☀ 1.2 before i see your body

6.5K 576 212
                                    

Sakin bir şarkıyla okumanızı tavsiye ederiim,oylarınızı yorumlarınızı bekliyorum :") Buradan sonra net bir şekilde ilerletmeye çalışacağım 🙌❤

Katlanmam gerekebilecek sonuçların ne olduğunu kendi iç sesim bana fark ettirdiğinde elimde olmadan gözlerim onun bana diktiği bakışları buldu.Alnındaki dağınık saçlarının her bir telinde,gözlerinin zift gibi siyahının içindeki kızıllıklarda dokunuşumun onda sandığımdan çok farklı bir etki bırakmış olduğunu gördüm ve utancımdan yutkunamadım.Ne yaptığımı fazla önemsemedeb iki elimin de yüzüyle temasını kesip arada iki santimetre boşluk bıraktığımda tombul yüzüklü parmaklarını benim ellerimin üzerine kapadı ve kesilen dokunuşu tekrar sağlarken gözlerini ağır ağır kapanan bir kepenk gibi yumdu.Ellerimi kendi yüzüne bastırmış ve oraya aitlermiş gibi yerleştirdikten sonra ellerimin üzerindeki ellerini geri çekti.Hafif aralık olan dudaklarını birbirine bastırmadan hemen önce tane tane kısık bir sesle konuştu.Neden daima fısıldadığını bilmiyordum.Gece olduğu için mi? Yoksa fısıltının bağırmaktan daha etkili olduğunu bildiği için mi?

"Bu kadar çabuk söz dinleyen haline henüz alışamadım.Beni şaşırtmaya devam ediyorsun haneul,utangaçlığının inadını yenmesine izin veriyorsun."

Fısıldıyor oluşu bana daima bir yanlışın içindeymişim gibi hissettiriyordu,korkuyla yaşamak zorundaymışım gibi,avaz avaz sevemezmişim gibi,sanki hislerim bir fısıltının ötesine geçmemeliymiş gibi.Gözlerini yumduğunda ve kendini tamamen avuçlarıma bıraktığında bir akşamda artan yakınlaşmalarımızın beni bir pervasızlığa sürüklemesinden korkarak ellerimi geri çektim, ona ihtiyacı olan şeyi vermeyerek hayal kırıklığı yarattım.İfadesiz yüzünün duruşu ve aydınlığı bile benim ellerimi çektiğimi hissettiğinde bozulmuş ve değişmişti.Tekrar araladığı dudaklarını ıslatıp büyük bir nefes çekti ve önüne dönüp beni atlatmaya çalışır gibi saçlarından elini geçirdi ve arabadan inmeye yeltendi.

"Sen biraz burada ayılmaya çalış.Ben bize yiyecek bir şeyler alıp geleceğim."

Başımla onaylamaktan öte bir şey söylemediğimde neden bu kadar az konuştuğumu anlayamamış bir şekilde kendimi sorguladım.Bu hiçliğin ortasında aksayan köpek ve bizden başka canlı olduğunu düşünmüyor olsam da yolun kenarında küçük bir dükkan olduğunu dikkatli bakınca görebilmiştim.Arabadan indiğimde yavaş yavaş yürüyen o köpeği,yolun dışındaki kayalıkların dibinde etrafında küçük yavrularıyla gördüm ve istemsizce gülümsedim.Ağzında nereden bulduğunu bilmediğim bir parça kuru kemik vardı ve onu parçalamaya çalışıyordu.Demek çocukları için bu yola korkusuzca atlamıştı.Okyanusun dalgalarının sahile çarpışının sesi ve tuzlu suyun burnuma dolmasıyla kendimi huzurlu bir tatile çıkmışım gibi hissettim.Özgür,acelesiz,topuklulara rağmen rahat,ve birazcık da...mutlu? Yaşadığım saçma sapan şeylerin tam ortasındayken mutlu hissetmem mümkün müydü? Binbir rengi olan mutluluğun çok azını tatmış olmama rağmen o hissi pek tanıyamamıştım.Hatta bir ara kendimi doğuştan bir hüzünle doğduğuma bile inandırmıştım.Bu yüzden mutluluk peşinde koşmamam ve içimdeki o hüzne aşık benliğime sarılıp böyle yaşamam kolaylaşacaktı.

Kendi kollarımı bedenime sardığımda ağaran günün en soğuk dakikaları dolayısıyla hafifçe serinleyerek ürperdim,bu ayılmama epey yardımcı olmuştu.Yalnızca ucu bucağı gözükmeyen okyanusa bakarak kayalıklardaki köpek ailesinden başka bir şey düşünmeden öylece durdum.Çünkü düşünmeye bir kez başlarsam ardını arkasını durduramayacağım bir selin altında kalacaktım.Jimin'in gittiği yere arkam dönük olduğu için,geldiğini nasıl anlayabileceğimi düşündüm.Yaklaşınca bana adımla seslenecek miydi? Yoksa daima yaptığı gibi sessizce gelip bir anda yanımda belirip süslü bir cümle mi kuracaktı? O adamların gelip bizi karanlığa boğduğu andan hemen önce aramızda geçen diyaloğu hatırladığımda dudaklarımı kemirirken hafifçe gülümsediğimi hissedip kendi koluma vurdum.Bu kadar sık gülümseme hayra alamet değildi.

Cafuné ☽ park jiminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin