Neden ??

682 149 44
                                    


        O'ndan önce Ben, cahillikler ve bencillikler krallıklarının on yıldır paylaşamadıkları tek vârisiydim.

        Yonttuğu tahta çubuktan asa yapabilecek kadar küçük, asanın sihrine inanabilecek kadar büyük hayallerim vardı. Krallıklarım için iki asa yapmıştım. Biri uşağıma, biri bana.

        Kale diye düşlediğimiz apartmanın yangın merdiveninde, bir aşağı bir yukarı koşuşturup düşman ararken, alt katımızdan vuran ışık huzmesinde nihayet fırsatı yakalamıştım. Fotosel yangın merdivenini algılamadığı için yerimi açık etmeyecektim.

       Hışımla ışığın kaynağına göz atmamla nefesimin kesilmesi bir oldu.

       Karşımda duran bu eşsiz hayali Güneş görse, O'nun saçlarından, Ay görse, teninden utanırdı.

       Komşumuzla konuşan annesini gördükten sonra O'na tekrar baktığımda aklıma ilk gelen "Demek gerçek büyü buydu." cümlesi olmuştu.

       Ertesi gün gittiği tenis kursuna yazılmıştım. Nihayet ders günü gelmiş çatmış ve çevremdeki insanları hayrete düşürecek bir mutlulukla derse varmıştım.

        Eğitim arasında , komşu çocuğu ile bir yandan sohbet edip bir yandan da toprak kortta raketimle toprağa sanatımı işliyordum.

        Derken aniden O geldi ve arkadaşına beni göstererek "Nihayet kendi boyumda birini buldum." dedi ve tanışma bittikten sonra O da kendi sanatının toprakta söz almasına izin verdi.

        'İç güzelliğin dışa yansıması' deyişinin ne anlama geldiğini o gün öğrendim.

       Elinde dergi ile geldiği bir diğer gün, çocukların hayatının fiziksel aktiviteden ibaret olmadığını ilk kez anladım. Ardından kendi okulumda farkında olmadan dergi okuma akımını başlatınca , O'nunla geçirdiğim her vaktin hayat olduğunu öğrendim.

       Ekipmanlarla değişik oyunlar keşfedip bana gösterdiğinde sporun keyfinin skordan ibaret olmadığını öğrendim.

       Twisterın dondurma olmak dışında, dil çıkardığımızda bıraktığı eserin bizi güldürmesi gibi ulvi görevlerinin olduğunu O'ndan öğrendim.

       Yaptığı taklitlerde, tekrarın gizinin de keyif verdiğini de...

       Derste susadığında  korttan çıkıp suyunu içmek yerine annesinin tellerden uzattığı suyu, tellere örümcek gibi yapışarak içtiğinde ise alternatiflerin gerekmediği koşullarda dahi bulunduğunu öğrendim.

     Evren bir orkestra , herkes bir nota ise, O duyduğum en güzel melodiydi.

     Yenilmek ise benim krallığımda sonu idam olan yasak kelimeydi.

     Dama'da art arda eli aldığımda bu melodinin bozulmaması için ilk kez krallığımı feda etmiştim.

     Peki ya şimdi? On iki yıl sonra bu şüpheli tartışmamız neden ?

     Ben kurumaya hasret, denizdeki kaya parçası, bir karada güneşi selamlamak için dalgalarında bir bir dağılmayı göze alabiliyorken yürekten istemediğimi düşündüren ne idi ?

     Bir insan, sevginin sıcaklığı ile kucakladığı kitaplarından, nasıl kalbi hasta edecek soğuk kelimeler savurabilir ?

     Antartika'nın iki milyon yıldır bir damla suya hasret Kuru Vadi'si gibi, tebessümünün sebebi olmaya hasret yüreğim, O'nun düşüncesi altında daha fazla direnemedi.

     "Saçmalama !" diyerek yüksek bir tepki vermem ile bir adım geriye gitmesi bir oldu.

    Bu O'nun en nefret ettiği kelimeydi.

    'Sevgi kendisinden söz edildiğinde, başını öne eğecek kadar naif, abartıldığında , yüzü kızaracak kadar utangaç bir duygudur' demişler. Tam olarak bu kaosta 'O'nu incitmiş olabilir miyim?'düşüncesiyle hafifçe yan tarafa döndüğümde, beklenti şüphesinin toz bulutları arasından yüreğimi seçemediğine bir kez daha tanık oldum.

      Aşk ikinci bir hayattı, beklenti ise dünyanın renkleri olacak kelebeğin kanatlarını hapseden bir kurt kılıfı. 

      Emeğin karşılığı ücret olabilir ama benim ödemem tarifsiz duygularımdı. 

      Beklentinin olduğu yerde hayata yer var mı ?


Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jan 29, 2017 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

HAYAT...Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin