Angoria Bölüm 8:Rolleri değiştirmenin vakti geldi ha?

4.8K 363 46
                                    

Angoria Bölüm 18: Rolleri değiştirmenin vakti geldi ha?

Kung Liu emrini verdikten sonra tekrar odasına dönmüş ve meditasyon yapıyordu. Etrafında hafif bir sarı sis oluşuyor ve daimi olarak Kung Liu etrafında dönmeye devam ediyordu. Bu kadar tasasız davranmam normal karşılanır mı ki? diye düşünen Kung Liu en sonunda ise sanırım diyebilmişti...

Ancak gerçekte böyle bir şey hiç de normal karşılanmazdı. Bütün klan üyeleri Kung Lao için meraklanmış ve endişelenmiş iken Kung Liu'nun endişelenmemesi konusunda konuşuyorlar ve ''Deli, gamsız, şerefsiz'' gibi bir çok hakaret ediyorlardı. Onları bu yerden sanki yanında konuşuyorlarmış gibi rahat bir şekilde duyan Kung Liu bu tür hakaretler karşısında istifini bozmamış ve biraz dışarıda dolaşması onun için iyi olur, belki bakarsın gelişim gösterir diye düşünmüş ve Meditasyonuna devam etmişti...

Meditasyon yaparken elbette ki Güç ağacının devasa büyüklükteki yaprağının bir kısmını çiğnemiş ve midesine göndermişti. Daha sonrasında midesinde sindirilen bitki Kung Liu'nun Phialamına Qi olarak geri dönüş yapmıştı...

Meditasyondan çıkan Kung Liu ne yapacağını düşünürken bir anda aklına geldi ve yüzüğünü okşadı. Elindeki yüzük siyah renkli başlangıç evren yüzüğü olsada ilevini gayet iyi yerine getirebiliyordu. Sadece 1x1'lik bir alana sahipti. İçinden eline doğru uçan Büyük bir yaprak parçasına bakan Kung Lİu ''Kung Lao'nun payını acaba versemiydim o kaçmadan önce? '' diye mırıldandı ve tekrar evrensel yüzüğünün içine koydu...

Daha sonrasında ise vücudunda bulunan bütün suyun neredeyse kuruduğunu hisseden Kung Liu dolabın kapağını açarak su ile dolu sürahiyi alıp dolabın kapağını geri kapattı. Ardından ise suyunu içmeye koyuldu. Kafasında ise tek bir soru vardı, Kung Lao döndüğünde ne kadar güçlenecekti?

***

Kung Lao arkasında ki sesin ne olduğu hakkında en ufak bir fikrinin olmadığını daha sesi duyduğu anda anlamıştı...

Sesin geldiği yere dönmeden önce zayıf bir kaynak canavarı olması için dua etmiş ve daha sonrasında ise arkasını dönerek sesin geldiği noktaya bakmaya başlamıştı. Sesin geldiği bölüm ışığın ulaşamadığı karanlık noktanın tam merkeziydi.

Ses ne ince nede kalındı, ne böyle daha çıktığı anda yeri göğü inleten türde nede bir mırıltı halinde idi. Kung Lao böylesine değişik bir sesten sonra bir miktar umutlanmış ve bir adım ileriye doğru atmıştı.

İlerlemesi ile birlikte tekrar aynı ses ortaya çıkmış ve bu sefer şiddetini bir miktar arttırmıştı. Kung Lao bu sesin hangi canlıdan çıktığını az çok anlamıştı ve bunu bildiğinden kendisine güven gelmişti. Ardarda bir kaç adım daha atmış ve verilecek tepki için kulaklarını pür dikkat karanlık alana doğru yönlendirmişti. Ses her adımı ile yükselmiş ve küçük çaplı bir kükremeye dönüşmüştü...

Kung Lao bu sesin sahibinin ne olduğunu tam olarak kavramıştı. Bu canlı bin bir ses tilkisinden başkası değildi. Bu tilki o kadar zekiydi ki kendisini göstermez ve karşısındaki rakip kimse ve ne kadar yakınında ise ona göre sesini değiştirir ve onu tehdit ederdi, genelde meyvelerin bulunduğu noktalarda dolaşırlardı. Meyvelerinin başkaları tarafından ele geçirilmesinden nefret ederler ve durdurmak için ellerinden gelen sesi çıkarırlardı.

savaşça konusunda tam bir rezalettiler, çok kolay korkar ve çok hızlı kaçarlardı. Bütün benlikleri sadece korkutma üzerine olurdu ve eğer karşısındaki kişi korkmamışsa hızla kaçarlardı.

Kung Lao bunu bildiği için bir başka adım atmadı ve hızlıca korkmuş numarası yaparak arkasına bile bakmadan koşmaya başladı. Bu sırada ise Bin bir ses Tilkisi Kung Lao'nun kortuğunu düşünmüş ve daha ne kadar korkutabilirim eğlencesi ile peşine takılmıştı. Kung Lao bir süre boyunca sadece koşmuş ve ara sıra arkasına bakmıştı. Bu sırada ise tilki ise yer yer durmuş kendisini gizlemiş ve kükreme seslerine devam etmişti. Açıkçası çok hoşuna gitmişti bu durum...

ANGORİA Where stories live. Discover now