Her anı kendi içinde parça parçadır. her parçada sana hissettirdiği duygu farklıdır. her biri eskimiş bir kitabın yırtılmaya yüz tutulmuş sayfalarına benzer. kitabı düzenle okuyamazsın, attığın her adımda rasgele bir sayfa açılır. şimdi serin bir rüzgar adamın yüzünü okşarken sayfa kaçtaydı bilmiyordu ama bu anıyı biliyordu. büyük kapının gözlerini alan ışıklarına bakarken yolun karşısına geçmeye mecali yoktu. derinlerden gelen bir ses doğru yerde olduğunu söylüyordu diğer bir ses ise eğer burada yoksa onun artık olmayacağını fısıldıyordu. doğru olan neydi bilmiyordu ama garip bir duygu ile dolmuştu.
Sonunda yolun karşısına geçmek için harekete geçti. geç olduğu için sokakta hiç araba yoktu ama yakın olan ana caddeden gelen araba seslerini duyabiliyordu. kaldırıma adımını attığında güvenlik kulubesinde oturan genç adamı gördü. yıllar önce onun babasının burada çalıştığını hatırladı. sertçe yutkundu ve kulübeye yaklaştı. kendisini gören genç adamın klübesinden çıkıp kendisine yaklaştığını gördüğünde yerinde durdu.
"iyi akşamlar" diye gergince mırıldanmasına rağmen güvenlikçi gülümsedi
"iyi akşamlar. sabahta kız kardeşiniz geldi. evinize dönüyor musunuz yoksa ?"
Arat cümlenin devamını dinlemeden adamı geçiştirerek içeri girdi. kardeşinin burada olduğunu duymuştu ve göğsüne doğru oluk oluk akan bir rahatlık vardı. gecenin karanlığına inat yanan lambalar asfaltı aydınlatıyordu. bir kaç ev sonra eski evlerine ulaşacağını bildiğinden adımlarını hızlandırdı. sonunda yıllarını geçirdiği evin bahçesine ulaştığında merdivenlere oturmuş olan bedeni karanlığın içinden seçti.
Yerinde bir süre durup serin havayı ciğerlerine çekti. adımları güç kazandığında bahçenin ince yolunda yürümeye başladı. adımlarının çıkardığı hışırtıyı duyan kızkardeşinin kafasını kaldırıp kendisine baktığını farketti. büyük bir kaç adımla merdivenlere ulaştı, hiçbir şey söylemeden yağmurun yanına oturdu. merdivenlerin soğukluğu kısa bir süreliğine onu titretsede atlatması pek zamanını almadı. konuşmadı, rüzgar esip ağaçların savrulmasına sebep oldu. rüzgar hırçınlığından arındığında ağır bir sessizlik üstlerine çöktü. yağmurun elinde tuttuğu anahtarları görebiliyordu, içeri girmeye cesaret edememiş saatlerce bu soğukta oturmuştu.
"üşümedin mi ?"
sonunda kısık bir tonda konuştuğunda yağmur sanki varlığını yeni idrak etmiş gibi irkildi. kafasını yerden kaldırmadan cevapladı.
"üşümek istedim "
kendisine bakmadığını bildiği halde ağır ağır kafasını salladı arat.
"eskiden herşey ne güzeldi değil mi arat? kendi küçük dünyamızda yaşıyorduk. baksana bize paramparça olmuşuz, mutlu hissetmeyi unutmuş gibi hissediyorum. keşke zamanı geri alabilsek"
"zamanı geri alsak neyi değiştireceğiz ?"
bunu yağmura sormuş olmasına rağmen kendiside cevabını düşündü. zamanı geri alsa düzelteceği ilk şey eylüle evlenme teklifi yapacağı gece olurdu. bu eve sadece yarım saat daha erken gelseydi bugün herkes mutlu olabilecekti. kafasını kaldırıp yıldızlarla dolu olan gökyüzüne baktı ve derin bir nefes aldı. göğsü bu nefes ile kabarıp yükseldi.
"eğer zamanı geri alabilseydim arat 3 yıl önce o stütyodan senden önce çıkmazdım"
Bu cümleyi kurarken bile zorlandığını görebiliyordu. kafasını çevirip yağmurun uzun siyah saçlarının altında gizlenen yüzüne baktı. kendisi eylülü kurtarmak istemişti yağmur ise emreyi hiç tanımamayı. hangi pişmanlık daha kötüydü bilmiyordu, bir şey yapmış olmayı dilemek mi yapmamış olmayı istemek mi? göğsü yine aldığı derin nefesle kabardı. yavaşça ayağa kalktı ve yağmuru kaldırıp elinden anahtarları aldı. birbirine çarpan anahtarlar sessizliğin içinde küçük bir şıkırtı çıkardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KÖR
RomanceEylül kör ve hafızasını kaybetmiş bir şekilde bir odada uyanır. Bir adam kendisinden intikam almak istiyordur fakat o ne yaptığını hatırlamıyordur. ** "Seni gözlerimle değil küçücük yüreğimdeki büyük fırtınalarla sevdim "