*3.Bölüm: ŞİDDETE EĞİLİM

18.4K 659 102
                                    


Hayatımda ilk defa içki içtim ve böyle felaket bir ağrıyla uyanacağımı aklımın ucuna bile getirmemiştim. Göz bebeğimden beynime çakan şimşek gibi ağrı giriyor. Ne içtim ben ya? İki bardak votka içtiğimi hatırlıyorum. Of! Kendimi rezil ettim kesin. Ya mal gibi ağladım ya da kendimi rezil edecek kadar eğlendim. Eğlendiğimi hatırlamayacaksam neden içtim ki? Sanırım hatırlarım sandım.

Başka bir evde uyanmak daha kötü hissettirdi. Saat 16:53 ve okula yine gitmedim. Aferin bana. Okumaya gelip okumayan kız olarak çok iyi yapıyorum. Hem ben neredeyim ya?
Bulunduğum evin dışından araba sesi gelince pencereye yürüyüp dışarı baktım. Ev ormanın tam ortasında bir tepede. Ev çok büyük değildi ama aşağıda güzel bir havuzu ve bahçesi var. Odadan çıkıp etrafı incelemeye başladım. Bu evde kim yaşıyorsa çok dağınık. Her yer her yerde. Aşağı kata indiğimde mutfak ve salonun bir olduğunu gördüm. Mutfak mutfaklıktan çıkmış 3.dünya savaş alanı gibi. Kanepenin üstünde kadın iç çamaşırları falan.

Kapı açılınca arkamı dönüp gelen kişiye baktım. Görkem elindeki kitapları koltuğun üstüne attıktan sonra beni tepeden aşağı süzdü. "Çıplak olduğunun farkında mısın? Ya da beni tahrik etmeye mi çalışıyorsun?" korkuyla kafamı eğip üstümü inceledim. İç çamaşırlarım içimde ama üstümde sadece kocaman, uzun bir erkek tişörtü var. Lan! Altımda külotdan başka bir şey yok.

Küçük bir çığlık atıp yukarı çıktım. Lanet olsun! Rezil oldum ya.. Benim pantalonum nerede? Bok gibi odada herşey dağınık olduğu için bulamıyorum. "PANTALONUM NERDE!" tüm sinirimi ondan çıkaracağım bugün. Birde dalga geçiyor ya.

Görkem pat diye odaya girince ışık tutulmuş tavşan gibi kaldım. Şaşkınlıktan saklanmaya yeltenemedim bile. Dibimde durup hafif eğilince nefesini boynumda hissettim. Sıcacık ve huylandırıcıydı. Açık olan dolabından bir eşofman çıkartıp elime tutuşturdu. "Aslında bu halin hoşuma gitti." tişörtün ucunu tutup "Üstünde bu olmadan daha rahat ederiz, dün geceki gibi" beynimde üst üste şimşekler çakınca gözlerim doldu. Ben yapmış olamam değil mi? Şaka yapıyordur.. Allahım.. Hayır ya. En son gördüğüm Görkemin beni tutmak için uzanan elleriydi.

Karanlıkta tek başıma yürüyorum. Sanki karanlık bana aitmiş gibi korkusuzca. Eskiden geceleri ışıkları kapatınca koridora çıkar uykum gelene kadar ışıkta beklerdim. Böyle bir korkaktım. Görmediğim her yerden zarar gelecek sanırdım. Öylede olurdu.

İçimi yine bir korku sardı. Ranzadan kalkıp odanın kapısını açtım. Kapının hemen yanına çöküp dizlerimi göğsüme kadar çektim. Nöbetçi gözetmen beni görünce yine bir şey demedi. Artık o da alıştı bana. Kafamı dizime yaslayıp uykumun gelmesini beklerken koridorun sonundaki ağaçtan sesler geldi. Kafamı kaldırıp koskocaman, koridorun tamamını kaplayan ve kuru dalları olan ağacın yanına gittim. Acıyla inliyormuş gibi sesi vardı. Sanırım ağaç ölmek üzereydi. Kökleri betonun içinde kaldığı için sulanmamış olabilir. Yardım için nöbetçiye döndüm ama o burda yoktu.

Yan tarafımdaki mezarlar titremeye başladı. Mezar taşlarının üstünde yazan isimleri bile okuyamıyorum. Sanırım deprem oluyor. Tutunmak için elimi ağaca uzattım ama ağaç çok uzaktaydı. Sonra yurt uzaklaştı ve ardından tüm mezarlar yarılmaya başladı. Korku filmlerinde ilk ölen insanlar hep merakından ölür ya. Bende onlardaki mallığı yapıp bana en yakın olan mezarın yanına gittim.

Mezarın yanına eğilip yarılmasını izledim. İçinde yüz üstü yatmış kanlar içinde bir ceset vardı. Acaba bu kimin cesediydi? Elimi uzatıp ceseti kendime doğru çevirdiğimde gözlerini açtı.

Korku ile sıçrayıp uyandım. Kalbim deli gibi atıyor ve fena terlemişim. O ceset Melihinmiydi? Neden şimdi girdiki rüyama? Olayın üstünden neredeyse iki hafta geçti ve iki hafta boyunca böyle rüyalar görmemiştim. Ben hiç rüya görmedim ki. Artık bilinç altıma nasıl işlediyse.

HIZ OYUNLARIDove le storie prendono vita. Scoprilo ora