Bölüm 30 - Senin üzerinde deneyelim mi?

14.4K 1.3K 628
                                    

Bölüm 30 - Senin üzerinde deneyelim mi?

Zend, itile kakıla çıkarıldığı platformda, öncelikle nerede olduğunu anlamaya çalıştı. Hala Chibui Dağı'nda olduğunu düşünüyordu, ama yer olarak nerede olduğunu merak ediyordu. Göz ile görebileceği pek bir şey yoktu. Etrafta küçüklü büyüklü çadırlar vardı; çıktığı yer haricinde taştan yapılma bir yapı yoktu. Bu da büyük ihtimal bir büyünün eseriydi, diğer türlü iki ayda bu kadar büyük bir bina yapmak olanaksızdı. Bina en azından beş katlıydı. Zend inerken gözlemlemişti binanın içini, Zend üçüncü katta bir yerdeydi ve her katta sekiz kapı vardı. Bu da her katta sekiz oda var demekti, odaların Zend'inki kadar olduğu düşünülürse çok da büyük bir bina değildi, ama kesinlikle Zend'in hücreye benzeyen küçük odasından başka türde odalar da binada olmalıydı, bu yüzden de bina ortalama büyüklükte sayılabilirdi.

Zend platformda on dakikadır dizlerinin üzerine çökmüş, elleri arkadan bağlanmış ve elleri ile sırtının arasına kalınca, uzun bir metal silindir geçirilmiş vaziyette bekliyordu. Zend buraya çıkarıldıktan üç dakika kadar sonra, ustası gözüne göründü. O, üç tane iri yarı, kalıplı savaşçının arasındaydı. Elleri Zend'inkiler gibi arkadan bağlanmıştı ve yüzü kir içindeydi. Ama hala yüzünde bir sırıtış vardı, Zend'i gördüğüne mutlu gibiydi. Zend de ustasını görünce istemsizce gülümsedi. Üç yıl önceye, daha doğrusu iki ay önceye kadar, ustasının eğitimine kötü, bazen de acımasız dediği zamanlar oluyordu. Ustası dokuz ay boyunca onu sabahtan akşama kadar çalıştırmış, dinlenirken bile egzersiz yaptırmıştı. Zend bunun oldukça yoğun ve korkunç bir eğitim olduğunu düşünüyordu. Ama o deli adamla birlikte eğitim yapmaya başlayınca... İşte o zaman ustasının kıymetini anlamaya başlamıştı.

''Zend, sana bir kılıçla saldıracağım! Saldırılarımdan kaç!'' 

''Zend, bu sefer kaçma! Kaçarsan daha çok keserim.''

''Zend, bu sefer sana bir balyoz getirdim! Gövdeni parçalamak için saldıracağım!'' 

''Zend, sana attığım bıçakları sezmeye ve onlardan kaçmaya çalış! Ama bu sefer aynı anda on beş tane atacağım, ona göre.''

"Zend, yarın gözlerini çıkaracağım. Hiç, sadece söylemek istedim."

''Zend, gözlerimi kapatacağım ve yerini bulmaya çalışacağım. Saklan! Eğer seni bir dakika içinde bulursam bugün dört ya da beş kere ölümün eşiğine geleceksin! Bir dakika içinde bulamazsam da geleceksin, kaçarı yok! Hahaha!''

''Zend, tahmin et bu sefer neyle çalışacağız. Bilemedin! Oklarımın yönlerini tahmin etmeye çalış ve kaç! Hahaha!''

''Saklanıyorum. Enerjimi takip etmeye ve beni bulmaya çalış. Bir dakika boyunca beni bulamazsan bir koluna veda et! Hahaha!''

''Zend, ne oldu? Sadece bir kolun koptu. Neden ağlıyorsun?''

''Zend, bugün son zamanlarda yaşadığın şeyleri düşündüm ve biraz canım sıkıldı. Senin canını yakmıyorum değil mi? Bu sadece bir eğitim, eğer canını yaktığımı düşünüyorsan eğitimi daha acı verici bir hale getirebilirim. Böylece daha kötü anlar yaşarsın ve eski eğitimini özlemeye başlarsın.'' 

''Zend, bugün gerçekten canım sıkıldı. Bu sefer de kullanacağım şeyi sen seç. Sana bir uzun kılıçla mı saldırayım, yoksa zehirli hançerlerle mi?''

''Zend, geçen sefer yaptığımız oyun gayet zevkliydi. Sen uyurken onu geliştirdim. Artık okla göğsünden vurursam ayaklarını da vurma hakkım olacak, kaçmayacaksın. Bir de bu parçalayan oklar daha güzel oluyor, baksana.''

''Dikkat et, bu seferki büyülü yaratık geçenki ezik kaplan kadar zayıf değil, onunla savaşmaya çalış, hahaha! En azından seninle doğru düzgün savaşabilmesi için onu ateşle tehdit etmem gerekmeyecek.'' 

Argenta 1-2Where stories live. Discover now