Bölüm 55 - Yeni Lider Benim

10.4K 767 204
                                    

Bölüm 55 - Yeni Lider Benim

Gözlerini sertçe açan genç, kafasını, başını üstüne koymuş olduğu tüylü büyülü yaratıkların derilerini sararak yaptığı yastığından kaldırdı ve gözlerini birkaç kez kırptıktan sonra ayağa kalktı. 

Bu rüyayı, en azından yüz kere görmüştü. Öyle ki, her ayrıntısını hatırlıyordu artık, ezberlemişti onun her zerresini. O adamın ve kendisinin verdiği tepkiler dahil. 

Uyandığında duyduğu, Venda'ya ait olduğunu bildiği o ses ise, Zend'in kalbini titretmeye yetmişti: ''Sen, çocuk! İlk seferinde seni öldürmeyi birinci plana almamıştım! Seni salak, kimi serbest bıraktığının farkında mısın?! Yaptığın hatanın bedelini hayal edemeyeceğin kadar sayıda insan ödeyebilir!'' demişti ilk olarak kadın, Zend o gün ayıldıktan sonra anında bu konuşmayı kulaklarında hissetmişti. Venda yakınlarında değildi, ama bir şekilde onu duymayı başarmıştı. Tanrıların özelliklerinden biriydi bu Zend'in düşüncesine göre. ''Senin gelişmeye açık olduğunu düşündüğüm için sana biraz şans tanımak istemiştim... Ama görünüşe göre hata yapmışım! Seni direkt olarak öldürmek çok daha iyi olurmuş! Ama merak etme, yakın zamanda sen de yaptığın hatanın bedelini ödeyeceksin!'' 

Zend kafasını yanlara doğru salladı ve kafasını düşüncelerden arındırarak gerildi. Venda'nın kelimelerdeki her şey de, tıpkı o rüya gibi aklına kazınmıştı. Kadının ne kadar öfkelendiği, sadece kısa bir konuşmasıyla anlaşılmıştı. Zend onunla karşı karşıyken bile daha az irkilmişti, Hollis'in mührünü bozduğu zaman, onun o kadar da sinirlenmediğini fark etmemişti çünkü onun sakinliğinin her zaman geçerli olduğunu düşünüyordu. Ama onun sakin olmadığı zamanı da dolaylı olarak görmüştü ve oldukça gerildiğini söyleyebilirdi, hatta Venda'nın seslenişinden sonra bir hafta her seste panik hissetmiş ve bir gözü açık uyumuştu. Ama şu an pek zor durumda olduğu söylenemezdi, rahattı. Aşağı yukarı tüm gün boyunca meşgul oluyordu, Ranon'un ona söylediği tekniği kullanabilmek için bir yandan enerji toplamaya çalışıyor, bir yandan da meditasyonlarla kendi enerjisini sabit ve kararlı bir hale getirmeye çalışıyordu. 

Her gün yaptığı rutinlerini yapmaya koyularak yüzüğüne kılıcını sığdırabilmek için içinden çıkardığı eşyalarına bir göz attı, eksik bir şeyin olmadığını gördükten sonra kendini, özenle seçtiği, içeriye rüzgar almayan, öğleden sonra güneş alan mağarasından dışarı attı ve derin bir nefes alarak Chibui'nin tertemiz havasını içine çekti.

Hemen hemen iki yıl olmuştu. Zend artık, bu dünyada geçirdiği zaman göre yaklaşık on üç yaşındaydı. Ama gerçekte o adamla birlikte geçirdiği üç yıl ile birlikte on beş, on altı yaşları arasında olduğunu tahmin ediyordu. Buraya, yani Chibui'ye gelmeden önce geçirdiği altı ayı, burada ustasıyla geçirdiği vakti de hesapladığı zaman, on altı yaşına basmak üzere olduğunu tahmin etmişti. Tabii ona dışarıdan bakan biri, onu rahat bir şekilde on sekizli yaşlarda olarak görebilirdi. Çünkü Zend'in fiziksel gelişimi yaşına göre oldukça yüksekti. İki yıldır pek fiziksel olarak eğitim yapmaya fırsat bulamıyor olsa da vücudu gelişimini önden götürüyordu. Kasları istemsizce gelişiyordu ve saçlarını kafasının arkasından bağlamak zorunda kalmıştı, üstelik sakalları da yüzünde kendini belli etmeye başlamış, hatta bir kere Zend'i tıraş olmak zorunda bırakmıştı. Çünkü sakalları, yüzünde onun hiç istemediği kaşıntılara yol açabiliyordu ve Zend şu anlık yüzünde sakal veya bıyık istemiyordu.

Hızlı bir şekilde hareket ederek bir büyülü yaratık aramaya koyuldu, yemek yemeliydi, acıkmıştı. Kahvaltısını uyandıktan pek sonraya saklamaya alışık değildi, hızlı bir ateş yakıp yemeğini yaparak bugün yapması gerekenleri yapması gerekiyordu. 

Argenta 1-2Where stories live. Discover now