Yazmaktan çokça çekindiğim ve bir o kadar da korktuğum bir günümü anlatacağım bugün size. Belki kimliğim tehlikeye girecek belki de beni tanıyanlar çıkacaktır aranızdan. Tatil olsun da öyle yazayım dedim, bir ihtimal daha az tehlikeye girerim böylece. Önceki bölümlerde de anlamadığınız yerler varsa böylece anlamış olacaksınız. Biliyorum ben de kitap çorba oldu hakikaten bir ileri gidiyoruz bir geri. Mazur görünüz ˆ-ˆ
Sevgili günlük... Bugün 9 Nisan 2016 Cumartesi.
Bugün duygularıma hâkim olamadığım gün, bugün kalp atışlarımın zirveye çıktığı gün, bugün tekrar ve tekrar yıkıldığım gün. En zoru ona açıklamaktı. Yüzüne karşı söyleyemezdim zaten. Sen söyleyebilir miydin sanki sevgili günlük? Hem o da bir erkek, ben de bir erkeğim. Büyük ihtimalle o kızlardan hoşlanıyor. Yüzüne karşı bunu itiraf etmem büyük bir saçmalık olurdu. Ben de sanal ortamdan itiraf etmek istedim. Ama şu an o kadar çok pişmanım ki. Hâlâ kalp atışlarım düzelmedi.Ellerim titriyor hâlâ.
Ne mi oldu sevgili günlük? Merak ediyor musun? Berk arkadaşın yine büyük bir salaklık yaptı. Düşüncesizce davrandı. Kendi duyguları için başka bir insanın hayatını etkileyebilecek davranışlar sergiledi.
Kalbim söz dinlemiyor ki sevgili günlük.
Okulumuzun bir itiraf sayfası var. Ya da artık vardı demeliyim sanırım. Çünkü şu an kapanmış durumda. Her neyse , her gün birileri itirafta bulunuyordu burada. Gerek anonim olarak gerekse açık bir şekilde.
Ali Ayşe'yi , Fatma Hasan'ı , Recep Şükûfe'yi seven sevene işte herkes açıklıyordu bir şeyini. Ben de açıklamak istedim. Sayfanın kurucusuna bir mesaj attım paylaşması için. Homofobiktir diye düşünüyordum ama yanılmışım. Hatta lezbiyen bir arkadaşı varmış sevgili günlük. -buradan ona selamlar- . İlk başlarda paylaşmak istemedi. Sonra kabul etti. Keşke etmeseymiş. Böyle bir ihtimal ile nasıl hâyâl kurdum bilmiyorum sevgili günlük. Hayır gay olsa bile ne demesini bekliyordum ki? Aynı şey bana olsa ben de kızardım kabul edecek hâlim yoktu. Tüm okul tarafından dışlanıp işi müdürün odasında sonlandırmak da vardı. Hatta okuldan atılabilirdim de.
Bir şeyler geveledim itiraf olsun diye. O da paylaştı. Sonra mı? Allah'ım o tepkiler neydi öyle? Aslında haklılardı da. Arkadaşları öfkeyle karşı çıktılar bu duruma. Sonra o cevap yazdı.
"Eee sonuç?"
Arkadaşları bir şeyler geveledi.
"Bırak ya."
Sayfanın kurucusuna tehditkâr bir üslup ile gelen mesajlara ne demeli?
"Bu işin sonu müdürün odasında biter."
"Müdürün odasında görüşürüz."
Kurucunun kim olduğu belli değil. On dakika oldu olmadı şikayetlerden dolayı sayfa kapandı. Ben gelen yorumları gözlerim dolu ve ellerim titreyerek okurken oldu tüm bunlar.
Şimdi biraz sakinleştim sevgili günlük. Ama korkuyorum, ama pişmanım. Belki de bu durum onu kötü etkiler, hepsi benim yüzümden. Onu düşünemeyecek kadar bencil, aynı zamanda aptalın tekiyim.
Biliyorum duymayacaksın. Bu söylediğim yaptığım yanlışı düzeltmeme yetmeyecek ama, senden özür dilerim. Affet...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
(Y)Aramızda Kalsın
Non-FictionGökyüzü ağlar, beyaz ışık kırılır ve gökkuşağı oluşur. Bir kalp kırılır. Göz yaşı döker ve gökkuşağı oluşur. Ben gökkuşağıyım. Renklerim etrafa saçıldı. Şimdi ise toplamaya çalışıyorum.