Senin birtanendim hani (48)

17.8K 302 13
                                    

Vee buyrun 48. Bölüm! 68.5K okuyucularıma, 59 takipçime, voteleyen ve yorum yapan herkese çok teşekkür ederim! Hepiniz harikasınız ve beni çok mutlu ediyorsunuz...

Bu bölümü sevcannur'a ithaf etmek isterim, hem burdaki hemde instagramda harika yorumları için, teşekkür ederim canım...

Iyi okumalar...
-
Z: "Anne..."
D: "Zeynep.."
Annem elinde poşetlerle bahçenin girişindeki merdivenin tepesinde duruyordu, bize bakıyordu pür dikkat, ben hemen Keremin göğüsünden kalktım, kötü birşey yapmıyorduk ki..yani...sadece öpüşüyorduk, hem annem biliyordu beraber olduğumuzu, biliyordu 10 gündür neler yaşadığımı..Kerem birden kaskatı kesildi
K: "ben gidiyim artık.."
Z: "kerem.."
K: "görüşürüz gü...canım"
Kerem güzelim diyecekti ama tuttu kendini, neden korkuyordu ki annemden? Annemin bu tepkisi neydi şimdi?
Z: "dur bende geliyorum"
Annemin tek kaşı yukarı kalktı birden, Kerem kapıya doğru gitti bir şey demeden, annemin yanında durdum ve yanağına bir öpücük kondurdum
Z: "geç kalmam"
Annem kala kaldı öyle, keremin arkasından çıktım koşar adımlarla, Kerem yeni arabasıyla bekliyordu beni kapıda
"annenle konuşsaydın önce"
"boşver konuşurum akşam...biz kötü birşey yapmıyorduk ki"
"Olsun...öyle görmesi..."
"Tamam ben konuşurum"
Kerem'le konuşurken arabayı incelemeye başladım, işte hayalimdeki araba buydu, benim istediğim araba sevgilimde vardı
"Haksızlık bu ya"
"Ne oldu?"
"Ya bu araba.."
"Heee evet, yeni, beğendin mi?"
"Beğenmek ne kelime...benim hayalimdeki araba"
"Hadi canım.."
"Evet! Bak Yağmur'a sor istersen, rengi falan, offff çok güzel!"
"Bak üstüde açılıyor"
Kerem tek düğmeyle arabanın üstünü açtı, hava çok güzeldi o gün, kemerimi çözdüm ve kerem arabayı sürerken ayağa kalkıp, kollarımı açıp rüzgarın saçlarımın arasından geçip gitmesini hissettim , işte buydu, sevgilim yanımda, hava mis..ben daha ne isterim ki...
"Zeyneeep, otur birşey olucak şimdi!"
"Yaa birşey olmaz! Çok güzel böyle"
Kerem gülmeye başladı
"Delisin sen!"
"Evet sana deliyim!"
"Ne?!"
"Hiç..."
"Gel buraya"
Kerem tek elini direksiyondan çekip benim kolumu tuttu ve beni çekti
"Söyle bakıyim ne dedin sen?"
"Dedim ki..."
"Hee"
"SANA DELIYIM" diye bağırdım
Kırmızı ışıkta durmuştuk, Kerem yemyeşil gözleriyle bana bakıyordu
"Ne tesadüf, bende sana deliyim"
Kerem'in dudağına ufak bir öpücük kondurdum, annem yüzünden öpüşmemiz yarım kalmıştı zaten! Birden arkadan korna sesi geldi, ışıklar yeşil olmuştu, Kerem hemen gaza bastı ama ikimizde kahkahalara boğulmuştuk..
"Nereye gidiyoruz sevgilim?"
"Bilmem...hava çok güzel nereye gitmek istersin?"
"Farketmiyor, sen yanımda ol heryer cennet benim için"
Kerem döndü bana baktı aşık gözlerle
"Sessiz sakin biryere gidelim"
"Olur.."
Kerem gaza bastı, baya hızlı sürüyordu arabayı, merkezin kalabalığından uzaklaşıyorduk yavaş yavaş, yollar boştu artık, sadece biz vardık
"Nereye gidiyoruz?"
"Görürsün...hiç sormadım sen araba kullanmayı biliyormusun?"
"Ehliyetim yok ama biliyorum..."
"Güzel..."
"Neden?"
"Bekle"
Kerem arabayı çekti kenara, bomboş biryerdeydik, bizden başka araba yoktu, etrafımız hep yeşillikti, kerem arabadan indi
"Neden durduk?"
"Madem hayalindeki araba, geç direksiyona"
"Şaka..."
Birden kalbim hızla çarpmaya başladı
"Hayır...ama arabamı çarpmama şartıyla"
