2.5

931 129 7
                                    

Minhyuk, 323 yazısını okuduğu kapıya doğru koşmaya başladı ve açık olan kapıdan içeri girdi.

Odaya adım atar atmaz yüz yüze geldiği kişi beklediği gibi Hoseok değildi. Görmeyi en çok istediği yüz, Kihyun'un yüzünü görmüştü.

Siyah saçların geriye doğru savrulmasıyla duraksadı ve kısa olanın gözlerinin içine baktı. Odada ses seda yoktu.

Ardındaki kapının büyük bir gürültüyle kapatılması üzerine arkasını döndü ve kapı kulbunu çevirdi.

"Hoseok, aç şunu." Öfkeyle mırıldansa da diğer taraftan hiçbir ses gelmemişti. "Piç herif."

Bağırmalarına rağmen ne ses vardı, ne de dediği yapılıyordu. Öfkesine yenik düşmemeye çalışarak tekrar odanın içine baktı. Kihyun hala anlam veremeyen ve sorgulayan bakışlarla kendisine bakıyordu.

"Benim de haberim yoktu." diye çıkıştı odanın içinde ilerleyerek. Öfkeyle saçlarını karıştırıp camın önünde durdu ve 4.kattan aşağı bakmaya başladı. Buradan inme gibi bir şansları da yoktu.

"Sakin ol, Hyungwon'u ararım şimdi." Kihyun elini cebine attığında duraksadı. Ardından bir kez daha göz göze geldiler. "Telefonum yok." Kihyun oflayarak yatağa oturdu ve karşısında asılı olan tabloyu izlemeye başladı.

Minhyuk da günlerdir bakmadığı yüze yakından bakma fırsatını değerlendiriyordu.

"Seni fazla kırmış olmalıyım." Bakışlarını duvardan çekip sarışına diktiğinde göz göze gelmişlerdi.

Minhyuk omuz silkip tekrar dışarıya baktı. Bunları konuşmak istiyordu fakat bir şeyleri çözebilmek için geç değil miydi?

"Seninle konuşmak istemememin sebebi o herifti. Seni rahatsız etmesini ve hakkımda dedikodu çıkarmasını istemediğim için yapmamıştım bunu. Ama sen yanlış anladın..." Minhyuk neyi neden yaptığını biliyorum deyip sevdiği adamı rahatlatmak istiyordu ama sustu.

"Beni birkaç kez köşeye sıkıştırıp kendince eğlenmeye çalışıyordu ama asıl istediği şey bunu senin önünde yapmaktı. Bunun için de yemekhaneyi seçti. Galiba senin cidden bana değer verdiğini düşünmüş olmalı. Beni zayıf noktan olarak gördüğüne göre.."

Öyle gerizekalı. Şu hayattaki tek zayıf noktam, en değerli varlığım sensin zaten.

"Sana dediğimi hatırlıyor musun? Beni güzel bulman hakkında. Daha güzel bir şey bulana kadar bana olan ilgin demiştim. Yalan sayılmaz değil mi?" Kihyun kollarıyla yataktan destek alıp geriye yaslandı. Kafasını eğip Minhyuk'a gülerek bakmıştı.

"Ne saçmalıyorsun?"

"Seni bir kızla gördüm." İkisi de ciddileşirken Minhyuk ne diyeceğini bilemedi. Kihyun kendisine cesurca sorgulayıcı bakışlarını yolluyordu. Hiç çekinmeden.

"Ş-şey.. Aslında... o tamamen ilgiyi farklı yöne çekmek içindi. Seni gündemden silmek, hakkında konuşmalarını önlemek için yapıyordum." Minhyuk, daha fazla dayanamamış gardını indirmişti bile.

Onun Kihyun karşısında direnme süresi ancak bu kadar olabilirdi.

"Beni korumak isterken çok yalnız bıraktığının farkında mısın sunbae?" Minhyuk duyduğu son kelimeyle yerdeki bakışlarını siyah saçlı oğlana çevirdi. Bakışlarında yine o çocuğun huysuz bakışları vardı.

Benim tanıdığım Kihyun. Olmasını istediğim Kihyun'um.

"Farkındayım." Yavaşça mırıldandı ve oturduğu koltukta biraz daha mayıştı. "Özür dilerim."

Incomparable | Kihyuk TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin