6 - DÖNGÜNÜN KIRILDIĞI YER

6.6K 539 660
                                    

Melis - Sober (Over You)

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Melis - Sober (Over You)

Bir keresinde bir yerde savaşı kazanmanın barışı kaybetmek olduğunu okumuştum. Bunu okuduğumda Chanyeol ayak ucumda oturuyordu. Bacaklarım kucağındaydı. Tek eliyle bileğimi tutuyordu, bileğimi tutmasını her zaman sevmiştim. Yan yanayken bile bana tutunduğunu bilmek hoşuma gidiyordu, ayak parmaklarımı kıpırdatıp onu dürttüğümde başını televizyonda izlediği belgeselden çekip bana çevirmişti. National Geographic açıktı, kasırgalar hakkında bir belgeseldi. Bunu hala hatırlıyorum. ''Barışı kaybetmekmiş.'' Demiştim ona. ''Savaşı kazanmak.''

O da önce bana, sonra elimdeki kitaba bakmıştı bir süre. Sonra omuz silkmişti. ''Değişir.'' Demişti. ''Kiminle savaştığına bakar.''

Kaşlarımı çatmış, söylediğinin ve söylemek istediğinin arasındaki bağı kuramamıştım, kaş çatışımdan anlamış ve iç çekip koltukta kımıldanarak tamamen bana dönmüştü. ''Savaştığın nefes alan biriyse barışı kaybedersin.''

''Ya değilse?'' Başımı yatırdığımda iç çekmişti. ''Ya nefes almıyorsa?''

''Mesela?''

''Mesela-'' Bakışlarım saniyelik televizyonla çakıştığında kaşlarımı kaldırıp ''Mesela bir kasırgaysa.'' deyivermiştim. ''Kasırgaysa savaştığın?''

''Yine kaybedersin.'' Omuz silkmişti. ''Ama mesele kaybetmek değil.''

Kaşlarımı kaldırdığımda gülmüş, elimi kavrayıp beni sırtımı yasladığım koltuğun kenarından kendine doğru çekmişti, kucağına doğru düşerken iç çekip kitabı atmış ve ellerimden birini çenesine bırakmıştım. ''Evini yıkıp dökmüş bir kasırga bile bir şeyler vadeder.'' Ellerinden birini saçlarıma attığında gülmüş ve ''Öyle mi?'' demiştim. ''Neymiş vadettiği?'' O da iç çekmiş ve dudaklarımın kenarını öperken ''Yeni bir ev.'' demişti. Huylanarak başımı yüzüne doğru yatırdığımda kıkırdamış ve tek koluyla belimi sararken tamamen koynuma doğru sokulmuştu. ''Kasırgam.''

Ertesi sabah bir gece önce üzerimde kalan kıyafetlerle ve biraz da derbeder bir halde salona adımladığımda, Chanyeol'u aynı koltukta üzerinde yarım bir battaniyeyle uyurken gördüğümde hatırladığım ilk şeydi bu. Kokuyordum, akşamdan kalmaydım ve gözlerim davul gibi şişti, dünyayı yarım görüyordum. Jongdae kareli ekose pijamasının paçalarını yerde sürüye sürüye elinde limonlu suyuyla yanımdan geçip kendini diğer kanepeye attığında kapının önünde dikilmeye devam ediyordum. ''Duş al.'' demişti dikkatini kavradığı kumandaya verirken. ''Leş gibisin.''

''Jongdae-'' demiştim ona, nefesim tıkanmıştı. ''Ben bir bok yedim.''

O da baygın bakışlarını üzerime dikip terliklerini hırsla ayağına geçirmiş, bir bok yediğimi itiraf ettiğim zaman gerçekten de büyük bir bok yediğimi bildiğinden mutfağa geçmişti. Bir önceki gece içip içip bir daha karşına çıkmayacağım diyen Chanyeol'e gitme dediğim de dahil her şeyi bütün detayları ve olanca utandırıcılığıyla anlattığımda o da bir süre gerçekten bana tahammül edemiyormuş gibi sessiz kalmış, sonra ona on sekiz yaşındayken Chanyeol ile evleneceğimi söylediğimde ve bana dangalak olup olmadığımı sorduğunda, ona hayatımda verebileceğim en iyi karar bu, dediğimi söylemişti. Sonra da cevabını zaten o gün çoktan aldığını, bu yüzden dangalak olup olmadığımı tekrar sormayacağını eklemiş ve gözlerini belerte belerte üstüme dikip ''İçki bütün kötülüklerin anasıdır.'' demişti. ''Senin çenenin bağını sikeyim ben.''

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Apr 24, 2020 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

beni_sen_inandır_chanbaek.exeWhere stories live. Discover now