6. Paradise Lost

7.3K 428 64
                                    


"...Denir ki, günahkar vaktin döküntülü eli uzanır dala
Meyveyi koparır ve yer: toprak hisseder yarayı,
Ve doğa kalkar oturduğu yerden, çekerek içini kederle, gösterir her şeyin bittiğini.
Suçlu yılan arasına kaçar çalılıkların, süzülür ve kaybolur.
Böyledir ki Havva alır yasak meyvenin tadını,
Daha önce hiç tatmamıştır öylesine tatlı.
Doğru ya da yanlış, yapamaz ayrımını.
Çıkaramasa da Tanrı'yı aklından devam eder yemeye meyvesini,
Dizginlemeden kendisini. Ve bilir ki ölüm değildir yediği: doyurur kendini,
Şaraplar içmiş gibi neşelenir yedikçe...
"

Göz ucuyla Harry'nin çoktan uyuyakaldığını fark edince eskimiş sayfayı kıvırdı ve yıpranmış, eski kitabını kapatıp başucuna koydu göğsünde yatan Harry'yi uyandırmamaya özen göstererek. Karışık buklelerle kaplı başına küçük bir öpücük kondurup bir süre onu izledi. Pembe dudakları somurtur gibi büzülmüş, Louis'nin omzuna neredeyse yapışmışlardı. Saçlarının birazı beyaz yüzünü gölgelerken kirpikleri uyuyan gözlerinin üzerinden titreşiyordu. Louis parmağıyla yüzüne gelen saçları ittirdikten sonra dikkatlice kolunu çekti ve onu uyuması için yatağında yalnız bıraktı. Kapıyı sessizce arkasından örtüp aşağıya indi.

"Hey," Zayn elindeki dolu kupalardan birini ona uzatırken başıyla selam verdi. Louis uzanıp kupayı kabul etti ve Zayn'in peşinden balkona çıktı. Ocak ayı nefesleri donduracak kadar soğuktu. Louis çıplak ayaklarını neredeyse buz tutmuş verandaya sürttü birkaç kere.

"Harry burada mı?" diye sordu Zayn kupasından bir yudum alırken.

Louis başını sallayıp kendi ılık kupasından bir yudum aldı. Dün Harry ile geçirdiği geceden sonra kana ihtiyacı yoktu fakat Zayn'i yalnız bırakmak istememişti. "Dün gece geldi." dedi ikinci yudumundan sonra. Bu en sevdiği kan tipi olmasına rağmen neredeyse yüzünü buruşturacaktı. Harry'den sonra hiçbir şey yeterince tatlı gelmiyordu. "Büyük teyzesinin gitmesi gereken fizyoterapik bir tatil yeri varmış. Önümüzdeki birkaç günü burada geçirecek."

"Haftasonu doğum günü var, değil mi?"

Louis Zayn'in bunu hatırlamasına memnun bir şekilde gülümsedi. "Evet. Beraber kutlarız diye düşünmüştüm."

Zayn koyu gözlerini beyaz karla kaplı ormana dikerken yüzünü buruşturdu. "Partiler hakkında ne düşündüğümü biliyorsun."

"Sadece sen, ben, Harry ve Liam olacak. Tanımadığın kimse yok."

Zayn büyük bir yudum alıp kupasını yanındaki masaya koydu. "Neden ikiniz küçük bir tatile çıkmıyorsunuz? Ne Liam ne de ben ikinizin üst katta durmadan seviştiğinizi duymaya hevesli değiliz."

Louis onun koluna vurdu.

Zayn gülümsedi. "Vadideki evinin anahtarları nerede duruyor biliyorsun." dedi ve boş kupasını da alıp içeriye geçti. Louis tek başına bir süre evin karlı manzarasını izledi. Harry'yi küçük bir tatile çıkarmak fena bir fikir sayılmazdı. Niall ve Harry'nin diğer arkadaşlarıyla önceki gün küçük bir kutlama yapmışlardı zaten. Louis hala ona ne hediye vermesi gerektiğini bilmiyordu. Tatil iyi bir başlangıç olabilirdi.

Sonraki gece Liam ve Zayn'le beraber küçük bir kutlamadan sonra, Louis Harry'yi ve anahtarları alıp yola koyuldu. Yıllarca yalnız yaşadıktan sonra yanında ona eşlik edecek birinin olmasına alışması oldukça kolay olmuştu. Şükran gününü, yeni yılı, doğum gününü ve Zayn ile Liam'ın yıldönümlerini Harry ile beraber geçirmişti. Hayatı değişiyordu fakat hiçbir şeyden şikayetçi değildi. Harry'nin varlığı ona iyi geliyordu.

with the moon i runWhere stories live. Discover now