32.bölüm

107 18 14
                                    

"Sende kimsin? "Dedim üzerimdeki yorganı bi kenara itip karanlıktan gelen sese doğru yürüyerek..

Hiçbir cevap gelmedi.Yeterince ilerledikten sonra "Aman Tanrım! Hoya!? "Dedim ve bir adım geri gitmemle o anda popomun üzerine düşmem bir oldu..

Woohyun düşüşümün şiddetiyle yataktan fırladığı gibi yanıma gelerek elleriyle ,ter içinde kalmış olan yüzümü avucunun içine aldı ve alnımdan akan terleri sildi.

"Neler oluyor? "Dedi başımı göğsüne bastırırken. Tek kelime etmemeye karar verdim,çünkü artık onuda başkalarınıda endişelendirmek istemiyordum, bundan gerçekten bıkmış usanmıştım.

"Tuvalete gidicektim ki bi anda balım döndü yere düştüm, önemli bişey değil. "Dedim ve minik sevimli burnunun üzerine tatlı bir öpücük kondurdum.

Woohyun pekte inanmışa benzememesine rağmen hiçb sesini çıkarmadı ve birlikte yerden kalktık. Saat sabahın 5ydi.Woohyun tekrardan yatağa kıvrıldı ve beni de yanına yatmam için işaret yaptı.

Artık bu klişe olan vampir vs türlü türlü yaratık olayları bitsin istiyordum ve Woohyun ile birlikte mutlu bir hayat sürmek istiyordum.

Dın dın dın...

"Hay ağzına tükürdüğümün alarmı! "
Güne çok güzel bir başlangıç yapmıştım derken kapımın çalmasıyla bu dahada boktan bi hal aldı.

"Ahh şey kimsiniz acaba? "Kapıda duran uzun boylu çelimsiz kepçe kulaklı kızıl ve dalgalı saçlı sevimli bir çocuk duruyordu.

"Ben Chanyeol. Nasılsın Rain? "

Şapşik çocuk az önce adımı mı söylemişti? Nerden duymuştu adımı? Tabi ya öğrencilerden herhangi biri söylemiş olmalı diyerek beynimi çok fazla kurcalamamaya karar verdim.

"Pekala kafanı karıştırmadan hemen lafa girmeliyim sanırım. Ben mezuniyet balosu komitesindenim ve mezun olacak olan öğrencileri ziyaret edip onlara iyi eğlenceler ve ileride mutlu bir hayat yaşamalarını dilemek için ziyaret ediyorum. "Dedi ve yaptığı şeyin saçmalığına kendiside şaşırmış olucaktı ki tatlı bir şekilde gülümsedi.

"Şey.. Mm teşekkür ederim."dedim kibarca ve yanımdan ayrılırken onu arkadan izledim. Güzel popo.

Sınıfların olduğu koridora indiğimde çocukların hepsi bir sınıfta toplanmıştı ve beni gördüklerinde hepsi birden sevinçle bişeyler anlatmaya çalışıyorlardı.

Woohyun'u gördüğümde neler olduğunu söylemek için tam ağzımı alacakken omzuma dokunan bir elle irkildim ve arkamı dönüp dokunan kişiye bakmamla donup kalmam bir oldu.

"Rain.. Rain.. Sen iyi misin? "

Pencereden yüzüme vuran ışıkla ellerimi yüzüme kapadım ve "Hoya. Sanırım sürekli onu gördüğümü sanıyorum. "Diye mırıldandım yorgun bir sesle.

"Sanırım bizde onu görüyoruz. "Dedi Dongwoo kahkaha atarak. Salak çocuk her durumda kahkaha atmayı biliyordu .

"Sanırım toptan kafayı tırlattık ha. "Dedim üzerimdeki örtüyü kaldırıp konverslerimi giyerek.

"Bence hepinizin akıl sağlığı bıraktığımdakiyle aynı. "Dedi tanıdık gelen bir ses.

"İnanamıyorum şimdide benimle konuştuğunu sanıyorum. "

"Rain!benim Hoya.Sapasağlamım ve burdayım. Sende delirmedin. "
Dedi gülerek ve o anda bayılmama ramak kalmışken Woohyun sıkı kollarıyla beni kavradı.

Hoya yaşıyordu ve nasıl hayatta kaldığını uzun bir hikaye olarak bize anlattı ve o anlatırken bende delirmediğim için mutluluğumu kendimle paylaştım...

Ve herzamanki gibi hep birlikteyiz..Bundan güzel birşey olamazdı...

(Aylar sonra aceleye gelmiş bi bölüm saçma olabilir ama üzgünüm canolar. fjdskfsd)

KAN ŞEHVETİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin