Rüzgar eylülün içindeki acıyı hissediyormuş gibi hiddetle esmeye başladı , henüz çiçek açmış ağaçları bir o yana bir bu yana savururyor güçsüz beyaz çiçekleri dallarından koparıyordu. Gözlerinde birikmiş olan yaşları serbest bırakmamak adına kendiyle savaşıyor ama sonunda kaybedeceğini biliyordu , babasının suskunluğu ve donukluğu karşısında tüyleri diken diken oluyor sinirden ne yapacağını bilemiyordu.Adımlarını evin içine yöneltti , aralık olan kapıyı sertçe itip arkasında ki duvara vurdu. İçeride ki ezbere bildiği düzene baktı bir süre sonra sehpanın üzerinde ki vazoları bir bir yere atmaya başladı.
"Nefret ediyorum , sana ait herşeyden nefret ediyorum "
babasının ona çaresizce bakışı onu dahada sinirlendiriyordu , eline aldığı her eşyayı yere fırlatıyor , yerle buluştu gibi paramparça olan eşyalar etrafa dağılıyor her seferinde tok bir ses çıkarıyordu.
"Senin evinden , senin eşyalarında , senin şirketinden nefret ediyorum "
ellerini saçlarından geçirip derin bir nefes aldı
"istemiyorum senin hisselerini , sana ait olan hiçbir şeyi istemiyorum anlıyor musun ?"
Ayaklarımda derman kalmadığını hisseden adam en yakında olan koltuğun üstüne oturdu , kır sakallarını eli ile kaşıdı. Bir hatanın tüm hayatını mahfedeceğini nerden bilebilirdi ama kendine bir söz verdi eylüle kim ne yaptıysa hesabını verecekti. Kızının ne düşündüğü önemli değildi içinde yapmayı arzu ettiği tek şey intikam almaktı.
Yavaş adımlarla koltukta oturan babasının öne geldi , omuzları çökmüş bir şekilde öylece yeri izleyen adama baktı.
"Asla mutlu olamıyacağım , aşık olduğum adamın yüzüne bakamıyacağım. Sen..... sen benden hayatımı çaldın , tüm dünyayı bana versen ne yazar ? "
"kızım , deme öyle ben-"
kafasını sallayıp yorgun adımlarla kapıya yöneldi çıkmadan önce son kez babasının yüzüne baktı
"umarım bu seni son görüşüm olur "
acımasız sözlerini orada bırakıp rasgele park edilmiş olan arabasına doğru yürüdü. O sırada çalan telefonu ile elini cebine götürüp telefonu aldı. Bilinmeyen bir numaraydı , aramayı onaylayıp kulağına götürdü.
-iyi günler eylül şahinle mi görüşüyorum ?-
"evet benim "
- şahin şirketinden arıyorum , melih şahinin size bırakılan hisselerinin onayı için şirkete gelmeniz gerekiyor bazı evrak-
"istemiyorum ! Hisseleri istemiyorum "
telefonu kapatıp cebine koydu. Arabasına ulaştığında kapıyı açıp yerine oturdu. Eve gitmek istemediğinde stüdyoya sürdü arabayı.
Arabayı müsait bir yere park ettikten sonra inip elindeki düğmeye bastı. Arabadan tiz bir ses çıktı ve farlar bir kez yanıp söndü. Stüdyoya girmeden önce yanda ki pastaneye girdi, yeni pişirilmiş kurabiyelerin kokusu burnuna doldu. Kasada elinde ki telefonla ilgilenen yaklaşık 18 yaşlarında ki gence yöneldi , siyah rampa saçları , kirli sakalları , kulağımda ki siyah halka küpesi ile dikkat çekiciydi. Yanına yaklaştığında elinde ki telefonu indirdi
"Buyurun ?"
" 2 tane zeytinli poğaça alabilir miyim ?"
"Tabi "
yan tarafta duran cam masanın üzerinde ki demir tepsiden iki poğaça aldı ve kahverengi kağıt poşete koydu , poşeti eylüle uzatırken aynı zamanda elinde ki parayı aldı ve paranın üstünü seçmeye başladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KÖR
RomanceEylül kör ve hafızasını kaybetmiş bir şekilde bir odada uyanır. Bir adam kendisinden intikam almak istiyordur fakat o ne yaptığını hatırlamıyordur. ** "Seni gözlerimle değil küçücük yüreğimdeki büyük fırtınalarla sevdim "