52. Bölüm - Prens

8K 523 85
                                    

Artık buradan sonra bölümlerimiz Barlas'ın ağzından olacak.

Ofisimin kapısını kapatıp asansöre doğru ilerlemeye başladığımda arkamdan gelen sesle durmak zorunda kaldım.

"Abi! Çıkıyor musun?" Kapısını yarı aralamış başını uzatmıştı.

"Eve geçeceğim." Kapıyı ittirip kalçasını kapıya yasladı. Yüzünde sinsi bir gülüş yerleştirdi.

"Karın bana söylemedi yaptığı hediyeyi. Öğrenince ara beni." Gözlerimi devirip kaşlarımı çattım. Cansu'nun bir şeyler hazırlayacağından emindim ama yine de Barış'ın karımın hazırladığı sürprizi bana söylemesi hoş değildi.

"Karımın sürpriziden sana ne oğlum?"

"Kendi yapmış da ondan, etrafda bir şey de göremedim." Düşünceli bir şekilde yere baktım. "Özel bir şey ki kimseyi de çağırmadı."

"Bak hala konuşuyor." Meraklansam da belli etmemeye çalıştım. Barış'ın bunu bilmesine gerek yoktu. "Hadi senin işin yok mu?" Eliyle sakin ol işareti yapıp tekrar sırıttı.

"Tamam git kavuş karına. Bu arada her doğum gününde söylemek zorunda hissediyorum kendimi. " Diyeceği şeyi tahmin etmek fazlasıyla kolaydı.

"Doğmasaydın daha iyiydi." İstemsizce, sırıtıp, gelen asansöre binmek adına el salladım.

"Hadi hadi! Kaçtım ben." Asansör kabinine binip eksi bire bastım. Asansör aşağı inene kadar Cansu'nun hazırladığı hediyeyi düşünüp durmuştum. Altı yıldır her sene beni şaşırtacak hediyeler almayı başarıyordu. Cansu da çözemediğim tek şey hazırladığı sürprizlerdi.

Arabamın anahtarını cebimden çıkarıp düğmeye bastım. Kapının açıldığına dair ses gelirken ön kapıyı açıp yerime oturdum. Otoparktan çıkıp eve doğru sürerken aklım hala evdeydi. Bir an önce gidip karımı görmek istiyordum. Ve hazırladığı sürprizi merak ediyordum. Barış aklıma bir kere sokmuştu bu düşünceyi. Arabayı ara sokağa sokup elimle müzik çalar düğmesine bastım. Yağmur çiselemeye başlamış, hava kara bulutlarla kaplanmıştı. Derin bir nefes alıp kolumu camın kenarına koydum. Müziğe eşlik edip arabayı sürerken bir anda önüme fırlayan şeyle ani fren yapıp durmaya çalıştım. Bedenim frenin etkisiyle öne doğru giderken direksiyonu çevirip önüme çıkan şeye çarpmamaya çalıştım. Çok hızlı gitmediğim için kontrollü bir şekilde dururken kemerimi çıkarıp hızlı bir şekilde arabadan indim. Yağmur hızını arttırmış damlalar bir bir yere düşerken başımı yere eğip çarpmak üzere olduğum şeye bakmak için ilerledim.

Gözlerimi kısıp yere odaklandığımda birinin yerde yattığını gördüm. Gözlerim büyürken yağmuru çoktan unutmuş yerde yatan kişinin yanına çökmüştüm.

"İyi misiniz?" Panikle sorduğum soruya cevap gelmeyince kolundan tutup kendime çevirdim. Omzuna kadar saçları olan bir kadındı. Gözleri kapalı olduğu için baygın olduğunu düşündüm. Çarpmadığımdan emin olsam da kadının kanayan bir yeri var mı diyerek her yerini kontrol etmeye çalıştım. Ormanlık alandan önüme atlamıştı. Neden böyle bir şey yaptığını anlamak için etrafa göz gezdirdim. Birinden kaçıyor olabilirdi ama görünürde kimse yoktu.

İntihar etmek istemiş yada sadece dikkat etmemiş de olabilirdi. Mırıldanmaya benzer bir ses çıkardığında tekrar kadına dönüp ne dediğini anlamaya çalıştım.

"İyi misiniz sizi hastahaneye götürmemi ister misiniz?" Kadın başını tutum doğrulmaya çalıştı. Bir süre bir şey söylemeyince tekrar konuşma ihtiyacı hissettim. "Birinden mi kaçıyorsunuz polisi arayabilirim." Hem yağmurdan sırılsıklam olmuştum hem de yere çömeldiğim için bacaklarım çamur olmuştu.

PrensHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin