Bölüm 5: Bugünü Olan Yarını Olmayan Dostlar

240 17 60
                                    

Merhaba ÖSS Ailesi ^^ 

Umarım tatiliniz on numara galaksi yıldız geçiyordur. Unutmayın her zaman bir mesaj kadar uzağınızdayım. Sözü fazla uzatmadan sizlere iyi okumalar diliyorum... 

MULTİMEDYADA TANITIM VİDEOMUZ BULUNMAKTA... Linki: https://www.youtube.com/watch?v=LKmOcvt9iDY

Kahve bardaklarınız kitaplarınızın yanından hiç ayrılmasın...

Bölüm Şarkısı: Lorde-Yellow Flicker Beat 

Linki: https://www.youtube.com/watch?v=3PdILZ_1P74

^^

Güneş Özden'in Bakış Açısıyla:

Çılgınlıktı. Kesinlikle çılgınlıktı Siyah Sayfa verdiğim cevap. Okula gitmek için servise bindiğimde telefonum titremişti. Ekranına baktığımda bir bildirimim vardı ve ne olduğunu merak edip bildirim yazısının üzerine dokundum. Sorduğum soruya cevap gelmişti. Bir anda bütün vücudum daha mesajı okumadan kaskatı kesildi. Heyecandan boğazım kurudu, ıslatmak için yutkundum ama faydası olmadı. Titreyen elimi de yumruk yapıp kendime bir şey yok sadece mesaj diyerek ikna ettim. Ruhumun derinliklerinde uyuyan cesaretimi uyandırmak birkaç yalan gerektirse dahi başarmıştım. 

Okuduğum ise bir yanıt değildi. Aksine önüme iki şık koymuş bir soruydu. Ya onu tanımayı seçecektim ya da bütün konuşma çabamı çöpe atacaktım ki bende tabi ki ilkini seçtim. İşaretlediğim şıktan hiç bu kadar emin olmamıştım şimdiye kadar o yüzden de anlık özgüvenimle kendimden beklemeyeceğim bir cevap vermiştim. Üstüne üstlük onunla yetinmeyip soru da sormuştum kimsin sen diye ve şu anda zamanı geriye alamama yeteneğine sahip olamamanın şanssızlığı içinde dudaklarımı ısırıyordum. Ah aptal ben! Karşımda görsem tek kelime bile edemeyeceğimi bilirken nasıl öyle bir mesaj atmıştım. 

Beynim yönetimi duygularımın elinden savaş yoluyla aldığından enkaz altında kalan çaresizliğim kendini yeni yeni gösteriyordu. Tüm benliğim yıkılmıştı. Beni ne kadar küçük göreceğini düşünmek duygular cephesine takviye gönderse de artık her şeyin geç oluşu beynimin cephesinde atom bombasının varlığıydı. 

Bundan sonrası olursa diyaloglarımızda, ön planda sadece mantığımı tutmaya karar vermiştim ama on dakikadır sonraya dair umut yoktu. Bana sunduğu tanıma fırsatını düşüncesizliğimle yok ederken servisimiz durdu. Pencereden baktığımda okula geldiğimizi anlayıp telefonun kapat tuşuna bastım. Yeni, sıkıcı ve sıradan bir okul günü daha beni bekliyordu. Sınıfta olanlara aldırmayarak burada olmamızın asıl amacına, bilgi öğrenmeye odaklanmalıydım.

...

Tam tamına beş dakika, öğle arasına girmemize kalan süreye eşitti. Dersimiz fizik idi ama konu işlemiyor soru bankalarımızdan soru çözümü yapıyorduk. Öğretmenimizin varlığı sayesinde sınıfa derin sessizlik hakimdi ve bu koşullar altında rahatlıkla elli soru çözebilirdim ancak üzerimde hissettiğim bakışlar buna engel oluyordu. Kafamı bakışların sahibine, Furkan'a çevirdim. Bütün ders boyunca beni izlemişti, her ne kadar bende ona baktığımda başka yere bakıyormuş numarası yapsa da panikleyip elinde salladığı kalemi yere düşürüşü onu ele veriyordu ve yine düşürmüştü. Hali gülünçtü ancak sınıftaki ciddi havayı bozmamak için dudaklarımı birbirine bastırıp gözlerimi sıkıca yumdum. İki dakika daha içimde yaşayabilirdim duygularımı.

Koca soru bankasından tek soru dahi çözemeyişimden pişmanlık duysam da durumu kabullenip önümdeki kitabın kapağını kapattım. Ardından zil çaldı ve öğretmenimiz sınıfı terk etti. Artık neler olduğunu sorabilirdim sarı kafaya. Bakışlarımı masummuş gibi görünen yüzüne dikip kelimelerimi ok gibi dudaklarımda gererken sırada duran telefonum titredi. Aniden dikkatimin yönü değişti ve heyecan duygum ışıktan dahi hızlı yayıldı vücuduma. Bir süre elimi uzatsam dokunabileceğim telefonuma uzaktan baktım. Siyah Sayfa'nın artık öneminin kalmadığını, her şeyi mahvettiğimi hatırlatan kötümser tarafım ilk defa işe yarayarak bana cesaret kazandırdı. 

Ölünce Sevemezsem SeniOnde histórias criam vida. Descubra agora