Yeni Bir Dönem

160 9 0
                                    

1

İrem:

-Kızlar uyanın çok garip bir rüya gördüm.

-İrem biraz daha uyuyalım ya. Zaten işe gideceğiz.

İrem:

-Ya lütfen Duru.

Gözüm yarı kapalı oturdum yatakta. Ayşe böyle seslerde kolay kolay uyanmazdı.

-Seni dinliyorum.

-Gelinliğim çok çirkindi Duru.

-Bu mu?

-Bu tabi ki. Kabus resmen.

-İrem'ciğim söz o günler geldiğinde birlikte en güzellerine bakarız. Hem de daha çok var onun zamanına sen de biliyorsun.

Mert'in hediyesinden sonra İrem sık sık bunları düşünüyordu. Önümüzdeki üç yıl da bu konu sık sık gündemimizde olacağa benziyordu. Uykum bölündükten sonra tekrar uyuyamadım. Zaten birazdan işe gidecektik. Ayşe uyanana kadar oyalandım. Bugün dersler başlıyordu. Yani yine koşturma içinde bir dönem. Bu kez yalnız değildim ama bu durum Ayşe için de Ali için de geçerliydi. Ayşe uyandıktan sonra hazırlanıp çıktık. Sevgili İrem, beni uyandırıp kendi uykusuna devam ediyordu. Neyse ki ona hiçbir zaman kızamıyordum.

Kahvaltı saatlerinde kafe oldukça kalabalık oluyordu. Tabi Ayşe'nin keklerinin, açmalarının bu konuda katkısı çok büyüktü. İşler yoğun olduğu zamanlar Ali ile çok az konuşabiliyorduk. Bugün de onlardandı. Ancak çıkarken konuşabilmiştik.

-Ben derse yetişeyim. Burak yok sen söylersin değil mi?

-Olur söylerim. Dersin bitince seni alayım mı?

-Yok yok zahmet etme. Dönünce görüşürüz.

-Dönünce kahve borçlusun o zaman.

-Seve seve.

2

-Kahve borcuma ne oldu?

-Şu masanın da siparişini alayım hemen hazırlıyorum. İşten kovulacağız bu gidişle.

-Patron tanıdık ya sıkma canını.

Akşamları dükkanı kapatmak üzere olduğumuzda kendimize de bir kahve yapar biraz otururduk. Bugün Ali ile ben vardık bir tek. Yani iki sevgili olarak baş başaydık.

-Pazar günü ne yapıyoruz?

-Ben annemle babamın yanına gideceğim. Senin iznin cumartesi değil miydi?

Gülümsedi.

-Pazar gününe aldırdın değil mi?

-Sana diyorum patron tanıdık diye. O zaman seni ben götürüyorum.

-Olur.

-Sonra da bildiğim çok güzel bir kafe var seni oraya götüreceğim.

-Burak'a ayıp olmasın?

-Olmaz olmaz merak etme sen.

3

İşte sonunda gelmiştim. Yıllar sonra onlara kavuştuğuma inanamıyordum. Çoğu insan böyle bir duruma üzülürdü evet ama ben buna da razıydım. Yıllarca fotoğraflarını karşıma alıp konuşmuştum onlarla. Şimdi ise uyudukları yerdeydim. Bana cevap vermeyeceklerdi elbette ama beni duyacaklarını biliyordum. Onlara yirmi yılı anlatmam uzun sürecekti. Aslında hayatımda en mutlu geçen süreçle başlasam daha iyi olacaktı. Yani geçirdiğimiz bu birkaç ay ile başlayacağım.

-Ali ben yalnız gitsem olur mu?

-Olur tabi. Ben seni burada bekliyorum.

Kalbim yerinden çıkacak gibiydi. Görevliden yardım isteyerek kolayca bulmuştum. İşte karşımda, yan yanalardı. Bahar... Mehmet...

-Anne, baba ben geldim. Sonunda buldum sizi. Yıllarca hep sordum. Hep kötü düşünmemeye çalıştım. Beni ne kadar çok sevdiğinizi öğrendim ben. Bunları öğrenmek, sanki bunları sizden duymuşum gibi hissediyorum. Siz gideli 18 sene olmuş. Eminim yaşasaydınız hala çok yakışıklı ve çok güzel olurdunuz. Suna Teyze beni daha çok anneme benzetiyor. Sesim de babama benziyormuş. Şu an ayıplamayacaklarını bilsem söylerdim belki size. Ama siz ben konser verirken bile benim yanımdaydınız biliyorum. Bu arada ne güzel aşkınız varmış sizin. Ben de buraya Ali'yle geldim. Birkaç aydır tanışıyoruz onunla. Çok iyi birisi. Çocukları mutlu etmek için projeler düzenliyoruz biliyor musunuz? Buraya gelirken de çiçek fidanı almamı söyledi. Heyecandan ben unutmuşum.

Getirdiğim fidanları topraklarına ekmeye başladım bir yandan da.

-Şimdi buraya geldikçe bunları sulayacağım. Düşünsenize. Şimdi burada çiçekler açacak. Mezarlarınız çok da bakımsız değil buna sevindim aslında. Görevlilere bunun için teşekkür etmeliyim. Benim şimdi gitmem gerekiyor. Ali'yi daha fazla bekletirsem ayıp olur. Onu sizinle en kısa zamanda tanıştırmak istiyorum.

Ali beni görünce arabadan indi.

-Nasıl geçti? Tuhaf bir soru oldu kabul.

-Onlara senden bahsettim.

-Gerçekten mi? Mutlu oldum.

Böyle şeylere mutlu olurdu Ali gerçekten de. Ona ufacık bir sevgi gösterisi gösterseniz dahi dünyalar onun olurdu. Kocaman bir kalbi vardı onun.

-Senin söylediğin kafeye gidiyoruz değil mi?

-Tabi tabi. Hadi gidelim.

Ee bizim oraya gelmiştik? