3. Bölüm: Kırgınlıklar

1.7K 119 13
                                    

Gözlerimi aralamaya çalışırken birinin kucağında koşuşturarak ilerlediğimizi fark ettim. Daha sonra zaten beynimin zonklamasıyla gözlerim kapanmak için can çekişti. Uyandığımda hemşire, Almila, Ayaz ve Kaan baş ucumda uyanmam için bekliyorlardı anlaşılan. Gözlerimi açtığımda Almila endişeli gözlerini bana yöneltti. Hemen elimi tuttu.
-İyi misin? Canın çok acıyor mu?
-Evet. Evet. Endişelenecek birşey yok.
-Öküz ya.
-???
-Yekta'dan bahsediyorum. Hem kafana top atıyor hem de endişeli bir halde seni revire getiriyor.
-İyi de topu atan o değildi ki. Ben potaya doğru ilerlerken sanırım basketbol takımında tam olarak emin değilim ama sarışın bir çocuk atış yapıyordu. Kafama geldiği zamanlarda Yekta'nın elinde top yoktu.
-Şu herifi savunup durma.
-Kapa çeneni Kaan. Savunmuyorum. Yanlış aktarılan bir durumu doğruluyorum.
Ayaz, Almila'yı iterek başıma geçti.
-Senin için çok endişelendim güzellik. Eğer ki Yekta olmasaydı beyin kanamasından aman Allah'ım.
Gülmemek için alt dudağımı ısırmakla yetindim.
-Abartma istersen sadece basketbol topu Ayaz.
-Herşey olabilirdi Almila.
Onlar birbirleri ile çekişirken benim aklım Yekta'ya takılmıştı. Kızgın olmasına rağmen beni kucaklayıp revire getirmişti. Bir teşekkürü hak etmişti. "Yaptığın hareketler için özür dile fakat yaptıklarım için teşekkür etme bana." Bu kurduğu cümle tüm düşüncelerimi gömüyordu. İyi hissettiğim için sınıfa gitmek istedim. Hemşire ise birinden yardım alarak gitmem gerektiğini söyledi. Kaan ve Ayaz gitmişti. Almila'ya baktım:
-Beni götürürken ölmeni istemiyorum.
Hemşire zaten onun götüremeyeceğini söyleyerek koridordaki Yekta'yı çağırdı. Sanki benim zıttıma davranıyordu. Yekta ile göz göze gelmemek için ne kadar kafamı çevirsemde adım adım yaklaştığında deniz manzarasına odaklandığım gibi onun gözlerine de odaklanıyordum.
-Hastama, sınıfa çıkması için yardımcı olur musun?
Bir an duraksadı önce bana baktı daha sonra konuşmaya başladı.
-Tamam.
Yanıma yaklaştı bir kolumu boynuna doladı. Belimden sıkıca kavrayıp ayağa kaldırdı.
-Eşyan falan var mı?
-Almila alır.
Ağır ağır ilerliyorduk. Sanki beni incitmekten korkuyor gibiydi. Kalp atışını duyabiliyordum. Çok hızlı çarpıyordu. Döndüm gözlerine doğru bakarken;
-Ne var?
-Öküz.
-Sus.
-Özür dilerim.
-Niçin?
-Seni ittiğim için.
-Aferim. Bazı şeyleri çabuk kapıyorsun.
Çok sinir bozucuydu. Fakat şu an kalp atışlarını duyacak kadar yakındım ona. Sadece yüzüne bakıyordum ve yüz hatlarını ezberliyordum. Bunun sebebini bilmiyordum ama bu durumdan şikâyetçi değildim. Sınıfa geldiğimizde başta Ayaz ve Kaan olmak üzere hepsi çok şaşırmıştı. Onlara göre teoriyi çürütmüştüm. Ayaz koşarak yanımıza geldi.
-Ne oldu? Neyi var?
-Hemşire sınıfa kadar eşlik etmemi istedi.
-Hay şansıma orada olsaydım şimdi ben getiriyor olacaktım.
Ayaz'ın dediklerine karşı göz devirdim.
-Bakıyorum da bu durum senin hoşuna gitmiş baksana kızın belinden elini çekemedin.
Bir anda duraksadık ve Yekta ile birbirimize baktık. Dediği doğruydu ellerimiz hâlâ olduğu yerden ayrılmamıştı.
-Bu seni hiç ilgilendirmez.
-Tabii ki ilgilendirmez. Karaktersizlik diz boyu.
Belimden kavranılan el şimdi sıkı bir yumruk olmuştu. Yekta kendini zor zaptediyordu. Yerime geçip oturdum. Almila yanıma oturur oturmaz omzuna başımı koydum.
Gözlerimi Almila'nın seslenişiyle araladım.
-Hadi kalk bakalım uykucu eve gitme vakti.
-O kadar uyudum mu ya. Nasıl uyuduğumun farkında bile değilim.
-Darbenin etkisindendir.
Hafif bir tebessüm yerleştirdim. Çantamı toparladım. Zil çalar çalmaz Ayaz yanıma geldi.
-Aşağı kadar eşlik edeyim. Başın falan döner.
-Teşekkür ederim ama ben gidebilirim.
-Israr etme Ayaz. O zengin züppe Asel için daha cazip.
-Ne diyorsun hayvan herif.
-Yalan mı?
İyice haddini aşıyordu. Sınıfa Yekta geldi.
-Ayaz neredesin peşimden geliyorsun sandım.
-Bak Yekta, Asel senin gelip onu götürmeni bekliyordu.
-Kaan kapa çeneni artık, yeter.
