"Kızım, ne bağırıyorsun öyle telefondayken?"
Ayça bana döndü ve burun kıvırdı. "Ne bileyim senin görüşmede olduğunu."
Cansu'yu kolunun altına alıp sinsi bakışlarla yanıma ilerlerken istemsizce geri adım atmaya başlamıştım.
"Sen," deyip büyük bir adım attı ve aramızdaki mesafeyi azalttı. "Kiminle konuşuyordun?"
Gözlerini öyle bir kısmıştı ki, itiraf etmesem beni çiğ çiğ yiyecekti neredeyse.
"Fatih ile," diyerek omuzlarımı silktim ama bu korktuğum gerçeğini değiştirmiyordu. Beni öğrenmesini istiyordum ama bu şekilde değil.
"Öyle desene kankam ya," diyerek sırıttı Cansu ve yanıma gelip kolunu omzuma attı. "Ben de önemli biri sanmıştım."
Ona gözlerimi devirip korkaklığımı üstümden atarak tekrar kendimi çimlere attım ve telefonumun ekranını aydınlattım.
Fatih: 'Cansu' diye miyavlayan bir kedi mi, yoksa Cansu diye bağıran bir kız mı daha inandırıcıdır?
Fatih: Cevabını duyuyorum, sana göre kesin kedidir.
Anonim: Miyavlar mı miyavlar.
Fatih: Yedim hadi.
Fatih: Salağım ya ben.
Anonim: Doğru.
Anonim: Geldiğim yeri fark edemeyecek kadar salaksın.
Anonim: Göstermeyeceğim deyip kamerayı kapatmış olmama rağmen belli etmeye çalıştığımı anlamayacak kadar, salaksın.
