Ep. 21 ||get out!||

2.1K 161 141
                                    

(Baekhyun)

Galiba... Hayat bazen tıkırında gidiyormuş gibi olurdu. Ama sadece olurdu.Gitmezdi, gidemezdi. Sadece lnet olasıca bir şekilde gözünüzü boyayıp yanıltırdı sizi. Bu da onun doğasında vardı. İyi gözükürdü. İyi gibi gelirdi. Aslında öyle değildi. Öyle gözükerek siz farkında olmadan herşeyi mahveder ve sizi daha da bok yoluna sokardı. Biz de her seferinde buna hayatın düzeni der geçerdik. Her şeyi, her yaşadığımızı bir yere tıkışıtırıdık ya da bir çöpmüşcesine atardık. Genellikle de bunun üzerinde durmazdık. Ama bugünlerde bunu düşünmeden duramıyordum. Engel olamıyordum... Çok ama çok fenalaşıyordum düşünürken. İşte direnemiyordum bu düşünceye... Ne zaman boş kalsam sanki bunu biliyırmuşcasına aklımı sarıp beni deli ediyordu. Niye böyleydi hayat? Niye böyle olmak zorundaydı? Neden insanlar daha rahat bir hayat yaşayamıyorlardı? Neden hep sağ gösterip sol vuruyordu? Ah, delirmek üzereydim ama yine de aklımdan atamıyordum. Benim zorum neydi ki?

Bir parazitmişcisine beynime yapışmıştı tüm bunlar. Cidden... Böyle olmalı mıydı ki? Anlamdırmadığım bir şekilde garip hissediyordum. Ve sanki kilo almıştım. Ayrıca kusuyordum da. Bu normal miydi? Kendimi hamşle kadınlar gibi hissetmekten alıkoyamıyordum. Sabah sabah kusulur muydu be? Mnayk falan da değildim ki ben? Nevozoda Bulmşia veya her ne haltsa işte ondan olmadığıma göre geriye tek... 'O' kalıyordu. Yani internette bunları araştırdığımda çıkan sonuç da buydu! Ama bu imkansızdı yahu! Bir erkek nasıl hami- Kurt'un yaptığı o sikimsonik iğnedendi değil mi her şey? Ayda bir-iki gün kanama yaşamama neden olan o ilaçdandı... Değil mi? Ah, tanrım o piçin bebeğini taşıyorsam eğer yapacak bir şeyim de yoktu. Sonuçta o benim de bebeğimdi. Ne yapabilirdim ki o ufacık şeye? CANİ FALAN DEĞİLDİM BEN! HEM KÜRTAJ KADAR İĞRENÇBİR ŞEY YOKTU... Bir kadının yaşayacağı en büyük rezaletlerden birisiydi kürtaj.

Bilmiyorum. Bir girdapta gibi ruhum. Her saniye daha çok çekilip yaklaşıyorum dibe ama bu paradoks gibi olan şeyden çıkmak da bilmiyorum. Hem bir girdabın sonu var mııydı ki? O kadar karmaşıktı ki bu durum garip ve tuhaf hissediyordum. Duygularım da bir hayli karmaşıktı. Ama bu içinde bulunduğum garip sulardaki girdap bu karmaşık duygularımdan beslenerek bunu daha da fena hale getiriyordu. Ben... Galiba... Kalbimi tekrardan salıyordum. Tekrardan düşüyordum Chanyeol'e. Tekrardan ona veriyordum kalbimi. Ve istesem de engel olamıyordum. Bu, çok garip hissettiriyordu gerçi. Ah, galiba yavaş yavaş alışmıştım bir ayda bu hislere. Chnayeol'e olan bu aşkım... O çok dayanılmazdı. Onu yok edemiyordum. Olmuyordu.

Bana ne yapıyorsun, ey yareli aşk? Yetemedi mi bana bu çektirdiklerin? Baksana ne kadar perişan halde olduğuma? Azıcık bir merhamet, acıma bekliyorum senden? Kalbim... Ona böyle zulmetmeye hakkın var mı? Nie aklıma sevdiceğim gelirken bu kadar hızlı attırıyorsun onu? Bilmiyor musun bu yaralarını, o güzel yüzlü insanlarların kötü kalperiyle işledikleri yarelerini, daha da kanatıyor? Bir de gelmiş üzerine tuz basıyorsun. Sence de bu haksızlık değil mi?

Derin bir nefes alıp az önce pişirdiğim çikolatalı suffleden bir kaşık almıştım. Tanrım.. Bu his... Bu ağızda dağılan sıcak çikolata sosunun mükemmelliği... Ve her ne kadar ağız yaksa da içinize sıcak bir şey yayılıyormuşcasına hissettiren sıcak keki... Her hücremde hissediyordum. Bilmiyorum. Suffle yapmayı hiç denmemiştim ama nedense canım çekmiş yapmıştım. Tanrım... Ben böyle birisi değildim. Ne olmuştu bana?

Normalde şu an o reglımsı şeyi olmam gerekirken olmamıştım. Ki bu da teorilerimi doğruluyordu. Ama yine de bekliyordum. Kan gelsin diye kendimi zorluyordum. O kan gelmeli ben de regl olmalıydım! Hamile olamazdım! OLMAMALIYDIM! Ah, bu düşünce beni yiyip bitiriyordu.

Oflayarak somurtmuş ve "Prrr.." diye bir ses çıkartmış dudaklarımla. Ardındansa sufleden bir kez daha almış ve ağzıma atmıştım. Hala sıcaktı. Ama bu içimi ısıtan şeydi. Bunu sevmiştim. Galiba her boş zamanımda-yani her zaman- bunu yapıp duracaktım.Çünkü müşterim yoktu. Ah, bu cidden çok can sıkıcıydı... Herkes Cafe de Louvre'ya gidiyordu. Ah, galiba çok eziktim, huh? Tokyo'dayken en azından az çok müşterim vardı ama lanet olasıca turist sürüleri ile oraya gidiyordu! Çok şirin bir adım olduğundan mı kaynaklıydı? Yoksa cidden berbat bir pastacı mıydım? Oysaki güzel olduğunu düşünürdüm yaptıklarımın...

After The Stalker(#2)Where stories live. Discover now