15. Bölüm - Prens

21.4K 1K 53
                                    

Merhaba belirmek istiyorum. Baran, Barlas ,Barış kardeşler birde üniversiteye giden kız kardeşleri var fazla detaya inmek istemediğim için kızı pek fazla katmayacağım işe.

Baran ve Elis evli biliyorsunuz ki Eylül adlı kızları var. Barlas 26 yaşında. Cansu ve Barış 24 yaşında. Bir bölümde geçmişten kesit vermiştim zaten. Cansu ve Barış üniversitede aynı sınıftalardı ve zaten Barlas - Cansu aşkı böylece ortaya çıktı. Bu karakterler oturunca Cansu'nun ailesini de yavaş yavaş işe katacağım ama bir anda tüm karakterler işin içine girerse karışır.

Keyifli okumalar. Multimedia Eylül

Gülümseyerek arabayı sürerken karısının gözlerinde ki sevinci görmemek elde değildi. Bu istemsizce adamında tebessüm etmesini sağlıyordu. Fakat yarın ayısı yaşanacaktı. Yağız'ı böyle almak onu kendilerine bağlamaktan başka bir işe yaramıyordu. Bunu Cansu'nun da bildiğinden adı gibi eminde.

Kendisi de çocuğu eve götürdükleri için mutluydu lakin içindeki anlamlandıramadığı huzursuzluk, canını sıkıyordu. Derin bir nefes alıp oturduğu yerden doğruldu.

Sağanak yağmur başlamıştı ve yolun gözükmesi için sileceklerin hızlı gitgel yapması kadının dikkatini dağıtmıştı. Kuruyan dudaklarını diliyle ıslatıp boğazını temizledikten sonra kafasını kocasına çevirdi.

'' Barlas akşam oturmaya abinleri çağırsak?'' Neredeyse on dakikadır Ece'nin dediklerini kafasında tartmış, yapabileceği şeyleri düşünmüştü.

'' Yağız var. Sıkıntı çıkmasın?'' birkaç saniyeliğine bakışlarını dikiz aynasına çevirip arka koltukta oturan bedene baktı. Fakat hemen sonra tekrar yola çevirdi. Yağmur çok şiddetliydi ve kaza yapmak istemiyordu.

'' Ne olacak ki? Hem Eylül ile oynarlar. Elis ( Barlas'ın karısı) kardeş krizine girdiğini söyledi. Durmadan sıkılıp huysuzlanıyormuş. Hem Yağız'a da bir değişiklik olur. '' Eylül anaokuluna gidiyordu fakat sabahçı olduğu için öğleden sonra evde sıkılıyordu. Elis onunla elinden geldiğince oynamaya çalışıyordu ama elbette ki bir çocukla oynamaktan daha değildi Eylül için.

Eylül doğduğu zaman gelişen komplikasyonlar nedeniyle Elis bir hafta yoğun bakımda kalmak zorunda kalmıştı. Maalesef ki iki yumurtalığı da alınmıştı genç kadının. Fakat Elis sağ sağlim kurtulmuştu.

'' Senin aklında bir şey var da neyse çağıralım. '' Cansu kocasına sevimli olduğunu düşündüğü gülücüklerden birini yolladı. Planını bilmesine gerek yoktu. Sadece yapacağı abartmalarda sessiz dursa ve onaylasa yeterdi.

Kadın cebindeki telefonu çıkartıp şifreyi girdikten sonra Elis'i aradı. Fazla gecikmeden karşı taraftan Elis'in sesi duyuldu.

'' Nasılsın canım?''

''.......''

'' Bende iyiyim. İşten çıktık eve geçiyorduk birden aklımıza siz geldiniz. Bize gelsenize akşam cumartesi sabahı düzgünce muhabbet edemedik. Hem Eylül'e de bir süprizim var. ''

''.......''

''Tamamdır o zaman biz zaten eve varmak üzereyiz. Sizde işinizi halledin o arada. ''

''........''

'' Görüşürüz.''telefonu kapatıp cebine koyduktan sonra sevinçle ellerini çırptı.

'' Bu işte tamam .Şimdi onlar geldiğinde be ne dersem onaylayacaksın ve kesinlikle söylediklerimle tezat oluşturacak bir laf etmeyeceksin tamam mı? '' gözünün yolda olmasına rağmen yan tarafında ki karısının kaşlarını çatıp ona baktığını fark edebiliyordu. Bu sinsi bir şekilde sırıtmasına sebep oldu.

PrensWhere stories live. Discover now