Bölüm 21: Simayım yapmaz...

7.1K 685 131
                                    




Yarın bir bölüm daha yazmayı planlıyorum eğer yetiştirebilirsem :)

"Benim sadık hizmetkarım, bundan sonda bu cipse 'dori dori cipsi la la po' denilsin."

"Evet majesteleri..." Yüzünde ki fazlasıyla egoist bir ifadeyle ayağa kalkmış, bir kraliçe edasıyla konuşan Seher'in bu sözlerine cevap veren Simay olmuştu. Oturduğu yerden ellerini ve yüzünü yere kapatıp bir hizmetkarı canlandırmıştı. Onların bu eğlenceli konuşmaları bile bu gece bozulan moralimi yerine getiremiyordu.

Kamp ateşinden sonra, kızlar odaya geldiğinde Seher'in 'Kraliyet Hazinesi' dediği abur cuburları çıkarmış ve yerde ki halının üzerine oturmuşlardı. Bense ağrıyan ayağımla birlikte yatağımda uzanmış onları izliyordum.

"Peki ya bu kolaya ne denilsin, majesteleri?"

"Kızlar toplandığında ortamın vazgeçilmez içeceği denilsin!"diye gürledi Seher. Onun bu sesli çıkışı diğer insanları rahatsız edecek şekilde çıkınca herkes onu susturmaya çalıştı.

"Sizin kolanıza biri alkol falan mı kattı?" sorusu uzun bir süre boyunca sessizce olanları izleyen Fatmagül'den çıkmıştı. Bu soruyu o sormasaydı biraz sonra ben soracaktım. İkisi sanki bu gece farklı bir havaya bürünmüştü. Onlara gruplar, ateş için odun toplamaya gidince neler olduğunu sormadığımı fark ettim. Simay'ın az çok neler olduğunu tahmin edebiliyordum ama Seher'in de bir şeyler sakladığının düşünüyordum.

"Majesteleri bir sigara içebilir miyim?" sorulan soruyu es geçerek farklı hareketlerine devam eden Simay, cebinden çıkardığı sigara paketini iki eliyle tutup havaya kaldırdı. Seher kollarını göğsünde birleştirip yüzünde hoşnut bir ifadeyle ona baktı.

"Ah, getir malları bana..."

"Siz nasıl isterseniz majeste... Ah,kafam...'' hemen yanımda duran yastığı kendimi tutamarak ona fırlattığımda elinde ki sigara paketini düşürdü ve sinirle bana baktı.

"Burada sigara içmeyin." onun beni anlayabileceği bir sinirle konuştum. İkimiz birbirimize bu tür sert müdahalelerde bulunduğumuz için artık normal bir şeymiş gibi geliyordu. Sinirli göründüğü gerçekten sinirli olduğunu göstermiyordu.

"Sen ne biçim en iyi dostsun? İnsan insana bunu yapar mı? Ya kafam kanasaydı?"

"Yastıktan mı?" diye gülerek sordum.

"Ya içine biri sert bir cisim saklamış olsaydı?Bir defter, kitap falan?"

"O benim yastığım. Hayır içine defter ve kitap koymadım." dediğimde dudaklarını büzdü.

"Bunun sorumluluğunu üstlenmelisin ve bize sigara içmemiz için izin vermelisin." Konunun dönüp dolaşıp buraya geleceğini biliyordum. Artık onu iyi tanıyordum. Fakat anlayamadığım bir şekilde tuhaf davranışlar sergilediğinide görmezden gelemiyordum.

"Dökülün bakalım." Dedim en sonunda. Bu sözlerim tüm dikkatleri üzerime çekmeye yetmişti. Gözlerimi kapatıp kollarımı göğsümde birleştirdim. Ardından konuşmama devam ettim.

"İkinizde şu ateş için odun toplamaya gittiğimizden beri tuhaf davranıyorsunuz. Neler oldu?"

"Saçmalamayın neler olabilir ki? Gittik,geldik işte." diye yanıtlayan Seher'e bakmak için gözlerimi açtığımda, Fatmagül'ün de merakla yerde onların yanına oturup eşlik etmesini izledim. Açtığım konu onunda dikkatini çekmiş olmalıydı.

"Peki ya Furkan'ın bugün ateşin başında sana cesaretlilik için söylediği sözler ne anlama geliyordu?"  Onun sorusuyla bir an duraksadım. Önce ne demek istediğini anlayamamıştım ama ardından Seher'in utanarak kızarması ve gözlerini kaçırmasıyla neler döndüğünü idrak ettim.

Bir Wattpad Yazarına Aşık Oldum Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin