b ö l ü m

10.3K 590 376
                                    

Fatih'in gözü, kabul etmek istemese bile saatlerdir dans eden Gözde'nin üstündeydi.

Aşık olmamıştı; ya hoşlantıydı, ya da kaybetme korkusu. Zaten aşık olamazdı.

Değil mi?

"Sorma, durum Leylaa," diyerek süzüldü Engin ve masadaki herkesin gülmesine sebep oldu.

"Kes," deyip bacağını erkeklere has bir biçimde öbür bacağının üstüne attı Fatih ve çenesini elinin içine yasladı. "Kendini."

"Haşin erkeğim, bir de açıklama yapıyor."

Fatih ofladı ve masadaki konuların önüne geçemeyeceğini anladığında, ayaklanarak yavaş adımlarla çıkışa ilerlemeye başladı. Biraz hava alırdı ve belki çubuk kraker yerdi, çünkü sigara içemiyordu.

Bir keresinde içmeye çalıştığında tam 32 kere öksürmüş, daha sonra ona zorla içirmeye çalışan Engin'in üstüne kusmuştu. Böylece Fatih'in sigara içme konusu kapanmıştı.

Bu konu Fatih'in aklına gelince sırıttı, çünkü Engin üstündeki kusmuk kokusunun gitmesi için günde 4 defa banyo ediyor, her buluştuklarında ellerinin buruş buruş olmasından şikayet ediyordu.

"Ulan kız başkasıyla dans ediyor, biz hala çubuk kraker..."

Suçu başkasında arayacağına, kendinde buldu ilk kez.

"Kızın affedersin ağzına sıç, sonra gel başkasıyla dans ediyor. Eder tabii. Peşinden koşacak değil ya anasını satayım."

Reddettiğine geri dönmezdi hiç Fatih, Gözde'yi de apaçık reddetmişti. Çok kötü bir şekilde.

Şimdi hissettiği duygulara anlam veremiyordu.

Ona acıyor ve ilgi mi duyuyordu?

Böyle düşünüyorduysa, acımak için geç kalmıştı. Onu gizli olması yüzünden rencide etmeden önce acıması gerekirdi, şimdi değil.

Fatih için uzun zamandır kalp güzelliği değil, dış güzellik ön plandaydı. Kısacası hoşlanmak... Ama yalnızca görünüşünden.

Gözde de Allah var güzel kızdı. Dünya güzeli değildi belki evet ama, hoşlanılamayacak kadar çirkin hiç değildi. En azından Fatih için.

Geçti biraz bunu anlaması için ama anlamıştı sonunda. Derlerdi ya, geç olsun güç olmasın (?) O hesaptı Fatih'inki de.

Düşündü dakikalarca.

Şimdi içeri girip onu eşinin elinden alsa ve onunla dans etmeye başlasa, hiçbir şey kaybetmezdi.

Tükürdüğünü yalamak gibi olacaktı belki bu ama, Fatih bunda garip hiçbir şey görmüyordu.

Fatih sıradandı. Sıradan hisler, sıradan düşünceler ve sıradan hoşlanmalar. Garipti, o da bunu inkar etmemişti hiçbir zaman.

"Ne mi kaybederim? Öncelikle Gözde istemez ve beni bırakırsa, tüm kızlara rezil olur, tüm karizmamı kaybederim. Ayrıca yanındaki dallama da eşeğin teki çıkar ve bana sinirlenip bir yumruk geçirirse, Allah korusun, o dallamaya bela okumaktan başka bir şey yapamaz, yine rezil olurum. Hatta bela bile okuyamam, Allah selanı versin, der, geçerim. Belki de geçemem. Beni bayıltana kadar dövebilir. Ama bir de bardağın dolu tarafından bakacak olursak... Bir baktım da, bardak tümüyle boşmuş. Allah ne verdiyse dalacağım artık, çocuğa, salona, Gözde'ye..."

Derin ve titrek bir nefes alarak ayağa kalktığında, salona ilerlerken sürekli tekrarladı: "Sıradan, sıradan... Sıradan."

Sıradan bir davranış olduğunu düşünüp kendini rahatlatmaya çalışıyordu. Salona dalıp birinin eşini elinden almak ne kadar sıradansa, o kadar rahat davranıyordu.

her şeyin ötesinde //texting. {2017}Where stories live. Discover now