Bölüm 6

2.2K 125 70
                                    

Eve geldik ve o büyük spor salonunu temizledikten sonra hem yorulmuş hem acıkmıştım. Hemen pirinç pilavı yaptım ve Ji-hyo ile yemeye başladık. Ji-hyo pirinç ile doldurduğu ağzıyla konuşmaya başladı "köm bölör o sörtök kozlar nö yöpıyorlör"(kim bilir o sürtük kızlar ne yapıyorlar) dedi zor da olsa ne dediğini anlamıştım. Ben "onlar o yavaşlıkla daha bir saat okuldan çıkamazlar"dedim. Sonra bir daha konuşmadık ve yemeğimizi bitirmeye başladık. Hava aydınlıktı ama şu anda odama gidiyorum şu üzerindekiler den kurtulup rahat birşeyler giyip yatacaktım. Sabah okula giderken çok erken kalktığım için çok uykum vardı. Hemen üzerimi değiştirip ayıcıklı pijamalarımı giyindim. Artık uyumaya başlayabilirim.

  10 saat sonra

  Uyandığımda Ji-hyo uyuyordu. Sanırsınız kış uykusuna yatmışım. Sonra biraz daha uyudum. Ji-hyo uyurken sıkılırdım çünkü. Her neyse sabah oldu ve ben 1 de kalktım. Aslına bakarsanız sabah değil öğlen olmuştu. Ben bugün çok rahattım çünkü bugün okulu asıyoruz. Bugün saat 3 de dışarı çıkıp Tae ve Jin ile dolaşıp sinemaya gidecektik. Ji-hyo hala uyanmıyordu. Bende kahvaltı hazırladım. Tek başıma kahvaltı yapmamak için Ji-hyo yu uyandırmaya gittim. Oraya girdiğimde Ji-hyo nun uykusunun ağır olduğunu bildiğimden nazikçe uyandırmak yerine üzerine atladım. Atlamamla Ji-hyo bir küfür savurdu ama hâlâ kalmadı. Ben sürüklrmeyi denedim gene olmadı son çare olan suyu deniycektim ama şimdi yatak şu olur kim temizliycek oraları diyip vazgeçtim. Biraz nasıl uyandırmam gerektiğini düşündüm ve aklıma çok güzel bir fikir geldi. Hemen tekrar Ji-hyo yu uyandırmaya gittim. Ben "Ji-hyo saat 3 oldu şimdi bizi Tae ve Jin bekliyor !!!!!!!" nasıl bağırdıysam kız yataktan çıkar çıkmaz giyisi dolabının önüne koştu. Bu hali çok komik olduğu için büyük bir kahkaha attım. Ji-hyo bana ters ters baktı ve "yalan söyledin dimi Y/N"dedi bende kafamı aşağı yukarı salladım ve "kahvaltı hazır hadi gel"dedim. Ben merdivenden inerken oda arkamdan geliyordu. Hep yaptığım omlet falan doğurmuştu. Hepsi Ji-hyo nun suçu biz masaya oturduk işte yemeğimizi yemeye başladık. Bütün bunları yaparken saat iki olmuştu. Biz hemen bulaşıkları yıkayıp giyisi dolabına koştuk. Ben siyah bir elbise giydim Ji-hyo yırtık bir kot pantolon giydi üzerine de gömlek giydi. Hayır anlamıyorum bu kız bu sıcakta nasıl kot pantolon giyinebiliyor. Ben kendime hafif bir makyaj yaptım Ji-hyo da çok hafif olmasa da bir makyaj yaptı. Saçımı her zamanki gibi açık bıraktım. Ji-hyo da açık bıraktı. Ben Tae ve Jin ile buluşmamızı bitirdikten sonra saçımı boyatmaya karar aldım çünkü kahverengi saçlarımdan sıkılmıştım ama saçımın tamamını boyatmak yerine saçımın uçlarını ve saçımın aralarını tutam tutam boyatacaktım. Saat iki buçuk olmuş bizde anca gideriz diye hemen Ji-hyo ile spor ayakkabılarımızı giyindik ve dışarı çıktık. O sırada minik sırt çantamdan kulaklıklarımı çıkarttım. Çıkartmasam olmazdı zaten ben Ji-hyo da boş boş yürümesin diye kulaklığımın tekini ona uzattım ve ikimizin favori şarkılarını dinlemeye başladık. Biz müzik dinleye dinleye buluşma yerine geldik. Tae ve Jin bizi bekliyorlardı. Ben "çok beklettik mi" Tae "hayır bizde yeni geldik" dedi ve gezinmeye başladık. Biraz daha gezdikten sonra sinemaya gittik. Ve komedi filmine girdik. Film bitene kadar gülmekten karnıma ağrılar girdi. Patlamış mısırımı bile gülmekten yiyemedim. Sonra görüşmemizi bitirdik. Ji-hyo ya kuaföre gideceğimi söyledim.

