☀ 0.3 killer?/lifesaver?

8K 720 126
                                    

Kendi iç sesimle savaşmaktan bıkkın bir halde ayakkabımın ayağımın arkasını feci halde vurmasına aldırmadan yürümeye çalışıyordum.Gecenin bu saatinde bu kılıkla bir cinayet mahalinde olmak bana kendimi bok gibi hissettirse de, içimde bastıramadığım bir yerlerde öfke ve üzüntü taşıyordum.Hiçbir zaman bu işe,iş gözüyle bakamayacaktım.Hiçbir zaman ölen adamın ailesine üzülmekten ve bir canın yok olmasına duyduğum hüzünden kendimi soyutlayamayacaktım.Etrafımdaki polis memurlarına olabildiğince soğukkanlı gözükmem gerektiğini biliyordum,zaten kadın olduğum için benim ceset başında ağlayacağımı düşündükleri için yeterince ciddiye alınmıyordum ve bu beni çıldırtıyordu.Cebimden çıkardığım kimliği gösterdiğimde yine yüzleri "kadın savcı sen misin?" bakışını atmışlardı.Zaten keyifsiz bir gecedeydik,bileğimde her zaman bulundurduğum tokayla saçlarımı üç saniyede at kuyruğu yapıp elime geçirdiğim eldivenle önümdeki olay yeri şeridini kaldırıp kontrollü bir şekilde ilerledim.

Şehrin çıkışında boş bir arazinin ortasındaki ağaca kendini çamaşır ipiyle asan bu adamın yüzünü görmek için ön tarafına doğru dikkatli adımlarla ilerledim.Topuklarımın toprağa gömülüp çıkarken delillerden birine  zarar vermemesi için çabaladım.Amir Jo bilerek bu olaya beni göndermişti,bugün davamın olduğunu ve böyle giyineceğimi çok iyi biliyordu, zorluk çekmemden haz aldığı için başkasını değil beni yollamıştı ve eve uğrayıp ayakkabımı değiştirmek gibi bir gaflette bulunamayacak kadar işime sadık olduğumu da biliyordu.

Polis memuru ipi çıkarmak için uzandığında onu sert bir şekilde durdurdum.Amir Jo'ya olan öfkemi ondan çıkardığım için anlık pişmanlığım cümlemi tamamlamadan içimi sarmıştı.

"Peki sen onu kafana göre çıkaracaksan ben neden buradayım?! Bir asılma olayında ip en büyük delildir,bu yüzden onu o şekilde kesemezsin."

Ağacın tepesindeki memur beni ciddiye almak için dönüp kendi üstü olan adamdan onay beklediğinde gözlerimi yumup derin bir nefes aldım.Ardından yaklaşıp ağaca asılı adamın çok da yüksekte olmayan kafasına baktım,boynunu inceledim ve hafifçe çenesine dokunup başını diğer tarafa çevirdim.Soğumaya başlayan ruhsuz bedenlere dokunmak hep kabuslarıma giriyordu,ama yine de yapmam gerektiğini biliyordum.Hızlıca bir göz attıktan sonra yeterli bilgiyi aldığımı düşündüm.Eldivenimi çıkarıp yavaşça çamurun içinden normal yola çıktım ve adli tıp görevlilerinin delil toplamalarına müsaade ettim.

"Bu adam intahar etmemiş.Boğulmuş ve sonradan bu ipe asılmış." 

Bu kez cümlemi tamamladığımda sanki dünyanın en saçma masalını anlatıyormuşum gibi bana baktılar.Ah hadi ama,hiç cinayet romanı bile okumadınız mı? Bunu görmek için doğaüstü akıllı olmak gerekmiyordu.Eldivenleri birbiri içine koyup kenardaki boş çöp benzeri poşetin içine fırlattım.Ardından etrafa baktım.Etrafta beş altı tane kulübe vardı ama kimse yaşamıyordu,dolayısıyla aşırı ürkütücü bir terk edilmişliğin ortasındaydık.

Bu kadar adamın arasında yalnız olmaya hala alışamamıştım ve kendimi gezegeni yok edilmiş bir uzaylı kadar yalnız hissediyordum.İçlerinden hiçbirine güvenmiyordum çünkü kısa süredir bu işi yapıyor olsam da her zaman failin,mağdurun güvendiği kişiler olduğunu öğrenmiştim.Paranoyak bir şüpheyle yaklaşmak da insanlara deli olduğum izlenimini vereceğinden iç dünyamı dışıma yansıtmamayı öğrenmiştim.

Dönüp beni buraya getiren polis arabasının arka kapısını açtım ve binmek için hazırlanıyordum ki bir polis memuru bana doğru yürüyüp kapıyı tuttu.Özenli bir şekilde şüphe çekmemek için rahat davranmaya çalışmasını anında anladığımda bana şöyle söyledi.

"Efendim,300 metre ilerde şüpheli bir araç gözüküyor.--"

Ne demeye çalıştığını anlamıştım.Az kişi oldukları için hep birlikte gitmeleri gerekiyordu ve beni geri götüremeyeceğini söylemeye çalışıyordu.Bu kuş uçmaz kervan geçmez yerde taksi aramak da aptallık olurdu.

Cafuné ☽ park jiminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin