Bölüm 15

7.3K 497 87
                                    

            En son Anıl'ı ne zaman gördüğümü düşünmeye başladım, ne zaman görmüştüm? Sanırım beni terk ettiği zaman görmüştüm hatta o gün bile pek gördüğüm söylenemezdi çünkü ilişkimizi yüz yüze bitirmek yerine yüzyılın icadı telefonla(!) bitirmişti. Birden aklıma en son konuşmamız geldi, söylediği kelimeler, beni yaralayan bin bir parçaya ayıran o kelimeler ve kısa cümleler... Şuan eskisi gibi karşımda duruyordu ve hiçbir şey olmamış gibi suratıma bakmaya devam ediyordu. Onca şeyden sonra, bana yaşattığı onca şeyden sonra hiçbir şey olmamış gibi bir de selam vermemi bekliyordu. Gözlerimi ona dikmiş hiçbir şey söylemeden beklemeye devam ediyordum ta ki Seymen'nin beni kolumdan tuttuğu ana kadar. Kendime gelip kafamı çevirdiğim zaman Seymen şaşkın bir şekilde yüzüme bakıyordu.

Daha sonra bakışlarımı ondan çekip Anıl'a döndüm: ve: "Ne işin var burada?" Diye sordum.

Anıl, sanki ona sarılmamı bekliyormuş gibi yavaşça kollarını açtığında neye uğradığımı şaşırdım.

"Dalga geçiyor olmalısın her halde?" Diye tısladım adeta suratına bakarak.

Hemen açtığı ellerini tekrardan kapattı ve gülümseyerek: "Seninle konuşmak için geldim, belki bir yerler de bir şeyler içeriz." Dedi ve yavaşça yanıma doğru gelmeye başladı.

"Seninle bir şeyler içmek istemiyorum hatta seni görmek istediğim bile söylenemez. Zaten yetişmem gereken bir iş toplantısı var." Dedim ve üzerime üzerime gelen bedenini gördüğüm için hemen arkamı dönüp arabanın yanına geçtim.

Seymen'de gitmek istediğimi anladığı için hemen arabanın kapısını açıp sürücü koltuğuna geçti.

"Beni unutman çabuk olmuş Deniz? Hani seviyordun, hani bana aşıktın? Bu kadar mı yani? Her şey birini bulana kadar mıydı?" Anıl'ın bu laflarını duyduktan sona az önce açmış olduğum  arabanın kapısını sert bir şekilde kapattıp sonra hemen yanına gittim

Yumruğumu sıktıktan sonra: "Bana aşkla ilgili sorular sorup aşkımı yargılayacak son kişi sensin! Beni ortada bırakıp giderken aklın neredeydi? Şimdi bir de karşıma gelmiş beni yargılıyorsun." Dedim sinirli bir şekilde.

"Döndüm işte, geldim bak buradayım!" Dedi ellerini kaldırıp bağırarak.

"Sessiz ol! Sokağın ortasında bu konuyu tartışmamız saçmalık!" Dedim çünkü aptal gibi bağırıyordu ve birazdan herkesin pencereye çıkacağından adım gibi emindim.

Kafasını hafifçe arabanın içindeki Seymen'e doğru uzatıp biraz baktıktan sonra: "İyi bari güzel seviye atlamışsın, normalde attan inip eşeğe binerler ama sen motordan inip gayet lüks bir arabaya binmişsin. Hep böyle para meraklısı mıydın yoksa sonradan mı böyle oldun?" Dedi ve pis pis gülmeye başladı.

Yumruğum sıkılı olduğu için kendimi daha fazla tutamadım ve hafifçe gerildikten sonra suratına doğru sert bir yumruk geçirdim. Seymen'de hemen arabadan çıkıp yanıma geldi.Bir şeyimin olup olmadığını sorarken bir yandan da ikinci bir yumruk atmamı engellemeye çalışarak beni tutmaya başladı. Ama şuan düşündüğüm şey elimdeki ağrı değildi, kalbimdeki öfkeydi.

Elimdeki ağrı git gide artarken: "Bunu daha önce atmam gerekiyordu ama bu güne kısmetmiş!" Dedim.

Anıl yemiş olduğu yumruk yüzünden tökezleyip yere düştüğü için biraz yerde kaldı ve daha sonra yavaşça kafasını kaldırıp bana doğru baktı.

Burnunu ovaladıktan sonra: "Sert mi oynamak istiyorsun? Biliyorsun sert oynamayı severim." Dedi ve hemen ayağı kalkıp üzerime doğru gelmeye başladı.

Anıl üzerime üzerime doğru gelirken Seymen birden beni geri ittirdi ve Anıl'ın karşısına dikildi.

"Motorunu da al git yoksa bir daha o motorun üzerine oturamayacaksın." Dedi.

Kapımdaki DamatWhere stories live. Discover now