Bölüm-39

608 78 1
                                    

İyi Okumalar :)

~~~~

İnsan ırkı yaşam tarihi boyunca en zayıf halka olduğu zamanlarda en güçlü iki ırk,dünyanın liderleriydi.Gökyüzünün hükümdarı melekler,yeryüzünün hükümdarı şeytanlar iki farklı ırk halinde yaşamlarını sürdürürken tanrının yeryüzünde yaşamasını emrettiği yeni bir ırk meydana gelmişti.İnsanlar...İnsanlar fiziksel olarak kısıtlı sınırlara sahip olsalar da,zihinsel olarak var olan bütün ırklardan üstünlerdi.Şeytanlar evleri olan yeryüzünü paylaşmak istemedikleri için insanlarla savaşmaya başladılar.Bu tarih de ki kan,güç hırsının başlangıcıydı...İnsanlar şeytanlarla savaşırken birçok şey keşfediyorlardı,hem kendileri hem diğer ırkları kapsayan bilgiler ediniyorlardı.Bu bilgiler doğrultusunda en büyük yaşam kaynağı olan büyüye hükmetmeyi başaran ilk ırk oldular.İnsanlık,büyüyü elde ettiği andan itibaren şeytan ırkını yerin dibinde,çok derinlerde bir yerlere mühürledi.Öylesine güçlü bir mühürdü ki hiçbir şeytanın kullandığı lanet bu mührü aşamadı.Ancak insanlık şöyle bir hata yapmıştı...Şeytanlar küçümsenecek bir ırk değildi,iki büyük hükümdardan biriydi sonuçta.Onları alt etmelerini sağlayan en temel sebeplerden biri...Şeytanlara ihanet eden Veliaht Prens Zarakiydi.Tahtın bir sonra ki sahibi insanları kıskandıracak zekasını aptallık ile gizleyerek kendisini mühürlenmekten kurtarmıştı.

İnsanlar Prens Zarakinin taraf değiştirmesiyle ona sonsuz bir güvenle bağlıydılar.Ancak Prens Zarakinin aklında şeytanların mührünü kırmak ve bütün ırkları yok etmek için fikirler dönüp duruyordu.Kral Darian'ın ölümüyle insanlık bir nebze zayıflarken Prens Zaraki bu durumu değerlendirdi ve zamanla edindiği bilgi ve güç ile şeytanların mührünü kırarak bütün insanlığı yıkıma sürükledi.Ancak bedeni öylesine güç kaybetmişti ki küçülmüştü! Şeytanların bastığı küçük insan kasabasında bulmuştu kendini.Bedeni öylesine güçsüzdü ki hareket dahi edemiyordu,on yaşında ki bir çocuğun görüntüsüne sahipti.Bu savaş ortamından sağ çıkması neredeyse imkansızdı.Ancak karşısına,Prens Zarakiye bile insanları sevdirecek kadar parlak birisi çıktı.Leones Ailesinin asıl varisi Prenses Senju Leones.Prenses Senju öylesine zarif,alçak gönüllü ve sonsuz bir merhamete sahip gelmiş geçmiş en parlak insanlardandı.Masumları koruma dürtüsüne engel olamayarak ön saflarda savaşma isteğine kimse karşı çıkamamıştı.

Şeytanları geri püskürtmek için katıldığı bir savaşta Prens Zarakiyi yaralı halde bularak bakımını üstlenmişti.Ancak Prens Zarakinin bir şeytan olduğunu fark ettiğinde iş işten çoktan geçmişti.Prenses Senjudan daha yüksek mertebelere sahip soylu insanlar onun sürgün edilmesini hatta öldürülmesini istemişlerdi.Çünkü Prenses Senju'nun şeytanlarla iş birliği içerisinde olduğu düşünülmüştü.Zaraki birçok defa onu bırakmasını söylese de Senju onu asla bırakmayarak bir anne misali ona bakmıştı.O zamanlar da Prenses'in nişanlısı olan Leo onların kaçmasına ve düzgün bir hayat yaşamaları için gizlice destek veriyordu.Ama şöyle bir durum vardı ki Senju ve Leo gizlice buluştukları zamanlarda birkaç kez birlikte olmaları sonucunda Senju Prenses Namiye hamile kalmıştı.Bu durum gizlenmeleri açısından sıkıntıya sebep olurken Zaraki Prenses Senjunun onu korumak için neden bu kadar ısrarlı olduğunu anlayamıyordu.Şimdiye kadar tanıdığı iğrenç insanlardan tamamen farklı olan bu saf varlığı o da korumak istemişti.Taşlaşmış kalbinde Senjunun sevgisi ve şefkatiyle oluşan çatlaklar vardı.Onu derinden sevmek ve koruma dürtülerine engel olamıyordu.