-Utanma Asel. Sana yardım ediyorum. Ama Yekta yiğidi öldür hakkını yeme. Asel'in beline sarılınca sende kendini tuhaf hissettin demi.
-Ne zırvalıyorsun sen?
-Diyorum ki. Daha önceden benim kavradığım bel, şimdi senin ellerinde.
Ağlamamak için direttim kendimi ama başarısız oldum. Kaan'a yaklaşarak sert bir tokat yapıştırdım.
-Senin kadar adi, karaktersiz, yalancı bir insan görmedim.
Sınıf kapısının çarpışıyla Yekta ve Ayaz'ın gittiğini fark ettim.
-Yalancı pislik. Sen bana dokunmadın bile.
-Ben senin için sevgilimden ayrıldım.
-Allah belanı versin.
Ağlayarak sınıftan çıktım. Yekta'ya durumu açıklamam gerekti. Beni böyle tanımalarını istemiyordum. Okul yeni dağıldığı için çok kalabalıktı ve Yekta'yı göremiyordum. Çaresizce eve gittim. Eğer Filiz ablaya nerede olduğunu sorsam söyler miydi? Bence denemekte fayda vardı. Hemen annemden Filiz ablanın numarasını alarak aradım. Birkaç kez çaldıktan sonra ses geldi.
-Buyurun.
-Filiz abla ben Asel. Ben seni aslında Yekta'nın yerini öğrenmek için rahatsız ettim. Evde mi?
-Hayır canım spor salonuna gitti.
-Peki nerede spor salonu. Hani adı ne?
-NuYu Gym.
-Teşekkür ederim. Görüşmek üzere.
Telefonu kapattıktan hemen sonra buraya nasıl gidebileceğimi düşündüm. Mantıklı olanı yani Ayça'yı aradım. 30 dakikaya onu alacağımı ve hazırlanması gerektiğini söyledim. Niye açıklama yapmam gerek bilmiyorum ama yapmalıyım. Hemen bugün. Hafta sonunu beklersem çok geç olur. Kafam çok karışıktı.
Arabayı park ettikten sonra spor salonuna giriş yaptık. Karşımıza görevli çıktı ve üye olmadan girmeyeceğimizi söyledi. Ayça atılarak kayıt olacağımızı söyledi. Napıyorsun der gibi bir bakış attım. Bu durum en çok Ayça'ya yaradı. Kayıt olduk oradan hemen kendimize tayt ve askılı seçtik. Giyindikten sonra görevli sayesinde büyük bir salonda girdik. Gözlerim Yekta için adeta bir şahin gibi keskinleşti. Analizim sonuç vermişti ve köşede koşu bandındaydı. Şort ve askılı ile oldukça sportif gözüküyordu. Yanında bir koşu bandı boştu. Eğer oraya geçersem rahatlıkla konuşabilirdim. Sakin kalmaya çalışıyordum ama kalbim yerinden çıkacakmış gibiydi. Tam koşu bandına ayağımı attım benimle beraber farklı bir ayakta koşu bandındaydı. Kafamı çevirdiğimde ince belli, mavi gözlü alımlı bir bayan karşımdaydı. Kaşlarını çattı.
-Çekil şuradan.
-Farkındaysan eğer önce ben geldim.
-Burada ben varsam sen diye birşey yoktur.
-Anayasanın kaçıncı maddesi bu?
Beni takmadan görevliyi çağırdı. Koşarak güvenlik yanımıza geldiğinde;
-Buyurun Beril hanım.
-Şu kız kimse alın başımdan.
-Derhâl.
Güvenlik beni uzaklaştırmaya çalıştı. O kıza boyun eğemedi. Sonuçta buranın sahibinin kızı. Görevli kolumdan çekiştirirken canım çok acımıştı.
-Bıraksana ya. Buraya para yatırıyoruz gördüğümüz muameleye bak.
-Efendim kusura bakmayın ama Beril hanıma karşı gelemem. Yoksa işimden olurum.
Bir anda görevlinin elinin kolumdan sıyrıldığını fark ettim ve tebessüm ettim. Yekta idi.
-Her yerde karşıma çıkmak zorunda mısın?
-Bende meraklı değilim. Sadece yanlış anlaşılmayı düzeltmek için geldim. Kaan ile biz...
-Kimin eli kimin cebinde belli değil. Bu durumda benim zerre kadar umurumda değil.
-Sen ne diyorsun hayvan.
Üzerime doğru yürüdü. Ben geri adım attıkça bir adım daha geliyordu. Arkamda pilates topu varmış. Onun üzerine düştüm, top sekerek kayıp gidince yere yapışmam saniyeler aldı. Etraftakiler bana gülmeye başlayınca rahatsız oldum. Kalkmak için harekete geçtiğimde Yekta elini uzattı. Tabii ki elini tutmayacaktım onun. Kendini beğenmiş hayvan. Ayça yanıma gelip birşey olup olmadığını sordu. Olumlu cevap aldıktan sonra spor yapacağını daha sonra eve gitmek istediğini söyledi. Bana kalsa bir saniye daha kalmazdım. Ama kızı buraya kadar sürükledikten sonra gitmek olmazdı. Yanımdan Ayça ile beraber Yekta da uzaklaştı. Daha yeni tartıştığım kızın yanındaki barfiks demirlerine gitti. Yekta'ya baktı daha sonra dönüp bana baktı. Geri koşmaya devam etti. İyice sinirlendim. En iyisi Ayça'ya eşlik etmekti. Hemen bende pilates toplarına koştum.

YENİ BAŞLANGIÇLARAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin