23. Bölüm

7.3K 673 194
                                    


"Ben çıkıyorum Jimin." Aynada son kez yakışıklı görüntüsüne bakıp saçlarını eliyle dağıtan Jungkook arkasını döndüğü gibi Jiyoon'u görmesi üzerine yerinde sıçramıştı. "Jiyoon?"

Deminden beri aynada kendisine bakan adamı izleyerek bir daha gidecek diye kendi kendine kuruntu yapan küçük kız anında dizleri üzerine çekip Jungkook'un bacağına yapıştı. "Ahjussi gitme!" (Black dizisi sjkfsşfms)

Kollarından tutup kucağına çıkardığı küçük kıza sarıldı Jungkook. "Jiyoon, geleceğim güzelim."

"Geçenkinde de beni kandırıp gittin gelmedin! İnanmıyorum size artık verdiğiniz sözleri tutmuyorsunuz." Gözyaşları bir bir sarıldığı adamın üstüne düşerken ellerini iki yana bırakmış, halsiz bir şekilde ağlamasına devam ediyordu.

"Hayır hayır, böyle düşünme. Artık öyle bir şey olmayacak gerçekten bak." Genç adam kızın sırtını sıvazlayarak kendisine inandırmaya çalışsa da zorlandığı belliydi. "Sizi bir daha bırakmam ki."

"Gerçekten mi?" Duyduğu o söz küçük kız için umut olmuştu. Hem Jimin'i hem kendisini bırakmayacağını söylüyordu. Küçük parmaklarıyla gözlerindeki yaşları silerek söz veren adamın gözlere baktı.

"Evet, gerçekten." Jungkook tekrardan onu sakinleştirmek için onay verdi.

"Bir daha gelmezsen seni sevmem."

Jungkook'un Jiyoon için olan önemi bariz bir biçimde öndeyken Jungkook kalbi kırılmış hissetti ve kaşlarını kaldırdı. "Hiiii, bunu duymamış olayım."

"Bana ne, sende gitme bir daha öyle. Korkutuyorsunuz."

"Korkmak küçük kızların işidir, sen kocaman oldun ya korkulur mu?" Jiyoon'un eski soğuk ve bilmiş hali tamamiyle gitmişti. Bu kız ne ara bu hale geldi ya da kendisi mi bu hale getirdi diye düşünmeden edemedi Jungkook. Çünkü o küçük yaşında güçlü olmayı öğrenmişken bunu mahvetmek istemiyordu. İkilemde kalan diğer yanı ise artık güçlü olmasını istemiyordu, artık yanında o vardı ve kendisine yaslanabilirdi.

"Ama geçen gün küçük kız diyordunuz. Büyüdüm mü yoksa hâlâ küçük müyüm? Büyükler niye bir türlü karar veremiyor?" Pekâlâ, bilmiş kısmı tam olarak gitmiş değildi ayrıca haklı olduğunu genç adam da biliyordu.

Jungkook onun bu hallerine sırıttı ve kızı yere bırakarak kendisi çömeldi. "Hiçbir yere gitmiyorum. Uzat parmağını bu söze kanıt lazım." Serçe parmakları uzanıp birbirine dolandı ikilinin. "Şimdi de baş parmağımızla mühürleyelim. İşte oldu."

Verilen söz ve mühürlenen sözü Jungkook artık bozamazdı bu yüzden Jiyoon yaşlı gözlerini silip ona güvenmeyi seçti. İki küçük eliyle adamın yanaklarını tuttuğu gibi iki yanağından da öperek hoplaya zıplaya kendi odasına çıktı.

"Dur bakalım orada."

Jungkook her şeyi yoluna koyup işine gitmek için kapıya yöneldiği an Jimin'i duymasıyla duraksadı ve ona döndü. "Ah, eşine gitmeden veda öpücüğü mü vereceksin?"

"O sonra. Ben de söz istiyorum, bir daha gitmeyeceksin." Anında Jungkook'a ilerleyip serçe parmaklarını dolaştırarak yüzüne baktı. "Mühürle."

"Senden artık nasıl gidebilirim Jimin? Unuttun mu, biz best friends bilekliklerine sahibiz." Belki sırası değildi ama Jungkook için böyle zamanlar tam sırasıydı. İstediğini yapıp Jimin'i de güldürmüştü.

Life As We Know It |Jikook|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin