İstisna-46

7.6K 386 5
                                    

Berra...

Savaş omuzlarımdan tutarak beni kendinden uzaklaştırdığında beline doladığım kollarımı kendime çektim.  Elleri omuzlarımdan yüzüme kayıp hafif dokunuşlarla yanaklarımdaki ıslaklıkları sildi.

"Benim için üzülme Berra."  Küçücük yaşında neler yaşamıştı? Tüm bunları bilmesine rağmen hiçbir şey gelmemişti elinden. Nasıl üzülmezdim? Ben olsam ne yapardım hiç bilmiyordum. Savaşa göre belki de şanslıydım, hiçbir şey hatırlamıyordum.

"Ben..." Başparmağını dudaklarıma bastırdığında sustum.

"Berra.. Toprak geri gelecek değil mi? Ona ihtiyacım var." Titrek bir nefes aldım.

"O-onun geri gelmesini bu kadar çok mu istiyorsun?" Yavaşça başını salladı. "Gelecek. Buna inanıyorum.  Ama yavaş yavaş, zamana ihtiyacı var... bir de sana." Dudaklarına peyda olan gülümseme içimi sıcacık yapmaya yetmişti. Gülümseyerek yanağımı yumuşak hareketlerle yanağımı okşayan ele bastırdım ve gözlerimi kapattım.

Anlamıştı. Daha ben kendimden emin olamazken o emin olmuştu hislerimden. Çoktan anlamıştı birşeyler hatırladığımı ve ondan şüphelendiğimi..

Tüm duygularımı ele geçiren ten kendini geri çektiğinde gözlerimi araladım.

"Sana bir şey göstermek istiyorum." Başımı salladığımda biraz önce doğrulduğu ağacın dibine çöktü yine. Eline aldığı dal parçasıyla çamuru deşelemeye başladığında biraz önceki büyülü anın etkisinden kurtulabilmiş, ne yaptığını çözmeye çalışıyordum.

"Savaş.. ne yapıyorsun?" Başını kaldırıp bir anlığına bana baktı ardından elindeki  dal parçasını ikiye kırıp bir parçasını bana uzattı.

"Yardım etmeye ne dersin?" Merakla elindeki dal parçasını aldım ve yanına çöküp ben de çamur olmuş toprağı kazmaya başladım.

Dal artık işe yaramayacak duruma geldiğinde işe ellerimizle giriştik. Beceriksizliğimle giysilerimi hatta saçımı bile çamur etmeyi başarmıştım ama kesinlikle halimden memnundum.

"Ne kadar daha kazmamız gerek?"

"Bulduk." Savaşın cevabıyla elimi açtığımız çukurdan çıkardım. Savaş iki eliyle çukardan bir kutuya çıkardığında sevinçle ellerimi birbirine vurdum.

"Yaşasın." Savaş çocukça neşeme bakarak gülümsedi.

"Hadi sen aç o zaman." Kutuyu bana uzattığında elleri zaten çoktan kirlenmiş pantalonuma bastırdım ve kutuyu elime aldım.

Derin bir nefes alıp kutuyu araladım.

"Hadi al eline."

"Kirlenecekler ama ellerim çamurlu."

"Hadi çıkar. İşin romantikliği orada zaten." Savaşa alttan bir bakış atıp elimi kutunun içine soktum ve elime gelen şeyi çıkardım. Karanlıkta elime dikkatle baktığımda tuttuğum şeyin bir boya kalemi olduğunu gördüm, yeşil bir boya kalemi..

"Yeşil bulutlar.." Gördüğüm rüyayı hatırladığımda iki kelime  fısıltı halinde dökülüvermişti dudaklarımdan. Şuan da bir rüyada değildim ama.. herşey gerçekti. Gördüğüm rüyalar, Savaş sayesinde hissettiklerim.. herşey gerçekti. Bu yüzden gelmişti bana. Benden Toprağı bulmamı istemişti. Kararlıydım  bulacaktım Toprağı, saklandığı yerden bulup çıkaracaktım onu. Hatırlayacaktım yine.. kim olduğumu hatırlayacaktım, onu hatırlayacaktım. Ne kadar kötü şeyler yaşamış olursam olayım kaçmayacaktım hiçbirinden, saklanmayacaktım.

Elini elimdeki kutuya uzattı ve kutudan bir de pembe bir boya kalemi çıkardı.

"Bu ikisini ben koymuştum bu kutuya. Bu kalemler... Toprak la ilk kavgamızdan sonra barışmamızı sağlayan kalemler." Ardından kutuyu yeniden kendine çekti. "Toprak ise... bunu koydu kutuya. Annesine ait bir yüzükmüş, annesinin bu yüzüğe çok değer verdiğini ve ayrı bir kutuda sakladığını söyledi. Annesi bu yüzüğü ona vermiş saklaması için." Elimi tek eliyle kavrayıp kendine çekti ve avucumu açıp alyans benzeri yüzüğü elime bıraktı. "Bu kuyuyu beraber gömmüştük buraya. Büyüdüğümzde açacaktık ve..  bu yüzükle evlenme teklifi edecektim ona. Bu kalemlerle de birbirimizin elini boyayacaktık ve evlenmiş olacaktık.." Parmaklarıma bastırarak avucumu kapattırdı. "Bu yüzüğü sana.. Toprak yeniden aramıza döndüğünde vermeyi düşlemiştim ama... herşey fazla hızlı gelişti ve bir daha buraya ne zaman gelebiliriz bilmiyorum.  O yüzden.. yüzüğe iyi bak olur mu? Toprak geldiğinde parmağından çıkarabileceğini sanmıyorum çünkü."  Dudaklarımdan kaçan kahkahaya engel olamadığımda gözlerini gözlerime çevirdi.

İSTİSNAWhere stories live. Discover now