"Sen şimdi arabayı benim kullanmama izin veriyorsun?"
"Eh..sadece burda ama"
Arabadan inmeden yan koltuğa atladım, kerem gülmeye başladı sonra yanıma oturdu
"Kullanabiliyorsun dimi?"
"Eh işte biraz"
"Biraz mı? Demin biliyorum dedin"
"Ben ne biliyim arabayı kullanmama izin vereceğini"
"Neyse tamam görücez bakalım..önceden araba kullanmayı öğretmişliğim var mesela birkeresinde...neyse boşver hadi sür"
Anahtarı yavaşça çevirdim, bütün dikkatimi yaptığım işe verdim, en son ne zaman araba kullandığımı hatırlamıyordum, Kerem'in yarım kalan cümlesi geldi birden aklım, Kerem normalde yarım bırakmazdı diyeceği şeyi, yavaşça gaza basarken Kerem'e sordum
"Ne diyordun sen"
"Hiç..."
"Yok hani cümlen yarım kaldı, boşver dedin, merak ettim, mesela bir keresinde dedin.."
"Önemli değil"
"Ya söyle bak konsantre olamıyorum"
"Kullanabildiğine eminimisin?"
"Dur hatırlamaya çalışıyorum! Anlatsana sen"
Arabayı dur kalk yapa yapa sürüyordum, sonra gaza bastım ve yamuk yumuk bile olsa sürmeye başladım arabayı, çok eğleniyordum, Kerem'in endişelendiğini nefes alıp verişinden anlamıştım ama birşey demedim
"Hadi söyle, mesela bir keresinde.."
"Melisede öğretmiştim böyle araba sürmeyi"
Birden firene bastım
"Ne?"
"Melis...Melis'e öğretmiştim"
Melisin adını duyunca tüylerim diken diken oldu, hele birde Kerem'in onunlada aynı şeyi yaptığını öğrenince deliye döndüm birden
"Ben daha sürmek istemiyorum"
Arabanın kapısını açtım ve indim, Kerem'de indi
"Neden?"
"Istemiyorum işte!" Diye bağırdım birden Kerem'e
"Iyi tamamda neden sinirlendin anlamadım"
"Melise araba kullanmayı öğretirkende eğlenmişmiydin?"
Kendimi tutamamıştım işte!
"Benim pırlantam benimi kıskanmış"
"Hayır!"
Arkamı döndüm Kerem'e
"Bu yüzden söylemek istemedim sana ama sen zorlayınca"
"Onunla yaptığın şeyleri benimle yaparken onu düşünüyormusun hep?"
"Hayır ne alakası var?!"
"Ne biliyim belki onunla daha çok eğleniyordun, olamaz mı?"
Kerem geldi arkamdan sarıldı bana, konuşurken ona bakmıyordum şimdiye kadar
"Bak sen benim birtanemsin...ben Melisi hiç bir zaman sevmedim, yani sevemedim..onunla takılıyorduk sadece ama seninle apayrı birşey...hadi gel devam et sürmeye, bak birdaha izin vermem"
Kollarımı birleştirdim göğüsümün altında
"Istemiyorum..." Dedim nazlana nazlana
"Hadi..." Dedi kerem hafifçe dürterek beni, ister istemez yüzümde bir tebessüm oluştu, gülümsemeye başladım
"Heh şöyle, ben bunu özledim işte, hadi bin"
Uzun süre delice sürdüm arabayı, nerdeyse akşam oluyordu, durdurdum arabayı bir kenarda
"Hadi biyere gidelim, birşeyler yapalım beraber"
"Nereye gidicez?"
"Hmmm...buldum! Hadi gidelim"
"Yo yo yo bu kadar macera yeter, direksiyon benim artık"
"Yaa"
"Hadii"
Keremle yer değiştirdikten sonra çok güzel bir parka gittik, çimenlerin arasına yattık beraber, yere yatınca kapadım gözlerimi, açıp baktığımda Kerem başını elinin üstüne koymuş beni izliyordu
"Neye bakıyorsun öyle?"
"Senin güzelliğine"
Kerem eğildi öptü beni, sonra bir çiçek kopardı ve kulağımın arkasına koydu, tekrar eğildi Kerem öpmek için ama parkın ortasında biraz ayıptı artık ve hemen kalktım Kerem tam öpücekken
"Hadi kalkalım" dedim
Kerem gülmeye başladı sonra kalktı ve benim elimi tuttu yardım için, geri kalan vakitte el ele dolaştık hava kararana kadar sonra Kerem beni eve bıraktı, güzel bir gün olmuştu hemde çok güzel olmuştu, birdaha uzun süre böyle bir gün yaşayamadık..

