Bölüm 22:Sende benim en büyük hayalimdin...

6K 634 142
                                    

Bölüm gecikti üzgünüm... Yine kontrol etmeden koyuyorum. Hatalarım varsa bunun için üzgünüm...

Lütfen yorumlarınızı eksik etmeyin... Biliyorsunuz, wattys2016'ya katıldık. Bu benim için önemli :)

Keyifli okumalar...

Medyaya çok güzel bir şarkı bırakıyorum <3

Açamayanlar ; The Eden Project-Drowning





İstediğiniz şey hazineyi bulmaksa,
Bunun tek yolu döndürdüğünde değeri azalan bir şeyde gizli.

Elinde ki kağıda düşünceli bir şekilde bakan çocuğun işini ciddiye aldığını anlamak mümkündü. Ne kadar karşısına üç tane küçük çocuk almışsa da onları hafife almıyordu. Bu güzel karakteri bir kez daha beni içten içe büyülese de, onunla konuşamadığım her saniyede cesaretim sönüyordu. Bu yüzden oyunu yarıda kesmek ve ona gerçekleri anlatmak istiyordum. Fakat bunu yapamıyordum. Onun mutluluğunu ve heyecanını elinden almak ve bunun yerine hayal kırıklığı eklemek istemiyordum.

" Döndürdüğümüzde değeri azalan bir şey döviz olabilir mi? Bir parayı euroya çevirmek istesem... Sanmıyorum. Bunu bilecek kadar haberleri izleyen tipler gibi görünmüyorsunuz." ellerini çenesine koyarak düşünmeye başladığında söylediklerinin ardından bizim küçük yumurcaklar sinirle kaşlarını çattı.

" Bizi ne sanıyorsun? Mağara adamı mı? Senin kafan 90'lı yıllarda kalmış. Döviz ne demek, Euro ve dolar farkını iyi biliyoruz. Bayram harçlıklarımızı değerlendirmemiz gerekiyor değil mi akıllım!" Bu sözler Umut'un ağzından çıktığında hayretle ona baktım. Ben bayram harçlıklarımı sürekli abimlere kaptırdığım için değerlendirmek için fırsat bulamazdım ya da bakkaldan gider meybuz ve çikolata almak için hepsini harcardım. Zamane çocukları neler öğreniyordu böyle?

" Şu konuşuna bakın! Bu kadar tepki gösterdiğine göre dövizle alakalı değil. Daha farklı bir şey... Bakalım..." bakışlarını etrafında gezdirdi. Burası bizim sokağın iki üst sokağı olduğu için annem ve abimlerin bizi görme şansı oldukça azdı. Annem Batu'yu görse çok tepki vermezdi ama abimden emin değildim. Hem bugünün sonunda onunla ayrılmayacağımızın bir garantisi yoktu.

"Döndürünce değeri azalan..."

"Bilmeceyi çözerken bile yakışıklı." diyerek hayran gözlerle Batu'yu seyreden Yağmur'a baktığımda, kaşlarımı çatıp ona uyardım.

"Bana bak küçük çiyan, sevgilimden uzak dur." saniyeler içerisinde onun yaşına inip, cümlemin ardından dil çıkarmayı da unutmadım. O da bana aynı şekilde karşılık verdiğinde bana doğru eğilip "Tamam, Ülkü abla. Ben sadece onun zararsız bir hayranıyım zaten. Hem aramızda yaş engeli var." dedi.

"He, yani aynı yaşta olsanız elimden almaya çalışacaktın onu?"

"Evet." Batu'ya dönüp şaşkın şaşkın sırıtarak cevap verdiğinde onun bu haline gülmekten kendimi alamadım. Yağmur'u diğerlerinden daha çok sevdiğim gerçeğini göz ardı edemezdim. Çünkü tıpkı benim çocukluğuma benziyordu. Hareketleri, hayal dünyası, görünüşü aynı benim gibiydi.

"Hazineyi bu civarlarda bir yerde sakladığınızı söylemiştiniz. Sanırım aramam gereken yalnızca çevremde ki binalar..." Batu çevresinde olan bitenle ilgilenemeyecek kadar kendini bu hazineyi bulmaya adamıştı. Kar taneleri gittikçe yavaşlamıştı. Aralıklı ama büyük bir şekilde yeryüzüne iniyorlardı.

"Gerçekten zekice bir bilmeceymiş..." kendi kendine söyledikleriyle çocukları tebrik etmeden edemedi.

"Bizi çok hafife alıyorsun, süt prens." Cem kibirli bir şekilde gülümsediğinde, Batu onun bu halinden hoşlandığını belli eden bir gülümseyişle karşılık verdi ve arkasına dönüp etrafına dikkatli bakarak yürümeye başladı. Onu yalnız bırakmamak için peşinden gittiğimde, cevabını çoktan bulduğum bilmece hakkında ona küçük bir tüyo verip vermemek hakkında düşündüm. Böylece daha çabuk bitirebilecekti ve biz konuşabilecektik. Fakat çocuklara başlamadan bir söz vermiştim ve günün sonunda Batu'yu kaybetmenin üstüne onların güvenlerinide kaybetmeyi eklemek istemiyordum.

Bir Wattpad Yazarına Aşık Oldum Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin