1.6

14.3K 554 90
                                    

        Arkadaşlar isteğiniz üzerine yakında bir Wp grubu açacağım. Beni takip eden ve isteyenlerden seçeceğim. Oy verirseniz sevinirim. Şimdiden teşekkürler 💕

        Günlerdir sıkı çalışmanın meyvelerini toplamaya başlamıştık. Projemiz tamamlanmıştı ve yakında bir lansmanımız vardı. Şirkete son düzenlemeleri yapmaya gidecektim. Üzerime giyinmek için bir şeyker bakınırken bir karara varmıştım.

        Sade bir şeyler seçerken giyinmeye başlamıştım. Şaçlarımı bu sefer açık bırakırken taramıştım ve yine bordo rujumu sürmüştüm. Üzerime ceketimi giyinirken çantamı da almış ve Ece'nin odasına ilerlemiştim. İki gün önce Nazife Sultan dönmüştü. Onu yokluğunda özlemiştim. Benim şirkete gidiyor olduğumu öğrenince sevinmiş ve Ece'yi götürmek zorunda olmadığımı söylemişti. İçim onu bırakıp gitmeye el vermese de, yani o evindeydi. Ben yokken de böyleydi. Ama yine de, ne bileyim. Ece'yi öperek odasından sessizce çıktım ve aşağıya indim. Aşağıda Rüzgar'la karşılaşınca gülümseyerek son basamakları indim. 

        "Günaydın. Bugün beraber kahvaltı edelim mi?" 'günaydın' diyerek gülümsedim ve yanına adımladım.

        "Görkem yok mu?" kafasını iki yana salladı.

        "Bugün gelmeyecek. Sen evet mi diyorsun hayır mı?" kafamı salladım ve arabamın anahtarına uzandım. Elimi tutarak geri çekti.

        "Beraber gideceğiz, unuttun mu?" gülerek kafamı salladım ve kapıyı açarak dışarıya çıktım. Sanırım bu bir şey gibiydi. Buluşma? Kafamı iki yana salladım ve düşüncelerimi savurdum. Arabanın ön koltuğuna geçerken o da şoför koltuğuna geçmişti. Kemerlerimizi bağlarken arabayı çalıştırmış ve yola koyulmuştu.

        "Ee, neler yapıyorsun? Yani şirkette." derin bir nefes aldım.

        "Aslında yeni bir şey çıkmamasından çok korkuyordum. Herkes eski fikirleri ısıtıp ısıtıp önüme koyuyor gibiydi. Sonunda bir şey bulduk ve, ve gerçekten iyi bir şey hazırladık." gülümsedi ve yola bakmaya devam etti

        "Senin adına çok sevindim. Umarım istediğin ilgiyi alırsın." 'umarım' diye mırıldandım. Aklıma gelen şeyle ona döndüm.

        "Lansmana senin de gelmeni istiyorum." kaşlarını kaldırdı ve birkaç saniye bana bakıp yola döndü.

        "Orda olmaktan mutluluk duyarım." gülümsedim ve çalan telefonuma baktım. Ekranda yazan Murat Bey'in adıyla şaşırdım.

        "Sorun ne?" omuz silkerek telefonu açtım.

        "Buyrun Murat Bey."

        "Gece Hanım, sadece sabah beraber bir kahvaltı yapar mıyız diyecektim. Hem projenizin sonucunu da kutlamış oluruz." Rüzgar'a baktıktan hemen sonra telefona geri döndüm.

        "Ah, üzgünüm. Nişanlımla beraberim." Rüzgar kaşlarını çatarak önce bana sonra yola baktı.

        "Ah, şey. Sorun değil. Şirkette görüşürüz." görüşürüz gibisinden bir şeyler mırıldanarak telefonu kapattım ve Rüzgar'a döndüm.

        "Rüzgar, bak. Her yerde insanları kendimden uzaklaştırmak için senin adını verdiğim için özür dilerim." gülümsedi.

        "Bu o kadar da takıldığım bir şey değil. Eğer kendini güvende ve iyi hissediyorsan benim için hiç sorun yok." Gülümseyerek ona baktım.

        "Çok çok teşekkür ederim." o da gülümsedi ve arabayı yokun kenarına çekti. Gördüğüm güzel kafeyi incelerken çantamı alarak arabadan indim. Kafenin kapısından içeriye girerken elini belime koyarak nazikçe masalardan birine yönlendirmişti. İkimiz de sandalyelere otururken hemen ardımızdan garson gelerek menüleri önümüze bırakmıştı. İkimiz de birer kahvaltı tabağı siparişi vererek beklemek üzere arkamıza yaslanmıştık.

DADIΌπου ζουν οι ιστορίες. Ανακάλυψε τώρα