20. Bölüm Ben Sana İnanmıştım

48 13 2
                                    

Ne hissetmeliydim veya ne düşünmeliydim ki şu an. Onun beni sevdiğini düşünürken aklım neredeydi acaba? Gözyaşlarımı sildim ve arabaya doğru yürüdüm. Yüzünü görmeye hiç niyetim yok.

"Yanlış anladın melis."

Dinlemek istemiyordum sadece bir an önce oradan uzaklaşmak bana en iyi gelecek şey. Buraları tam bilmiyorum ama eve de gidemezdim.

Her zaman gittiğim sahile geldim. Sahil her zaman iyi hissettirir bana. Annemle en güzel günlerimiz burada geçti. Bunu düşünmek bana daha çok aglamami sağladı. Peki ya ne yapmaliydim ? Bir kez daha hayal kırıklığına ugramıştım. Babamdan sonra.

Bom boş karaya vuran dalgaları izliyorum. Her zaman çıkmaya korktuğum bir kaya vardı. Artık oraya çıkabilirdim. Tuhaf ama korkmuyordum. Oturduğum banktan kalktım yürümeye başladim.

Çok yüksekti burası aşağıya baktığımda kayaya vuran dalgala seslerinden başka hiç birşey gözükmüyordu. Gözlerimi kapattim ve denizi dinlemeye başladım. Artık mert yok burada kapanmalıydı. Onsuz yaşayamam diye birşey yok nasılsa. Ama onu seviyordum.

Gözümü açtığımda yanımda duran beni izleyen bir adet mert vardi. Sanki o yokmuş gibi kafamı çevirdim ve dalgaları izlemeye devam ettim.

"Açıklamamı merak etmiyor musun? Neden diye hiç sormıcak mısın?"

"Seni dinlemek istemiyorum umrumda değilsin."

Nasıl dedim bilmiyorum ama dedim hâlâ yüzüne bakmıyordum bile kolay olmasinin bir sebebi bu olmalı.

"Melis! Yalan söylüyorsun. Her yalan söylediğinde gözlerini kaçırırsın her zaman."

Ah! Kahretsin beni bu kadar iyi tanımak zorunda mıydı ?

"Gözümü kaçırdığım falan yok sana öyle gelmiş."

"Sadece 5 dakika, sadece 5 dakika dinle istersen giderim bir şey demeden sessizce. Ama sadece dinle beni."

Giderim demişti. Yokluğuna alışabilecek miydim peki onun. Herşey bu kadar kolay mıydı? Dinlemeliyim evet onu.

"Sadece 5 dakika bak."

"Melis o benim kuzenim bir kaç günlüğüne geldi."

"Eee banane bundan."

"Ya bir dinle."

"Tamam dinliyorum."

"Sabah geldi daha ben mutfaktayken o da kapıyı açmış işte. Her şey bir yanlış anlamadan ibaret."

"Herneyse beni ilgilendirmiyor nasılsa. Ben kimim ki sanki."

Diyip yürümeye başladım. Mutluydum ama buruk bir mutluluktu bu. Aldatmamış olabilir ama düşüncesi bile beni etkilemeye yetti bile.

"Meliis öylece gidicek misin hiç birşey demeden?"

Ne diyebilirdim ki sanki hiç birşey olmamış gibi sarılmamı mı bekliyordu. Yapamazdım bu kadar kolay olamazdı hic birşey. Bu durumlarda fazla hassastım napim ama.

Eve gitmek istiyordum sadece buz gibi suyla duş almak.

"Böylece gitmene izin veremem. Yine gideceksin ve ben seni kim bilir ne zaman görücem."

Haklıydı birşeyler olduğu zaman kaçıp gidiyordum tâki kendimi iyi hissedene kadar.

"Bırak kolumu mert. Eve gidicem izin verirsen."

"Ben bırakıyım seni."

"Gerek yok buna ben gidebilirim."

Arabaya doğru yürümeye başladım. Tam arabayı çalistirdigimda mertte yanıma oturdu. Ne yapmaya çalışıyordu bilmiyorum ama hiç konusmiyacagima emindim. Önüme döndüm ve sürmeye başladım.

"Konuşmıyacak mıyız?"

Sustum. Hiç birşey diyecek değildim. Müziği açtim ve sürmeye devam ettim. Yarım saat falan susarak durduk eve gelmiştik.

"İnmicek mısın?"

"Hayır."

"Ben gidiyorum o zaman."

"Ben de geliyorum."

Arabadan indim arkamdan mertte indi ve eve doğru yürümeye başladik.

"Sevgili misiniz?"

Buna cevabim yoktu simdi el ele girmek varken ayrı ayrı duruyoruz. Ben odama geçtim onlar konuşsunlar.

"Ne sevgili miyiz ben anlamadım."

"Sabah melis yanına geldi seninle konuşmak için..."

"Evet konuşmak için geldim beraber eğleniriz yine diye ama olmadı kızlar boş verin."

"Nee?" Bunu ayni anda söylediler. Şaşırdılar bende şaşırmıştım ama şu an soylememeliler.

"Hadi film izleyelim. Konuşuruz sonra."

"Bence de benim de canım sıkılmaya başlamıştı."

Miranın odasından biri yanımıza doğru gelmeye başladı. Kimdi bu şimdi?

Yasak  Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin