sister

36 4 24
                                    

🪴

Hyunseong ile beraber kafenin yolunu tutmuştuk. Saat daha erken olduğu için; ben uykumu açamamış, onun omzuna yatmış, gözlerim yarı kapalı bir şekilde gidiyordum. O olmasa bırakın kafenin yolunu bulmayı yataktan bile kalkmazdım ama işte...

Kafeye girdiğimiz gibi geç kalmamamıza rağmen patronun aşağılayan bakışlarına mağruz kalmıştık.

"Bugün kasaya sen bak, ben arkada onunla uğraşırım." Kulağımı fısıldadığı şeyle tebessüm edip kafamı salladım.

Soyunma odasındaki askılıkta duran önlüğümü alıp hemen kasaya geçtim. Bugün Youngmin yoktu, o yüzden siparişleri de benim almam gerekecekti.

Öğle saatlerine doğru öğrenci ve çalışanlar gelmeye başlamıştı.

Biraz sonra yüzünü kapatmış biri boş yer olup olmadığını sorunca dış taraftaki masaların toplu olduğunu gördüm. Hemen bir iki tanesini adamın oturması için düzeltip siparişleri almak için içeri gittim.

"Üç latte. Bir sütlü kahve, bir de dondurmalı tartlet."

"Tamam, sen siparişleri almaya devam et!"
Not kağını sipariş panosuna asıp müşterilere geri döndüm.

Bir çok müşteri gelip gitmişti ama bahçede oturan müşteri ne sipariş veriyordu ne de gidiyordu.

Kafenin kapanma saati yaklaşmıştı ve hiç müşteri geliyor gibi görünmüyordu, bu yüzden erken kapatma kararı almıştık. Hyunseong masaları silerken, ben yerleri temizliyordum. Işıkları kapatmış çıkarken patronun çoktan kaçtığını fark ettim.

"Anahtar yanında, değil mi?" Sağ elini uzatmış anahtarları vermemi bekliyordu.

"Evet. Yine kaçtı, değil mi?" Gözlerimi devirerek anahtarı avucunun içine bıraktım.

"Evet!"

Kapıyı kitledikten sonra bahçe kısmında oturan adamın hala orada olduğunu yeni fark etmiştim.

Bizim çıkmamız ile beraber ayaklanmış, bize doğru geliyordu. Yüzündeki maskeyi çıkartınca onun Hwajin olduğunu görmem ile yüzümü buruşturdum.

"Kardeşimden uzak durmanı söyledim sana!"

"Onu seviyorum ve senin buna karışmaya hakkın yok!" Hwajin, beni bileğimden tutup arkasına çekiştirmeye başlayınca bacağına tekme attım, sendelemişti ama düşmemişti.

"Seni seviyorum Dawon, anlasana." Üstüme gelmeye başlayınca ellerimi yüzüme siper ettim. Birden bir çığlık duyulunca ellerimi yüzümden çekip yerde yatan Hwajin'e baktım. Hyunseong ona yumruk atmıştı. Beni, kolunun altına alıp arkama bakmamamı söyleyerek yürümeye başladı. Onun kolunun altında olmanın etkisiyle bende ilerliyordum.

"Teşekkür ederim."

"Teşekkür etmene gerek yok kardeşim." dediği şeyle tebessüm edip belinden sarıldım.

wanderlust | wjsn one shotsWhere stories live. Discover now