ch-21

2K 311 187
                                    

____

sevgilisini sinemanın karanlık köşesinde bulduğunda yanına ilerlemiş ve hafif yansıyan ışıktan gördüğü kadarıyla kızarmış gözlerini öpmüştü. avuçları içerisine aldığı yüz ağlarken bile o kadar güzeldi ki aklı başında olmasa hep ağlamasını ve bu güzel görüntüyü izlemeyi dilerdi.

kırmızı saçları parmaklarıyla geriye tarayıp yüzünde gezdirdiği dudaklarıyla kendini bir şey yapmadığı halde affettirmeye çalışıyordu. bir süre o şekilde oyalanırken görevlinin içeri girip kontrol etmeye başlamasıyla sinemadan çıkmak zorunda kaldılar.

el ele caddede yürürken gözyaşlarının henüz yeni dindiği güzel yüze çevirdi bakışlarını.

hyunjin'in kendisini reddetmemesini umarak, "bana gidelim mi?" diye sordu.

aldığı kısık onaylayan mırıldanmayla birlikte yanlarından geçen ilk taksiyi durdurup bindiler. elleri birbirine kenetli, başı hyunjin'in omzuna düşmüş şekilde sessizce süren bir yolculuk oldu.

sevgilisinin eğlenceli kişiliğinin altında kırılgan bir çocuğun yattığını biliyordu. bunu fark ettiğinde kendisi de onunla ne zaman konuşsa şaka yoluyla, ciddi olmadığını göstererek konuşuyordu. kaldı ki sinemada her şey yanlış anlaşılmıştı.

sinemada onu tek bıraktığı için kızmamıştı, yanına geri döneceğini biliyordu nasıl olsa. sadece şakasına yazdığı şey arkadaşını görmesiyle gerçek olmuştu bu kadar. sesin fazla olması nedeniyle birbirlerini duyamamışlar ve bu da kulağının dibine kadar girmesine neden olmuştu. karanlıkta bu görüntünün yanlış anlaşılabilecek tarzda bir görüntü olduğunu biliyordu. o yüzden hyunjin'e nasıl yanlış anlarsın diye de kızamazdı.

tuttuğu elin üstünü okşamaya başlarken onu üzmüş olmanın üzüntüsünü taşıyordu içinde. saçlarına konan yumuşak öpücükle kafasını kaldırıp hyunjin'e çıkardı gözlerini. hâlâ hafiften kızarık olan gözleri görünce, "özür dilerim." diye mırıldandı. kendisine verilen yanıt ise dudaklarına konan buseydi.

bu kadar basitti, birbirlerini kırmaları da, kırgın kalamayıp barışmaları da...

taksinin durmasıyla ücreti ödeyip arabadan çıktılar. sessiz adımlarla kapıya kadar geldiklerinde birleşik olan ellerini ayırıp çıkardığı anahtarıyla kapıyı açtı ve sevgilisinin geçmesi için geriye çekildi. hyunjin içeri geçerken kendisi de içeri girip kapıyı ardından kapattı.

salonu geçip kendi odasına doğru ilerleyen bedeni görünce içinde tekrar bir sıkıntı büyüdü. hâlâ kendisine kırgın mıydı? yüzünü dahi görmek istemiyor muydu? bu yüzden mi hiçbir şey demeden direkt odaya gitmişti?

üstündeki hırkayı çıkartınca kostümü ortaya çıkmıştı. sinemadan önce giymişlerdi ama içerisi soğuk olunca kıyafetlerini üstlerine geçirmişlerdi. odasındaki banyoyu kullanmak için kapının önüne kadar gelip tıklatmıştı.

"hyunie? içeri girebilir miyim?" ses gelmeyince girip girmeme konusunda kararsız kalsa da dayanamayıp araladı kapıyı. yatağında uzanan bedeni görünce ses çıkarmamaya özen göstererek dolaptan birkaç kıyafet alıp banyoya girdi. kendi üstünü değiştirirken çamaşır dolabının üstünde gördüğü spider man kostümüyle hyunjin'in de kıyafet değiştirdiğini anlamıştı.

iki kostümü de kirli sepetine attıktan sonra elini yüzünü yıkamış ve odaya geri dönmüştü. kendisine arkası dönük bir şekilde uzanıyordu. yavaş adımlarla yatağa ilerleyip yanına doğru uzandı. kolunu sevgilisinin ince beline attıktan sonra iyice önündeki bedene sokulmuş, kafasını boyun girintisine kadar uzatıp boynuna öpücük kondurmuştu.

sıkıca sarmaladığı bedeni bırakmak istemiyordu, onu üzmekten de nefret ediyordu. öpücükleri boynundan yanağına, yanağından saçlarına kadar çıkmıştı.

