°Kaçırılma

63 8 3
                                    


Karanlık , dipsiz bir kuyu gibidir. O karanlığın aydınlanması için ise ışık gereklidir. Ya bir çıkış yolu bulmak gerekir ya da bir ışık süzmesi bulmak gerekir. Ruhları karanlıkta kaybolan insanlar ve bir ışık süzmesine ihtiyacı olanlarla doludur o karanlık. Kimse ruhunu karanlığa hapsetmek, orda yok olmak istemez. İnsanlar her zaman bir ışık süzmesine ihtiyaç duyarlar,ona yol gösterebilsin diye. Eğer o ışık olmazsa ruhunun kaybolacağını bilir çünkü. Bu yüzdendir çıkmaza düştüğümüzde bir umut bir ışık aramamız. İnsan ancak umuduna, karanlığına doğan ışıkla  beraber hayata tutunabilir...

Boğuk boğuk sesler geliyordu kulağıma, boynumda bir sızı ve gözlerimde ki ağırlık bilincimin hala açılamadığını gösteriyordu. Sesler gittikçe netleşmeye başlarken gözlerimi araladım. Karşımda duran siluletlerin netleşmesi için gözlerimi kırpıştırdım. Tanıdık ses kulağıma dolarken , tanımadığım ses uyandığımı söylüyordu . Görüntüler netlik kazanırken, karşımda bana bakan Baekhyun ve uzun boylu bir çocuk gördüm. Baekhyun diğerine dışarıya çıkmasını söylerken, yatağa yaklaşıp yatağın kenarına oturmuştu. O oturana kadar ellerimin ve ayaklarımın bağlı olduğunu fark edememiştim .

"N-neler oluyor? Ne oldu bana? " Sesim boğazımdaki kuruluk yüzünden zorlanarak çıkmıştı.

"Nasıl hissediyorsun Chanyeol?"

Gözlerimi kısıp sinirle baktım.

"Bok gibi hissediyorum"

Baekhyun yüzüne bir gülümseme yerleştirip bana bakmaya devam etti.

"Güzel...Yeni cehennemini nasıl buldun?  Bir süre misafirim olarak kalacaksın burda" bunu söylemesiyle ağrıyan başım daha çok ağrımaya başladı. Ayrıca ellerimde ki ve ayaklarımdaki ipler canımı yakmaya başlamıştı.

" İpleri çöz " dedim. Onun lanet yüzünü görmek sinirimi bozmaya yetiyordu artıyordu bile.

"Kaçmaya teşebbüs etmediğin sürece o ipleri çözerim. Eğer kaçmaya teşebbüs edersen seni bulur, ensende biterim. Biliyorsun pek zor olmayacağını."

Kafamı tamam şeklinde salladım. Çünkü ipler iyice canımı sıkmaya başlamıştı. Baekhyun ayağa kalkıp, önce ayaklarımda ki ipleri sonrada ellerimde ki ipleri çözdü. Yatakta doğruldum. Bileklerimi ovaladım. Kırmızı olmuşlardı nasıl bağladıysalar artık.Boğazım susuzluktan yanıyordu. Baekhyun da bunu anlamış gibi masanın üstünden bir bardak su doldurup getirmişti. Suyu aldım içtim ve boğazımı temizleyerek konuşmaya başladım.

"Neden kaçırdın beni?  Beni bulamazlar mı sanıyorsun? Şimdi polisler seni her yerde arıyordur."

Baekhyun elimde ki boş bardağı alarak masanın üstüne geri koydu. Bana döndüğünde "Şu anlık kimse kaçırıldığını bilmiyor. Yani annene arkadaşında kalıcağını, arkadaşlarına da eve gitmen gerektiğini bir işinin çıktığına dair bir mesaj yollladım. Hem kaçırıldığını öğrenseler bile bişey yapamazlar, çünkü kimsenin bilmediği bir yerdeyiz. Ayrıca ayarladığım sahte polislerle annene seni arıyorlarmış gibi göstereceğiz. Bu arada bizde intikam oyunumuzu başlatacağız."

Ağzım söylediği şeylerle şaşkınkınlıktan açılmış,  sonrada yerini sinire bırakarak bağırmaya başlamıştı.

"Sen ne halt yediğini zannediyorsun?!! Böyle bir şeyi yapamazsın. Seni pislik! Bırak beni gideyim"

Baekhyun kafasını iki yana sallayıp yanıma yaklaştı. Elleri yüzümü bulurken gözlerini gözlerime kilitledi. Ağzını araladığında yüzünde alaylı bir gülümseme vardı.

"Artık çok geç Chanyeol. İntikam ateşini yaktınmı sönmeden durduramazsın. Bende durmayacağım. Ucunda ölüm dahi olsa o intikamı alacağım."

Kararlılıkla tek seferde söylemişti bu kelimeleri. İçim ürpermişti söyledikleri karşısında. Bu kadar yaralanacak kadar ne yaşadı?  Bu kadar gözünü intikama bürüyen neden ne?  Amcamın ailesine zarar verdiğini düşünemiyordum. Beni seven, hep kollayan, babamın yokluğunu aratmayan adam nasıl bir aileye kıyabilirdi ki?  Acımıştım Baekhyuna çünkü aile kavramını kaybetmek çok zor birşeydi. Ben babamı o trafik kazasında kaybedince mahvolmuştum. Ama benim hala aile diyebileceğim bir annem vardı . Baekhyun ise tüm ailesini kaybetmişti.

  " Emin misin? Amcamın gerçkten ailene kıydığına?  Ya öyle değilse Baekhyun ? Amcam bir aileye kıyacak kadar kötü bir adam değil. "

Baekhyun alayla sırıtıp kafasını iki yana salladı.

"Sen insanların gerçek yüzünü göremeyecek kadar körsün Chanyeol. Ailemin ölüm emrini adamlara Amcan vermiş Chanyeol. Benim ailem arabada o bombayla patlayacak kadar ne yapmışlardı ki? Masum canlardan ne istediler Chanyeol. Ben annemi, babamı en önemlisi küçük kardeşimi kaybettim. Şimdi bana Baekhyun neden intikam almak istiyorsun deme. "

Baekhyun bana bunları anlatırken söyleyecek tek kelimem bile kalmamıştı. Amcamın verdiği emremi inanayım yoksa o arabada giden masum canlara mı üzüleyim? Kafam o kadar karmaşık ve kalbim hayal kırıklığı ve üzüntünün dumanıyla kaplanmıştı. Konuşmadım. Konuşamadım. Konuşmadık. Zaten Baekhyun da tek kelime etmeden dışarıya çıkıp kapıyı kilitledi. Beni orda o karmaşık düşüncelerle birlikte bıraktı.

Bedenim bana ağır gelmeye başladı. Öğrendiğim şeylerle ruhumda yara açılmıştı. Amcamın, baba olarak gördüğüm diğer adamın böyle bişey yaptığına inanmak istemiyordum. Ama Baekhyun bana bütün gerçekliğiyle anlatmıştı bunu. Gözlerinde ki acıyı hüznü öyle bir görmüştüm ki ona bunu yaşatanı o an öldürmek istemiştim. Ama yapamazdım o benim baba olarak bellediğim Amcamdı. Hala olanlara inanmak istemiyordum. Delicesine inkar etmek,  Amcamın bunu yapmadığını söylemek istiyordum.  Çünkü babam yanımda olmadığında yaralarımı saran adamdı o . Üzüldüğümde yanımda olan bana baba şefkatini hissettiren tek kişiydi.

Beni lunaparka götürdüğü gün gelmişti aklıma. Beraber çarpışan arabalara binip,  atlıkarıncada oturmuştuk. O gün atlıkarıncadan düşüp dizimi yaralamıştım. Koşarak yanıma gelen Amcam bana sarılarak birşeyim olup olmadığını sorup başıma öpücükler konduruyodu. Amcam bankın üzerine oturtup bacaklarıma bakmıştı. Küçük bir sıyrık vardı sadece.  Bana acıyıp acımadığını sormuştu. Bende kocaman adam olduğumu göstermek için gülümsemiş ve acımadığını söylemiştim. Ama o yine de yaramı temizleyip yarabandı takmıştı. Yarabandının üzerinden öperek bana kocaman gülümsemişti. Bana şefkatle bakarak saçlarımı okşarken "Baban şu an gök yüzünde olabilir Chan. Ama ben her zaman seni kollayacağım. Baban kadar olamasamda seni kendi oğlum gibi seveceğim. Sende beni baban olarak görebilir misin? Bana bir derdin olduğu zaman sırrını açacak, benden yardım isteyebileceğin, sana baba şefkatini unutturmayacak olan bu adamı baban olarak görebilir misin Chanyeol? Çünkü ben seni her zaman kendi oğlum gibi seveceğim."
O bunları söylediğinde çok mutlu olmuştum. En azından bana babamın yokluğunu aratmıycak birini vermişti Tanrı. Hiç kimse babamın yerini alamazdı ama buna ihtiyacım vardı. Baba şefkati görmeye,sevilmeye,korunmaya. 9 yaşında ki çocuktan ne beklenirdi ki?  O zaman ki aklımla çok sevinmiş Amcama teşekkür edip sarılmıştım. Ama iyiki sarılmıştım. Çünkü o bana baba sevgisini unutturmayan kişiydi. Hala inanmak istememem bu yüzdendi. Kelimeler yetmiyordu anlatmaya. İçim şimdi hayal kırıklığı ve acıyla dolmuştu. Ne yapmalıydım? Kaçmalı ve Baekhyunu bi hastaneye mi kapatmalıydım? Yoksa intikamına ortak mı olmalıydım? Kafam karışık bir şekilde yatağa uzandım. Yediğim uyuşturucu ilacın etkisi hala sanki devam ediyordu. Aklımdaki düşüncelerle gözlerim ağırlaşmaya başlamış ve zirfi karanlığa ve boşluğa yol almıştı...

Yesss. Nasıldı gençler?  Ay Yoruldum yazarken. Ama mutluyum. Bu bölüm diğer bölümün devamı gibi bisey oldu. Ama bunda sonraki bölümler olaylar başlıcak. Kafa karışıklığı yaratmayı pek sevmem o yüzden oldukça açık yazıyorum. Yanlışlarım varsa söyleyin ve oylayın lütfen. Yorum yapmayı da unutmayınn sizi seviyorumm.....♡

Peculiar ManHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin