Ben geldim size bölüm ile geldim ;) Multimedya ya koyduğum piyano müziği çok güzel ;)
Yine 600 yorum yapalım ;) Lütfen satır arası yorum yapmayı unutmayın nasıl gidiyor kitabımız. Sizleri çok seviyorum ;)
Alttaki Ekin :)
(Aşkın Gözü Kördür)
Kalp, her şekilde bir yolunu buluyordu. Aşkın gözü de hep kördü. Ekin, yatağından kalktığında komodinde duran saatine bir göz gezdirdi. Kahverengi beyaz tonlarında döşenmiş odasında, büyük giysi dolabı dikkat çekiyordu. Yatağından kalkıp, kısa bir duş aldıktan sonra o büyük giysi dolabına doğru ilerledi. Takımları sıra sıra dizilmişti. İçlerinden koyu gri olanı aldı. Ceketini ve yeleğini de almayı ihmal etmedi. Üzerini giyinip, saat çekmesini açtı. Saatleri üzerinden parmağını gezdirip, kıyafeti ile uyumlu olanı aradı ve buldu. Sol koluna saatini takarken, kapı tıklatıldı. "evet" dedi hala saatini takmaya çalışırken. Bulut, kapıdan içeriye girdi. "Aaa Bulut, akşam geç mi geldin sen"
"Hayır, odamdaydım. Derslere bakıyordum" Ekin bir kaşını kaldırıp kardeşine baktı. Öz değillerdi ama gerçek kardeş gibilerdi. Bulut Ekin'in yanına gidip, saatini takmasına yardımcı oldu. Gülerek kardeşine baktı genç adam.
"Söyle" dedi Ekin gülerek.
"Benden habersiz Özel Ekibi mi eğitiyorsun"
"Son bulut yapmazsa ilk bulut yapar" saatini takıp abisine şöyle bir baktı. "Bakma öyle tek başına yetişebiliyor musun? Onların da sorumluluklarını yerine getirmesi lazım"
"Tamam ne yaparsan ama eğitimlerine karışmam. Özellikle o Doruk muydu neydi onun"
"Daha yeni dönüştü, beni zorlayacak galiba" gülerek kapıya doğru ilerledi genç kız. "Bu kadar mı yani" kollarını iki yana açtığında kız gidip sarıldı ağabeyine. "Bir daha onların yanına gitmeyeceğini söylemiştin." Genç kız ağabeyinin göğsüne kafasını gömdü. Ağlamamak için kendi ile savaş veriyordu. "Tamam, üzülme" başını salladı sadece. Küçük bir kız çocuğu gibi. "Bence kahvaltı yapmalıyız." Bulut kafasını kaldırdı. "Bugün bize katılmalısın Trollerin inine gireceğiz. Onların ilk saha görevi"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Element Varisleri (Özel Ekip)
FantasyDünya'nın ucuna gelmiş biriydi aslında. Düşmek ya da geri gitmek onun elindeydi sadece duruyordu orada, ne yapacağını bilmeden. Ayakları ne geri gidiyor ne de ileriye yürüyordu. Biliyordu aslında içten içe olacakları, inatla hiçbir şey yapmadan orad...