"uyumadığını biliyorum hyun. kırgın mısın hâlâ bana?" kafasını geri çekip yüzünün yarısını görebildiği bedene dikti gözlerini.

hyunjin yatakta kendisine doğru dönmeye çalışıp kısıtlı alan yüzünden dönemeyince sarılışını biraz gevşetip dönmesine olanak sağladı. sevgilisinin kolu da kendi bedenini sarmaladığında elini güzel yüze çıkarmış ve yanağını okşamaya başlamıştı.

"cevap ver bebeğim, kırgın mısın bana?" parmak uçları yanıyordu, dokunduğu her saniye yanıp tutuşuyordu sanki.

"değilim." diye fısıldadı dudaklarına doğru. "istesem de kırgın kalamam ki sana zaten." yüzleri birbirine çok yakındı, vücutları ise sanki uzun zamandır ayrı kalmışçasına sarıp sarmalamıştı birbirlerini. parmak uçları hâlâ sevgilisinin yüzünde geziyordu. dokunuşunun getirdiği mayışmayla hyunjin gözlerini kapatmış, bir süre öylece durup huzuru tatmıştı.

sevgilisinin araladığı gözleri kendi gözleriyle buluştuğunda hyunjin ikisinin dudakları arasındaki boşluğu kapatmış, şekilli dudağın üstüne kendi dolgun dudaklarını örtmüştü.

hem öpücüğüne karşılık vermeye çalışıyor hem de avucunun içine aldığı yanağı baş parmağıyla okşamaya devam ediyordu. bedeni yanıp tutuşuyordu, kalbi hızlanmıştı ve bir öpücükle nasıl bu hale geldiğini anlayamamıştı.

öpüşmeleri derinleşirken üst dudağını emip çekiştiren hyunjin'i bir anda üstünde bulmuştu. sevgilisinin iki eli de kendi yüzünü kavramışken emdiği dudağını rahat bırakmıyordu ama en azdırıcısı kendisine değen şişkinlikti. öpüşleri sertti, yılların özlemini şu anda atıyor gibiydi.

kendisininde pek bir farkı yoktu. dolgun dudaklar dudaklarından ayrıldığında gözlerini yavaşça araladı. öpüşmenin getirmiş olduğu kenarlarındaki kızarıklık sevgilisinin güzel dudaklarını daha da cezbedici hale getiriyordu. saniyelik göz temaslarının ardından hyunjin altındaki bedenin yüzüne öpücükler kondurmuş, daha sonrasında ise açıktaki boynuna yönelmişti.

öpücükle başlamış ardından emmeyle devam etmişti. ıslak öpücüklerin ardından ara sıra bıraktığı ısırıklar yüzünden felix kendini tutamayıp inledi. bir anda hyunjin'in geri çekilmesiyle endişeyle baktı sevgilisine. onun için bu kadar ileri gitmenin bile bir adım olduğunu biliyordu ama kendini geri çekmesi istemsizce üzülmesine neden olmuştu.

"dövmeni öpsem mikrop kapar mı?" duyduğu soruyla kafasını hayır anlamında salladı. hyunjin ise aldığı cevapla altındaki bedenin tişörtünü ucundan kavradı, nazikçe yukarı doğru çekiştirip yaraya değdirmeden çıkarttı.

tekrar vücuduna değen dudağın sıcaklığını hissettiğinde kendini tamamen sevgilisine bıraktı. dövmesi omzunun aşağısında, köprücük kemiğinin altında kalıyordu. hyunjin dövmenin etrafını yalayınca dudaklarını birbirine bastırdı. hem gıdıklanıyor hem tahrik oluyordu, nazikçe öpüşleri ise kendisine hiç yardımcı olmuyordu. love you 3000 hf yazılıydı dövmesinde ve büyük ihtimalle mikrop kapacaktı.

"çok güzelsin, biliyorsun değil mi?" altındaki bedenin iki elini de yatağa, yüzünün iki yanına doğru bastırmış ardından kendi elleriyle kenetlemişti.

sesli öpücükleri tüm odayı kaplarken felix'in kısık inlemeleri de seslerin arasına karışıyordu. dövmesini öpmeyi bırakıp aşağı doğru kaydı. meme uçlarını ağzının içine alıp emdiğinde felix gözlerini sıkıca kapatmış, tuttuğu eli sıkmıştı.

öpücükleri belinden aşağı doğru kayarken felix'in tek istediği sadece daha fazlasıydı.

hyunjin'in elleri eşofmanın uçlarını kavradığında bakışlarını şimdiden kendinden geçmiş olan gözlere çıkarttı.

"beni istiyor musun güzelim?"

aldığı onaylamayla hareketlerine kaldığı yerden devam etmiş, günlerce sevseler birbirlerini yine de doyamayacaklarını hissetmişlerdi.

nefes nefese birbirlerinden ayrıldıklarında hyunjin gülerek söylendi;

"bunu birde kostümlerle denemeliyiz."

___

non-fiction, hyunlix ✓Where stories live. Discover now