Ertesi sabah uyandığımda benden daha mutlu biri olamazdı, sevgilim geri dönmüştü artık, okuldaki yalnızlığım bitmişti, Kerem gelip beni alırdı evden, beraber giderdik okula eskisi gibi..el ele, gözümü açar açmaz yastığımın altındaki telefonuma baktım...birşey yoktu, Allah Allah, Kerem her sabah günaydın mesajını atardı, tatildeyken bile atmaya çalışdı hergün ama bu sabah yoktu işte, birden bir endişe sardı beni, başına birşeyimi geldi acaba? Valla bilirsiniz kızların içine doğar böyle şeyler. Hemen yatakta doğruldum, bu sabahta ben arıyım ozaman diye karar verdim, Kerem'i aradım ama meşguldu telefonu, demekki kalkmıştı...benimle konuşmadığına göre kiminle konuşuyordu sabahın köründe? Kafamda deli deli sorular dolaşmaya başladı, hazırlanmaya başladım yavaş yavaş, erken kalkmıştım, zamanım vardı, Kerem'den hala ses yoktu, tekrar aradım üstümü giyinince bu seferde uzun süre çaldı ama açmadı! Sinirlenmeye başlıyordum, döndüğü ilk gün ne olmuştu hemen böyle? Önceki gün herşey yolundaydı hatta herşey mükemmeldi. Yinede bir umut bekledim, belki gelir beni alır evden diye ama gelmedi, geç kalıcaktım, hemen evden çıktım ve okula gittim...
Sınıfa girdiğimde hemen Kerem'in yerine baktım, boştu yeri, yağmur hemen kalktı yanıma geldi
"Günaydın...Zeynep? Kerem yok mu?"
"Yok!"
"Tamam...ne oldu?"
"Bilmiyorum, dün çok güzel bir gün geçirdik...sonra bu sabah anlamadım, hiç aramadı, ben aradım cevap vermedi-"
"Bak geldi işte"
Hemen arkamı döndüm baktım,
Z: "kerem"
K: "günaydın kızlar"
Y: "günaydın, ben can'a bakıyım"
Yağmur anlamıştı yalnız kalmamız gerektiğini, sınıfta çok kişi yoktu zaten
Z: "neden aramıyorsun beni?"
K: "unutmuşum"
Z: "unutdun demek..." Dedim kaşlarımı havaya kaldırarak
K: "evet, gayet normal birşey..."
Z: "aylardır her sabah yaptığın şeyi 10 günde unuttun mu hemen?!"
K: "Zeynep tamam olay haline getirme"
Z: "ne oldu sana ya?!"
K: "bana birşey olmadı! Asıl sana ne oldu? Bu sabah tersten kalkmışsın"
Z: "ne?! Sen her sabah beni gelip evden alırdın başıma birşey gelmesin diye! Hadi onu geçtim aradım seni! Cevap vermedin"
K: "duş alıyordum!"
Z: "ondan öncede mesguldü ama telefonun"
Seslerimiz gittikçe yükseliyordu, sınıfta olan bir kaç öğrencide kalkıp çıktılar, yanlız kaldık sınıfta
"Arkadaşımla konuşuyordum"
"Kim?"
"Kimse kim ne farkeder!"
Kerem kim olduğunu söylemek istemiyordu belliki
"Ne saklıyorsun sen benden?! Ne o 10 günde yeni birinimi buldun?!"
"Ne saçmalıyorsun sen! Dün yaşadıklarımızdan sonra sen nasıl böyle birşey dersin bana?"
"Yoksa Melis mi aklına geldi? Söylesene, olabilir, belki onu özlemişsindir, onunla daha çok eğleniyorsundur belki"
Kendi kendime inanamadım birden, ben neler diyordum böyle ama napıyım içimde tutamazdım, Kerem benden birşeyler saklıyordu, tek bir gecede ne olmuştu böyle? Birşey olmasa birden bu kadar değişemezdi Kerem...
Kerem bana şaşkınlıkla bakıyordu
"Sen...sen benim sevdiğim kız olamazsın"
"Sende benim tanıdığım Kerem olamazsın! Ne oldu sana?! Sen bana herşeyi söylerdin, her sabah gözümü açtığımda senin mesajına uyanırdım ben! Ben senin...senin birtanendim hani"
"Şuan meselemiz mesaj değil...sen şuan kıskançlık yapıyorsun! Ve beni suçluyorsun resmen!"
"Sende anlat ozaman herşeyi doğru düzgün!"
"Yok biz daha konuşamıyıcaz, konuşursak kalbini kırıcam, gidiyorum ben"
Kerem arkasını döndü
"Nereye ya!! Hiç birşeyi anlatmadan gidemezsin...asıl böyle yaparak kalbimi kırıyorsun anlasana!"
Kerem kapıyı açtı, Yağmur'la Can'ı gördüm kapının önünde
"Kerem!"
Kerem duraksadı ama dönüp bakmadı
"o kapıdan çıkarsan biter"
Birden nutkum tutuldu, o kapıdan çıkarsa Kerem herşey bitecekti, rüya son bulacaktı...biterse bende biterdim, o an dediğime pişman oldum ama çok geçti, herşey Keremin elindeydi artık...
-48. BÖLÜM SONU-

Bu büyük aşk böyle yarım mı kalacak yoksa?

Araba sahnesini diziden biraz çaldığım doğrudur ama o sahne çok hoşuma gidiyor ve bence yeterince görmemiştik 🙈

Aşk Tesadüfleri Sever (ZeyKer)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin