29.Bölüm II ^ Gece

1.4K 208 38
                                    




Bu ve bundan sonraki iki bölüm benim en sevdiğim bölümler arasında. Bu okunmaya karşın bu kadar oylamaya gönlüm hiç razı gelmiyor. Üzülüyor ve içerliyorum. Uzun zamandır yazmadığımı, yazmadığımdan ilginin eskisi gibi olmadığını Akil'in unutulduğunu okunsa dahil içinizden yorum belirtmenin veya oylamanın gelmediğinin farkındayım.
Ben de eskisi gibi yüzlerce oy beklemiyorum zaten. Ama 500 okunmadan 20 oy alıyorum. Yapmayın. Lütfen. Bu kadarını da hak etmediğini biliyorsunuz bu hikayenin.

Sizlerden bölümler hakkında yorum belirtmenizi istiyorum. Bunu sınır gibi görmeyin fakat en azından 40 oydan yukarısını almadan bölüm eklemekten yana değilim. Herşey güzel, bölümleri düzenli ekliyor ve yazıyorum, hevesleniyor ve seviniyorum. Siz de bana destek olsanız keşke biraz.

Keyifli okumalar diliyorum.


29.Bölüm Kısım II
Gece; Hilal



Akil'in kaşları çatılırken, elmacık kemiğindeki şişkinlik yerini almıştı. Pelerini sertçe çekerek, koltuğa gelişi güzel fırlattı.

"Anlamıyorum."

Kolundan tuttuğu gibi salonun arkasında kalan karşılıklı iki odadan sağ yandakine kızı sokuyordu. Odanın ortasına geldiğinde kolunu kurtarabilen Mimoza etrafını incelemek için baştan sona gözlerini odada dolaştıracaktı. Üstüne bastığı halının tüylerini hissettiğinde yalpalayıp boz kahverengi postun kirlenmesini önledi. Zemin, yatağın ayak ucuna serilmiş kalın post haricinde çıplak ve taştandı. Salkım şeklinde ahşap başlıkları olan karyolanın üzerinde raflardan montelenmiş, mini kütüphane asılmıştı. Çift kanatlı gardolabın yanında duvarın dolap dışında, tamamını ence kaplayan bir pencere açılıyor, manzara yeşilin maviye karıştırdığı ormanı sergiliyordu. Postun biraz ötesinde, kapının karşısında üzeri cam altı yine aynı koyu renk muhtemelen çamdan yontulmuş, dört ayaklı sehpa vardı. Gecikmiş de olsa bir cevap vermek adına ağzında geveledi.
"Buraya taşınalı çok olmadı, çalışanlar bizi tanımıyorlar bile ve zaten kötü tanımaya meyilliyken, burada kalamam. İnsanlar... Anlamalısın işte."
Kolunu bıraktığında dolabına yönelen Akil, elindeki kıyafetlerle kızın yüzüne döndü.
"Sen de, giysilerinden kurtulmalısın."
Huysuz tavırlarına rağmen kızın pes etmeye niyeti yoktu.
"Anlasana, insanlar - "
Adamın kaşlarının arasındaki v harfi hala yerini koruyorken, çamaşır katlarını konsolun kıyısına koyarak bakışları Mimoza'nın yanına erişmişti.
"Sen anla. İnsanlar umurumda değil."
Çam yarmasıyla kendini kıyasladığında bencil tarafın ilk kez kendisi çıkması farklı bir deneyimdi.
"Burada bekle, üstünü değiştirme."
Kollarını birbirine sarıyor, titreyen çenesiyle baş etmeye çalışıyordu. "Donuyorum." Diyebildi yalnızca. Niyeti cevaplamak olsa da dudaklarından sitem çıkıyordu.

Belki de her ikisi de bencil değildi, bencil ve duyarsız olan insanlardı. Akil, birkaç dakika sonra elindeki kovayla içeriye girerek, buharı tüten su dolu çanağı masaya bıraktı. Yanında sarı renkte, yeni bir sünger de vardı.
"Bana kalsa küvet de getirebilirdim."
Mimoza, ela gözlerindeki sorgular bakıştan cümlenin açık bir davet olduğunu sezebiliyordu. Akil muhtemelen kendisini tanıdığından ve burada banyo yapmayacağını bildiğinden zahmete girmemiş fakat üstü kapalı şekilde sormadan edememişti.

"Bu fazlasıyla yeterli." Ellerini önünde birleştirdi. "Teşekkür ederim."

Akil, teşekkürü es geçerek sarı kafaya yamukça gülümsedi.

"Seni yatağıma kirli kirli sokmam."

"Yatağına meraklı değilim ayrıca senin düşündüğünün aksine pislik de değilim."

Adam keyfini bastırmak için, yüzünü buruşturarak kollarını kavuşturuyordu. Mimoza'yı çıldırtmak için eteklerine burun kıvırarak bakmıştı.

"Üzgünüm ama çamurda boğulmuş, ıslak fareye benziyorsun."

Kız sinirle, eteklerinin paçalarını topluyordu.
"Benzemiyorum! Sadece bacaklarım o kadar! Getirdiğin kova da tabi ki bana yetecektir beni neyle kıyasladığın bak! Ben seni bir fille kıyasladım mı hiç?"

"Öküz yerine nasıl paklanacağını bilen titiz hayvanlardanım şimdi de desene."
Adamın da köpürmesini bekliyor olası bir kavgaya gardını alıyorken, çam yarması sinsice gülerek burnunun dibine girivermişti.

"Beni sürekli kızdırıyorsun." Dedi, Mimoza pes edercesine.

Hareketleri sakin olsa da gözlerindeki muziplik Mimoza'yı tetikte bekletiyordu.
"Bu filin bacaklarını temizlemesi ister misin?"

Kız alt dudağını dişleyip, öfkeye yenik düşmemek adına gözlerini yumdu.
"Bilerek yapıyorsun, değil mi?"

Akil başını yana yatırdı.
"İstersen geri kalan kısmını da ovalayayım. Süngerimiz yeni."

"Pencereden kaçmamı istemiyorsan, bir an evvel çıkar mısın odadan?"

Gözlerinden ateşler saçan kızı hazla izlerken kaşlarını masum bir edayla havaya kaldırmıştı.
"Neden? Biliyorsun filler dokunmayı en çok seven hayvanlardan."

Cümlesinin ardından dizine bir tekme yediğine her ne hikmetse şaşırmıyordu.

"Suya." Dedi oyunbaz bir hayretle. "Suya dokunmayı severler."

Mimoza geri çekilmeden parmak uçlarında yükselmiş, lacivertlerini kısmıştı.
"Kaynar kova başlarından aşağı döküldüğünde suya olan hevesleri kalır mıydı acaba?"

"Cevabı bulmak istiyorsan, neden denemiyorsun?

Mimoza Çiçeğimin KatiliHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin