldu ben de onun kızı oldum. Kızı oldum çünkü bu ev kızı trafik kazası geçirip ölmeden önce kızınınmış.Yıllarca eve girmemiş,burası hep kilitli kalmış başkasının burda yaşamasına dayanamazmış.Kızı oldum çünkü hayatta bir kızından bir de Necip amcadan başka kimsesi yokmuş.
Ben onun yaralarını sardım o da benimkini...ya da karşılıklı sarmaya çalıştık işte çırpına çırpına. Ne kadar olduysa artık.
Ama ben değilim gözdesi,Alya... şu kız var ya sürekli rol çalıyor sürekli.

ZORAKİ BEBEKWhere stories live. Discover now