Prenses Senjunun sürgün edilmesi ve hamile kalmasının üzerinden geçen altı ay sonrasında Leo,Senju'nun kuzeni Amantha ile evlendirilmeye zorlanmıştı.O zamanlarda Zaraki içinde ki şeytani gücün geri gelmesinden dolayı kısa sürede eski haline gelmeyi başarmıştı.Senjunun hamileliği boyunca onu korumuş ve en iyi şartlarda yaşamasını sağlamıştı.Yaşadıkları küçük kulübede sonsuza kadar Senju ile kalmak istemişti.Bütün şeytani güçleri,krallığını ve ırkını bir kenara iterek hayatını sadece bu parlak insana adamak istemişti.

Senju ''Zaraki...Senden bir şey isteyebilir miyim?''

Zaraki'nin gözleri parıldarken ''Her şeyi yaparım.'' demişti bir çırpıda.Senju onun heyecanlanmasına kıkırdayarak ''Kaleye dönmek istiyorum orada...'' diyerek ufak dokunuşlarla karnını okşamaya başladı.''Ona bırakmak istediğim bir şey var.'' dedi.

Zaraki panikle ''Bu çok tehlikeli Senju...Sana zarar verebilirler.''

Senju yüzünde oluşan üzüntülü gülümsemeyle ''Leo uzun zamandır buraya gelemiyor...Amantha ile evleneceği için şuan yoğundur.'' Zaraki Senjunun sözlerini bölerek ''Korkak! Senin için kaleyi bırakıp buraya gelemiyor hatta başka bir kadınla evleniyor.Nasıl bu kadar sakin kalabiliyorsun?!'' diye sordu.

Senju Zaraki'nin elini tutarak ''Biliyorsun ben ona aşığım...Onun da benimle aynı hisler içinde olduğunu biliyorum.Yine de soyluların halkımıza iyi davranacağına emin değilim ve orada ipleri elinde tutacak güçlü insanlara ihtiyaç var,anlıyorsun değil mi?''

Zaraki kaşlarını çatarak ''Hala tanımadığın,hatta seni hiç bilmeyen insanları düşünüyorsun.''

''Ben bir Prenses olarak doğdum ve korumam gereken bir halkım var.Onları korumak benim görevim...Karşılıksız olarak onlar için bir şeyler yapmak,hayatımdan fedakarlık etmek...Bir Prenses olarak yapmam gereken şeyler.Bunları yaparken hiç üzülmüyorum seni temin ederim...Aksine çok mutlu oluyorum.Kalbim ferahlıyor gibi...'' Parçalanarak dağılan bulutların arasından süzülen parlak güneş ışığı,Senju'nun yanında sönük kalıyordu.O kadar güzeldi ki,güneşten daha parlak sarı saçları,ormanları kıskandıracak yeşil gözleri...Bembeyaz masum ruhu,o kadar güzeldi ki.Zaraki onu korumak istiyordu,aklı kalbi sadece onun için var gibiydi.Çok büyülü bir güzelliğe sahipti...

O gün Prenses Senju kalenin bodrumunda sadece gerçek Leones kanı taşıyan yani Naminin girebileceği bir odada o taş yazıtı bıraktı.Naminin okuyabileceği bir alfabe ile yazdığı içeriğinin ne olduğu bilinmeyen bu taşın ardından kaleden hızla uzaklaşmışlardı.Aynı gece Senju rahatsızlanmıştı ve erken olsa da mecburen doğum başlamıştı.Zaraki çevre köylerden bulduğu bir şifacı ile Naminin doğumunu başarıyla gerçekleşmesini sağlamıştı ancak işler kusursuz gitmemişti.Senjunun bedeni tuhaf bir şekilde bu doğumu kaldıramıyordu.

Zaraki ''Neden bu kadar kötü görünüyor?'' diye sormuştu.Daima parıldayan teni yavaşça solarken gözlerinin altında güzelliğini etkilemeyen morluklar oluşmuştu.Saflığını bozan kan lekeleri Zarakinin canını yakarken şifacı ''Bedeninde çok tuhaf bir karanlık güç var...Çözemiyorum.'' Demişti çaresizce.

Zaraki Senjuya dönerek elini sıkıca tuttu ''B-Bu nedir? Biliyorsan söyle yardım edebilir.'' dedi şifacıyı göstererek.Senju başını iki yana sallayarak ''Bu senin gücün Zaraki...İlk gördüğüm an da anlamıştım insan olmadığını.Küçük bedeninin kaldıramayacağı kadar yoğun karanlık bir güce sahiptin,seni ancak gücünü çekerek hayatta tutabilirdim.Yoksa...Ölürdün.''

Zaraki'nin gözleri irileşirken sadece ''Neden...?'' diye sorabilmişti.Senjunun gözlerinden yaşlar akarken ''Kalbin öylesine karanlıktı ki...Seni biraz olsun temizlemek istedim.Kan ile dolu olan bu dünya da bir nebze mutluluğu tatmanı istedim.Ama...Daha uzun süre seni mutlu edemeyeceğim Zaraki,benim vaktim doluyor...'' Yavaşça kısılan sesi ve kaybolan gözleri ile ölüme adım adım yaklaşıyordu.Senju diğer eliyle Zarakinin yüzünü tutarak ''Seni seviyorum Zaraki...Sen iyi bir insansın.Ben yeterince yaşadım,yeterince tecrübe ettim.Üzüntülerim oldu,acılarım,kayıplarım...Aşık oldum ve bir çocuğum oldu.'' Dedi birkaç adım uzağında ağlayan bebeği göstererek.''Senin de...İyi kötü bütün duyguları tecrübe etmeni istiyorum.Yaşamak...Çok güzel Zaraki.Sabahları uyandığın için mutlu olduğunda bunu anlayacaksın.'' Dediğinde nefes alış verişi yavaşlamaya başlamıştı.''Senden son bir şey isteyeceğim...Ona...Kızıma iyi bak olur mu? Yaşam hakkında beraber tecrübe edin.Şeytan kanına sahip...Olduğun için geç yaşlanıyorsun...Bu yüzden sana kısa sürede yetişecek...tir...''

Senju'nun ölümüyle birlikte onu yaşadıkları kulübenin içerisine gömerek bebeği kucakladığı gibi Leones Kalesine doğru yola çıkmıştı.Zaraki kaleye geldiğinde onun dışında gelmelerini bekleyen yedi kişi daha vardı.Leo bebeğin seçilmiş olduğunu ve odada bulunan yedi kişinin onun koruması olacağını söylediğinde Zaraki Senjunun son isteğini hatırlayarak bu gruba katılmaya karar vermişti.Bu şekilde asıl amaçları Kral Leoyu korumak değilde Prensesi korumak için Sekiz Kaçak kurulmuştu.Dünyanın dört bir yanına korku salan bu grup bütün ırklar arasında konu olurken güçleri her gün daha ürkütücü oluyordu.Dönecek evi ve ailesi olmayan bu sekiz kişi Leoyu babaları,kaleyi ise evleri sayarak yaşamaya devam etmişlerdi.Ancak...Bu ölümler,kan,fedakarlıklar...Savaşı durdurmaya yetecek miydi?

Fısıldayan (KOVUCU 3.5)Where stories live. Discover now