(56) part 1: Kardeşim

164 10 45
                                    

Yeni bir DDD!! Bölümüyle sizlerleyiz. Bölümün bir kısmı bir kaç gün önce yanlışlıkla yayınlanmış. Görür görmez sildim ama bazılarınız bu bölümün başlarını gördü 😕

Şimdiye kadar yazdığım en uzun bölüm ve de en çok emek verdiğim. Lütfen oy ve bol bol yorum yapın. Sizleri çok seviyorum canım okuyucularım 💕💕💕

(Bu bölümde de aralara çok sevdiğiniz Selen'in medyalarını koyacağım 😂)
****
Hemşire beni dışarı çıkarırken son duyduğum şey az önceki gibi ritmik değil hiç kesilmeyen bir 'dıııt' sesi. Kapıdan çıkarken son gördüğüm şey düzleşen yeşil bir çizgi oldu..

Tiz bir çığlık koptu gözyaşlarımla birlikte boğamızdan. "Demirrrr." Hemşireyi ittim ve çıkmadım odadan. Demir'e doğru gitmeye çalıştım ama kadın beni tutuyordu.

Sanki bende ölüyordum onunla birlikte sanki bende can çekişiyordum. Avuçlarımın arasından kayıp gidiyordu. Ben sadece onunla bir bütündüm o yoksa ben yaşayamazdım.

Sanki kalbime ağır ağır cam kırıkları batırıyorlar gibiydi ve o camı ben kırmış o cam kırıklarını ben yapmıştım.

"Demirrrr nolur gitme. Demirrrr."diye yeniden haykırdım.

Doktor müdahale etmeye çalışıyordu. Elindeki şokları birbirine sürttü ve Demir'in üzerine değdirdi. Demir birden şıçradı işe yaramadı. O yeşil çizgi hala gözümün önünde dümdüzdü. Kulağımda çınlıyordu 'dııııt' sesi.

"Hanımefendi lütfen zorluk çıkarmayın."dedi kolumdan tutan hemşire. Beni kapıdan dışarı çıkarmaya çalışıyordu. Ama ben belkide son defa sevdiğim adama bakmak istiyordum.

Kapıdan çıkarken doktor hala şokun derecesini arttırıyordu.

Hemşire beni dışarı çıkardı. Dizlerimin üzerine düştüm. Ellerimi saçlarımın arasından geçirdim ve bağırdım. "Ne olur ölmeee sevgilim ne olur ölmeeee."

Kimse ne olduğu anlamamış ama tahmin etmişlerdi. Herkesten 'Ne oldu Demir'e' sesleri yükseliyordu. Ağlamak ve 'Demirrr' diye sayıklamak dışında hiçbir şey yapamıyordum.

Annesinde benim gibi dizlerimin üzerine çöktü. "Hiraaa."dedi ağlayarak. "Ölüyor mu?"diye devam ettim. Birden daha fazla yaş akmaya başladı. Herkes ağlıyordu.

Demir'i kaybediyorduk. Gözlerinin önünde onun ölüşünü izlemiştim resmen. Acı çekişini..

Herkes ağlayarak birbirine bakıyordu. Herkesin canı yanıyordu. Demir belkide saniyeler sonra ölecekti ve herkes ağlamak ve acı çekmek dışında hiçbir şey yapamıyordu.

Hızla ayağa kalktım ve birkaç metre arkamdaki yoğun bakım odasının önüne geldim kapısına iki elimi koydum "Ne olur gitme Demir ne olur ölme."Dedim mırıldanarak.

Derin ve Batın yanıma geldi. İkiside ağlamaktan çok kötü olmuştu. Batın elimi omzuma koydu. "Gel kardeşim oturalım."dedi
"Batın Demir ölecek. Hatta belki şu an öldü belkide bir kaç dakika sonra. Onu kurtaramıyoruz."

Batın omzundaki elimi boynuma doladı. "Deme kardeşim öyle. Söyleme onu işte."derken gözyaşlarını omzunda hissettim.

"Batın gördüm. Gözlerimle onun ölüşü gördüm. O ekrandaki çizgi birden dümdüz olmaya başladı. Doktor şok cihazını kalbine bastırıyordu. Sürekli sayıyı arttırıyordu işe yaramıyodu."dedim ağlayarak

Din Dan Don!! (Tamamlandı)Where stories live. Discover now