Angoria Gezegeni. Dünya gezegenin yok oluşu ile birlikte insanların yeni evi olmuş olan yeni gezegen. Barış ve refahın nadiren ortaya çıktığı mistik yaratıkların ve egzotik ortamların olduğu bir ev. Teknolojinin son bulduğu onun yerine dövüş sanatla...
Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
Bu bölümde bana yukarıdaki resmi hazırlayan @Egemen13579 adlı okuyucuma çok teşekkür ediyor ve bölümü ona ithaf ediyorum... Oy ve yorumlarınızı görmekten büyük mutluluk duyacağımı da belirtmeden edemiyorum...
Kung Lao kazanması ile birlikte sırayla basamakları inmiş ve tekrar sandalyesine oturmuştu. Hemen ardından ise Guor Kon Tofu peşi sıra basamaklardan inmiş ve ''Büyük Kardeş!! B-Ben... Sana teşekkür etmek istiyorum bana ilk anda nazik davrandığın için!'' diyerek önünde selam vermişti. Kung Lao gelen sözcükler karşısında şaşırmış ve bir iki saniye cevap verememişti ancak sonrasında ''Rica ederim, dövüşemeyeceğini çok iyi biliyordum.'' Demiş ve sıradan bir gülümseme göstermişti.
Guor Kon Tofu gülümsemesine karşılık ''Büyük kardeş aslında ben buraya kadar sadece şansımla geldim... Ş-Şey... Ben dövüşemediğim için ailem çok sinirlenmişti ve beni buraya göndermişlerdi. Eğer seninle karşılaşmasaydım muhtemelen ölmüştüm, çok ama çok teşekkür ederim!!'' demiş ve tekrar saygı ile eğilmişti.
Kung Lao'nun kafasında bir soru oluşmuştu nasıl yani niye dövüşemezdi ki? ''Neden dövüşemyorsun?'' diye sordu Kung Lao karşısındaki Guor Kon Tofu'ya , Guor Kon Tofu sorulan soruya karşı kendisini mahcup hissetmiş ve ensesini okşamaya başlamıştı. ''Ben daha doğmadan önce annem bana hamile olduğu için çok sevinçliydi, ancak bana hamile kaldığı anda kendisi ağır bir hastalığa yakalanmış ve yataklara düşmüştü günden güne direnci kırılıyordu ve en son ben doğduğumda daha fazla dayanamamış ve vefat etmişti. Babam beni suçlu bulmuş olacak ki daha çocukken beni çok zorlamıştı. İlk kez Phialamım'ın varlığını hissettiğimde üç döngülüktüm ve çok heyecanlanmıştım. Çabucak babamın yanına gittim ve olanları anlattım...''
Kung Lao merak etmişti ancak karşısındaki Guor Kon Tofu'nun hüzünlü hissettiğini fark ettiğinde soru sormaması gerektiğini fark etmiş ve ''Sıkıntı yok. Sonra söylemekte serbestsin.'' Demiş ve bakışlarını arenaya çevirmişti. Dövüşen insanların danslarını izliyor ve onlara göre birkaç yorumda bulunuyordu kafasında bakışları bir anda buz gibi soğuk kendi yaşlarındaki kıza yönelmişti. Uzun ve gösterişli bir kaftanı vardı son derece süslüydü ve insanı cezbediyordu. Bakışlarındaki soğukluk ise insanı ürkütüyor ve donduruyordu, hareketleri öyle ince ve zarifti ki Kung Lao bakışlarını alamadığını fark etmişti.
Silah olarak kullanmış olduğu yelpaze o kadar ihtişamlıydı ki Kung Lao böylesine güzel bir silah karşısında kendi silahını işe yaramaz hissetmişti...
''Büyük kardeş!!'' diye seslenen Guor Kon Tofu'nun sesiyle Kung Lao kendisine geldi ve ''Efendim'' dedi. Guor Kon Tofu, Kung Lao'ya merakla bakmış ve ''Söylesene nasıl bu kadar güçlü oldun büyük kardeş? Sırrın nedir?'' diye meraklı bir şekilde soru sormuştu. Kung Lao nasıl bir cümle söylemesi gerektiğini bilemiyordu o yüzden bir anda kafasını aşağıya eğmiş ve ''Çok çalıştım.. Ailemin yanından kaçıp sürekli beni güçlendirecek şeyler yapmaya çalıştım. Bir adamla tanıştım... Sonra bana nasıl yaşamam, nasıl çalışmam, nasıl davranmam gerektiğini öğretti beni öğrencisi yaptı...'' diye konuştu. Guor Kon Tofu heyecanlı bir şekilde konuşmuş ve ''EE... büyük kardeş sonra ? '' diye sormuştu. ''Beni ölesiye çalıştırdı. Sabah veyahut akşam fark etmedi, hastalandığım zamanlar sürekli yanımda durdu. Beni kendi evladı bende onu kendi babam gibi gördüm... Kimi zaman tartışsak da benden asla vaz geçmedi ve bana sırtımda gördüğün kılıcı yaptırdı...'' demiş ve sonrasında ise susmuştu.
