KÖR Bölüm 39

2.9K 122 15
                                    

Düğün gecesi, yağmurun uçurum kenarına gidişinden saatler önce

Kalbi en son ne zaman bu kadar mutlulukla dolmuştu bilmiyordu eylül ve bu kadar hissetmek mutluluğu onu korkutuyordu farkında olmadan. Bu büyük mutluluğun büyük bir acı ile bedeli olmasından korkuyordu. Bu aslında çocukluğundan beri düşündüğü ve düşünmesi ile doğru orantılı bir şekilde başına gelen şeydi. Eylül bu düşüncelerden kurtulması gerektiğini fark ederek derin bir nefes aldı ve gözlerini hemen yanındaki adama çevirdi. Arat arkadaşları ile konuşuyor tebrikleri için teşekkür ediyordu. Sakin bir parti havasında olan düğünleri, loş ortam ve kulağını dolduran klasik müzikler eylülün çok hoşuna gitmişti. Arat her şeyi ayarlamıştı ve sanki kalbinden geçenleri biliyor gibi her şey eylülün hayalinde ki gibiydi. 

Gecenin sonuna doğru Arat'ın arkadaşları birer birer tebrik edip ayrılırken eylül çok yorulmuş hissediyordu. Herkes ayrıldığında geride sadece eylül, arat ve yağmur kalmıştı. 

"sizi yalnız bırakmak için kendime bir otel de oda ayırttım" 

yağmurun dedikleri ile eylül utanarak arata baktı

"g-gerek yoktu ki" 

Arat eylüle tebessüm edip elini tuttu ve ve dudaklarına götürüp ufak bir öpücük kondurdu. 

"yağmur bizi düşünmüş güzelim "

Eylül ağzını araladığında arat kaşlarını havalandırarak onu susturdu. Aratın ne demek istediğini anlayan eylül dudaklarını birbirine bastırıp yağmura tebessüm etti. Birlikte mekandan çıktıklarında yağmur çağırdığı taksiye binerek yanlarından ayrıldı. ikisi de yağmurdaki durgunluğu fark etmişti fakat o an yaşadıkları mutluluk bunun önemli bir şey olduğunu anlamalarını engellemişti. 

Arat eylül'ün kapısını açtığında birbirlerine içtenlikle gülümsediler ve eylül eteğini toplayarak arabaya bindi. içi kıpır kıpırdı ve bu duyguyu çok sevmişti. Arat'ın da binmesiyle yola çıktıklarında arat eylül'ün elini bırakmak istemiyor onun elini tutarak vitesi hareket ettiriyordu ve bu durum eylülün heyecandan bayılmasına neden olacak kadar hoşuna gidiyordu.

Evin önünde durduklarında arat yine inip eylül'ün kapısını açmıştı. arabanın önünde durmuş birbirlerine bakıyorlarken serin rüzgarlar esiyor ve eylül'ün topuzundan çıkan saçların yüzüne gelmesine neden oluyordu. Arat elini kaldırıp eylül'ün turuncu saçlarını yavaşça kulağının arkasına koydu ve aşkla yüzüne baktı. 

"Nasıl bu kadar güzel olabiliyorsun?"

Eylül dişlerini göstererek güldü ve hemen sonra dudaklarını birbirine bastırdı. Elini kaldırıp 
Arat'ın yanağına koyup hafifçe gezdirdi, sakalları avuç içini gıdıkladı.

"Güzel görmek için güzel bakmak gerekir değil mi? gönlü güzel adam"

"Senin güzelliğini görmek için güzel bakmama gerek yok ki hem sen değil miydin gözleri görmeden beni seven" 

"kalbim sahibini tanımış olmalı bilirsin o zaman gözlere ihtiyaç olmaz" 

Arat gülümsedi ve önce eylül'ün anlına ufak bir öpücük kondurdu sonra burnunun ucuna. Gözlerinin içine baktı uzun uzun ve yeşilliklerinde kaybolmadan hemen önce dudaklarının üzerine küçük bir öpücük kondurdu. 

"Biraz yıldızları izleyelim mi?"

"olur"

Arat eylül'ün kabul etmesiyle elinden tuttu ve bahçe kapısından geçip çimenlerin üzerine geldi. soğuk çimlerin üzerine oturunca elinden tuttuğu eylül'ün de oturmasına yardım etti. yan yana çimlere uzandıklarında hava soğuktu ama ikisi de bunu önemsemiyordu. Birbirlerinin elini hala bırakmamış karanlık gökyüzünde ki sonsuz parıltıları izliyorlardı. Eylül huzurun tam olarak bu olduğunu düşündü, sevdiği adamın ellerini tutarken serin havada uzanıp yıldızları seyretmek, acaba ondan ara ara bunu istese arat kabul eder miydi? Gözleri yavaşça arat'a kaydığında aratın da gözleri ona kaydı. hafifçe dudağını ısırarak kaşlarını kaldırdı.

KÖRHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin