31.BÖLÜM

146 16 0
                                    


  Gamze bin bir hayallerle eve girmiş kendini koltuğa bırakıvermişti. Şuan onun için ondan mutlusu yoktu. Yeniden doğmuş gibi hissediyordu.Bu mutlulukla en sevdiği pijamaları giydi ve yatağa girdi. Yavuzlar ise geniş olan kanepeye uzanmış uyuya kalmışlardı. İkisi birbirini sıkıca sararak olanları bir geceliğine geri bırakmışlardı. İrem yorgun argın eve gelmiş direk kendini yatağa atmıştı. Düşünmekten kendini alıkoyamıyordu. Bugünkü kadın hiç hoşuna gitmemişti. Ama işte ne yapsın mecburen onu her gün görecekti. Erenle araları tam düzelmemişti. Eline telefonu alıp arayan var mı diye baktı. Gün boyu Erenin aramasını bekledi nafile hiç tık yoktu. Elinde telefon gözleri daha fazla dayanamamış kapanmıştı ve derin bir uykuya dalmıştı. Ferda ise bugünü düşünüyordu. Gizem Hanım , yer göğü inleten kadın bugün kendisinden özür dilemişti. Bir anda her şey değişmişti. Herhalde mutluluktan havalara uçan bir Özlem vardı. Hiçbir şeyden haberi olmayan Özlem kocasıyla hayaller içindeydi. Ve gün aydınlanmıştı. Özlem bu hayalden gidecekleri için biraz üzgündü. Ne güzeldi dört gün. Daha fazla kalmak isterlerdi ama malum iş onları engelliyordu. İrem gözlerini yavaş yavaş açarak nerede olduğunu anlamaya çalıştı. Gördü ki kendi odasındaydı. Üstüne baktığında dünden kalma kıyafetlerle uyuya kaldığını anladı. Saate baktığında on olduğunu gördü. Telefona baktı ve yine Eren aramamıştı. Bunu kafaya takmamaya çalışarak elini yüzünü yıkadı. Ferda yatağında dönüp durmuştu. Uyuyamayacağını anladı ve oğlunun ,Denizin yanına gitti. Denizin ruhu duymadan yanına girmiş sarılmıştı. Nihayet bir yarım saat bile olsa uyumuştu. Ferda çok uzaktan gelen bir sesi işitmişti. Birisi sesleniyordu ama Ferda ona direniyordu.

"Anne." Deniz uyanmış Ferdayı uyandırmaya çalışıyordu. Ferda daha fazla direnemeden gözlerini açmış kendisini uyandıranı görmek için başını eğdi. Kendisini uyandıran şahıs tatlı mı tatlı oğlu Denizdi.

"Günaydın annecim." Deniz sonunda annesinin uyandığını gördüğünde çatılan kaşları düzelmişti.

"Günaydın anne ben çok açım." Ferda oğlunun bu feryadının üzerine karşıda bulunan duvar saatine baktı ve on olduğunu gördü.

"Annecim niye daha önce uyandırmadın?" Denizin düzelen kaşları tekrardan çatılmıştı.

"Dakikalardır seni uyandırmaya çalışıyorum anne."

"Özür dilerim küçük bey. Hadi bakalım sen İrem teyzene bak bende kahvaltı hazırlıyım."

"Tamam. " Deniz bir hışımla yandaki odaya girmişti. İrem üstüne rahat bir şeyler giymiş yatağını topluyordu. Kapının açılmasıyla dikkatini oraya vermişti. Deniz kollarını açmış İrem'in üstüne atlamıştı.

"Teyze."

"Deniz." Birbirlerini sıkıca sarmışlar öylece duruyorlardı. Bu aralar Denizle ilgilenememişti. Özlemişti bu sıpayı.Yavaşça Denizi yere indirdi.

"Teyze seni çok özeldim. Aslında hepinizi Gamze teyzem , Özlem teyzem nerede? Teyze." Deniz bu isyanında haklıydı. Hoş İrem de doğru düzgün yüzlerini görmüyordu. Yani çocuğun şikayet etmesi normaldi.

"Denizcim onların çok işi olduğu için buraya gelemiyorlar."

"Biz gidelim Teyze." Aslında bu olabilirdi.

"Tamam o zaman kahvaltımızı edelim Gamze teyzene gidelim. Hep beraber orada toplanırız."

"Yaşasın." İrem odaya göz gezdirdi. Her şey yerli yerinde olduğunu gördü ve Denizi elinden tutup odadan çıktılar. Deniz okulda yaşadıklarını anlatırken Ferda çabucak kahvaltıyı hazırlamış onları çağırmak için seslenecekti ki gelmişlerdi. Üçü de oturmuş başlayacakken ,Deniz bölmüştü.

RÜZGAR GÜLÜWhere stories live. Discover now