0.7

642 91 170
                                    

Mavinin yeşille harmanlaşmış gözleri yemeğinde gezinirken, yüzünü buruşturmamak için kendini sıktı. Elinde tuttuğu çatalla patatese benzeyen varlığı dürttü, canlı olmadığından emin olduğunda ise kısık bir nefes verip çatalı batırdığı gibi patatesi ağzına attı. Arkadaşları ona temkinli bakışlar atarken kafasını salladı, tadı fena değildi.

Diğerleri de kendisinin ölmediğini görünce yemeğe saldırmış, karınlarını doyurmaya başlamıştı. Gözlerini devirip yemeğine odaklandı. "Seb, senin şu not arkadaşın hala yeni kağıt bırakmadı mı?"

Sebastian, Robert'a dik dik baktı, ardından tekrar gözlerini devirdi. "O benim arkadaşım falan değil, Rob. Büyük ihtimalle benimle dalga geçen birisi. Notları 'bir yerlerime' bile takmıyorum. Ve hayır, yazmadı."

Chris öksürüp kaşlarını kaldırdı. "Bir yerlerine bile mi takmıyorsun? Daha geçen gün, aradan üç gün geçti, neden hala yazmadı? diyen ben miydim? Tamam ben olabilirim ama insan da merak ediyor yani."

"Ben etmiyorum." Seb, sözünü söyledikten sonra omuz silkti. Plastik çatalını bir patatese daha batırdı, fakat bu sefer yemek yerine çatalı biraz geriye doğru gerdi ve bırakıp patatesin hedeflediği yeri vurmasını sağladı.

"Ah!" Chris kafasını ovup esmer oğlana sinirle baktı. "Salak, ne olacak."

"Ben salak değilim,"dedi Sebastian yavaşça, gözlerini kısıp. "Ama sen tam bir pizzasın."

Chris köftesinden bir parça alıp ağzına attı. "Doritos'u tercih ederim."

"Seb,"dedi Tom bu sefer, arkasına yaslanıp kollarını önünde bağladı. "Margarita ile nasıl gidiyor peki?"

"Bugün Sebastian'ın özel hayatını karıştıralım günü falan mı?" Öfkeli sesi arkadaşlarının sessizleşmesine neden olmuştu. Ayağa kalkıp tepsisini eline aldı. "Daha sonra konuşuruz, gitmem gerek."

Arkasını dönüp çocuklardan uzaklaştı ve tepsisini yerine bırakıp yemekhaneden çıktı. O kızın adını duyduğunda bile öfkesine hakim olamıyordu; bir insan çıkmaya başladıktan tam bir hafta sonra sevgilisini nasıl aldatırdı? Boynuzların bir yerlerine girdiğini hissediyordu.

Sinirle elini saçlarından geçirirken önüne dikkat etmediğinden biriyle çarpıştı, kızın elindeki kitaplar yeri boylarken bir an duraksadı. Şimdi kıza bakıp ona aşık olursa, klişelikten bileklerini kesip kendini intihar ederdi. Ama umursamayıp gitmek de ona yakışmayacağından geriye döndü.

Kimse yoktu.

Kaşları çatılırken, gözüne yerdeki siyah kağıt ilişti. Kendine gönderilenlere çok benziyordu, kalbi merak ve heyecanla çarparken kağıdı eline alıp okumaya başladı.

17.12.2015

Seninle dalga geçmiyorum, bayım. Notlarımda yazılanlar en az duygularım kadar gerçek; bir insanın çektiği acı kadar yoğunlar. Senin pek umrunda olmayabilirim, beni önemli yerine bile takmıyor olabilirsin hatta, fakat bu notlar gözyaşı ile yazıldı.

Sevgi ile yazıldı.

Aşk ile yazıldı.

Bir aşık davasından asla vazgeçmez, bayım. Sizler kırarsınız, parçalar ve parçalarımızı birleştiremememiz için onları saklarsınız. Eksik bırakırsınız bizi, halimize gülersiniz. Fakat biz yılmayız. Acıdan kıvransak, gözlerimiz dolsa ve artık dayanamayacağımızı hissetsek de aşkımıza tutunarak sizi tekrar sevmeye devam ederiz.

Unutma; güneş ne kadar aşık olursa olsun aya, ay onu sevmedi diye doğmaktan vazgeçmedi.

Kurumuş Mürekkep Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin