19.Bölüm - Huzur Bulmak

21.2K 936 36
                                    

Herkese merhabalar! Uzun, baya uzun bir aradan sonra yüzüm kızararak geri geldim. Sizleri beklettiğim her an, her dakika, her saniye için özür dilerim. Söz verdiğim tarihten epey geç geldim. Biliyorum, çok kızgınsınız. Kendimi savunmak için bahaneler üretmeyeceğim. Direkt söylüyorum: İçimden gelmedi. Yazamadım. Her yazma girişimim başarısızlıkla ve sıkkınlıkla sonuçlandı. Uzun bir aradan sonra yazı yazmak zor geldi. Neyse ki şuan kendi çapımda yaşadığım gururla bölümü bitirdim ve hemen giriş yazısını yazmaya koyuldum. En kısa zamanda tekrar görüşmek üzere hoşçakalın. Kokulu öpücükler xox

Multimedia: Mutlu çiftimiz

Soğuk bir kış günü, kar kristalleri onları taşıyan kar perileriyle dans ediyor; rüzgarın tatlı okşamasıyla yeryüzüne iniyorlardı. Hava grinin en güzel tonu olan gümüş rengine bürünmüş, acımasız bulutların güneşi kapatmasıyla yer yer koyu griye ve laciverte boyanmıştı. Ruhum ise bu kış gününe rağmen sıcacıktı. Kucağımdaki oğlumla L koltuğa uzanmış, üzerimizdeki yünlü battaniyeye sarılmıştık. Oğlum ılık tarçınlı sütünü içerken yarı aralık uykulu gözleriyle dışarıyı izliyordu. Şömineden yükselen çıtırtılar kulağımı okşuyor oradan kalbimi ısıtıyordu. Murat'la bahçeden topladığımız kozalaklar kuruyunca şöminedeki yerlerini almıştı.

"An-ne. Bitti."

"Aferin benim miniğime."

Kahverengi saçlarını okşamaya başlamıştım. Miran... Benim gerçek aşkım, hayat sevincim. 'Onsuz bir dünya nasıl olurdu?' diye düşünmeye korktuğum, sol yanım. Hayatımı değiştiren, bana Murat'ı getirendi. Tek askerim. Miran'ım.

"Havalar iyice soğuyor hayatım."

Murat'ın kalın, boğuk sesiyle düşüncelerimi dağıtmıştım. Kapının kenarında kar montundaki karları silkelemekle meşguldü. Ellerindeki torbaları portmantoya bırakmıştı. Ara ara beyazlayan saçlarına tebessümle baktım. Yıllar onu da yormuştu. İlk zamanlarımız birbirimize alışmakla geçmişti. Murat baba olmayı öğrenmişti. Ben ise yeniden eş olmuştum. Kayınvalidemle ve kayınpederimle nasıl anlaşmam gerektiğini öğrenmiştim. Evimin kadını olmuştum.

"Hava durumu yarın şiddetli rüzgar olduğunu söylüyor. İstersen işe gitme." diyerek doğrulmaya çalıştım.

"Yarına randevu vermemiştik, isabet olmuş."

Murat gri örgü kazağını çekiştirerek yanımıza geldi. Battaniyeyi açarak onu da aramıza almıştım. Miran babasını görünce kollarımdan sıyrılmış, pembe dudaklarını Murat'ın yanağına yapıştırmıştı. Tükürükler saçarak mırıldanmaya başlamıştı.

"Ben de seni çok özledim oğlum."

Tatlı bir hüzünle onları izliyordum. Miran Murat'ı hemen kabul etmişti. Ona baba diyordu. Murat ise Miran'ın her 'Baba' nidasında daha da mutlu oluyor, şevkle 'Oğlum.' diyordu.

"Ba-ba? Ne aldı?"

Murat tebessüm ederek Miran'ın sarkık yanağını öptü. Eli pantolonunun cebine attı. Miran kıstığı gözleriyle babasını izliyordu.

"Ta-da! İşte minik bir parmak kuklası."

"Yasasın! Ba-ba! Tesekkürler!"

Miran ellerini çırparak koltukta doğruldu. Minik poposunu aşağı kaydırarak koltuktan indi. Elindeki parmak kuklasıyla etrafta koşturmaya başladı. Fırsattan istifade ederek Murat'a sokuldum. Burnumu boynundaki koku merkezine yerleştirdim. Huzurla mırıldandım. Murat kollarıyla beni sarmış, çenesini başıma yaslamıştı.

BEBEĞİM [TAMAMLANDI]Where stories live. Discover now