  15 dk sonra

  Kuaföre gelene kadar saçımı hangi renge boyatsam diye düşünüyordum. Sonunda birçok rengin arasından maviyi seçtim. Saçımı boyayacak kadına söyledim ve biraz zaman sonra saçımın rengini açıp maviye boyadı. En son aynaya baktığımda gerçekten çok güzel olmuştu. İnsanın bunu görünce boyattıkça boyatası geliyor. Hemen ücretini ödedim ve kuaförden çıktım. Eve giderken aklıma evde abur cubur olmadığı gelince yan taraftaki markete girip abur cubur aldım. Kasaya geldim benim arkamda kapşonlu yüzü çok gözükmeyen bir adam vardı. Ve bana dik dik bakıyordu. Neyse kadın benim ürünlerimi geçirdikten sonra abur cuburları poşete koymak yerine kendi çantama koyup çıktım. Arkama dönüp adama baktım kasiyere yaklaşıp ürünleri almayacağını söyledi. Ve benim arkamdan gelmeye başladı. Of bide ben bununla mı uğraşacağım onun beni takip edip etmediğini anlamak için iki farklı yola saptım. Hâlâ geliyordu Allah'ım yeni saçlarımla hava atıyım öyle ne yapıyorsa yapsın bu adam her neyse benim düşündüğüm şeye bak ya ve ben şu anda bilmediğim bir yolda ilerliyordum. Sanırım evden çok uzaktayım al işte korktuğum başıma geldi çıkmaz sokak bu sefer bittim. Tekvandoda öğrendiğim hareketleri buna uygulasam işe yarar mı acaba ama adam yapılı bunda yaramaz dedim ve olduğum yerde durmak zorunda kalmıştım. Adam üzerime geliyordu gelirken de sapıkça şeyler söylüyordu. Yerlere bakımlara başladım her sokakta olan cam şişe çöpleri vardı. Ama bu sokağa bir tane bile atmamışlar ne ballıyım ya adam iyice dibime girerek beni duvar ile kendi arasına sıkıştırdı. Ben o sırada çığlık atıyordum. Adam bana doğru iyice yaklaştı yaklaştı sonra birden uzaklaştı. Ben ne oldu diye bakarken adamı biri dövmeye başladı. Bende yere çöktüm. Sonuçta döven adama yapma diyemem az bile yapıyor. Yanına gidip bende mi tekme atsam ben bunları düşünürken döven adam yanıma geldi. "sen iyi misin" diye sordu ağlıyorum burda nasıl iyi olabilirim "evet"diye cevap verdim. Sonra elimi tutup beni yerden kaldırdı. Bu arada söylemeyi unuttum döven adam da kapşonluydu. Sonra dönerken yorulmuş olacak ki kapşonlu ceketini çıkardı. Üstünde yapışık bir t-shirt vardı altında da eşofman vardı. Beni kurtaran adamı süzerken tanıdık muhteşem suratı gördüm. Beni Jin mi kurtarmış. Ben ona bakıyordum o da bana Jin "sen bu şokla eve gidemezsin gel eve birlikte gidelim" dedi. Ne yalan söyleyeyim şok geçirmiştim. Kıpırdayamıyordum bile neyseki kafa sallamakla yetindim. Çocuk artık beni eve bırakmaktan yolu ezberlemişti. Giderken son olarak yerde yatan adamın kafasına bir tekme geçirdim. Arkadan Jin kıkırdıyordu. Hayır şimdi komik olan ne ki

    15dk sonra

 
Eve girerken Jine görüşürüz dedim ve saçımın güzel olduğunu ve yakıştığını söyledi. Bende bu sitresli olan günümü eve adımını atmamla Ji-hyo nun dırdırından kurtulamadım. Sürekli şunları söyledi neredeydin, ne yaptın,Jin ile aranda ne var, neden seni eve o getirdi, cevap versene kızım dedi. Anlaşılan anlatmaktan başka çarem yoktu. Bende bütün olan biteni anlattım. Ve odama çıktım yatağa kafamı koyduğum gibi uyumaya başladım

Jin ile hayal etМесто, где живут истории. Откройте их для себя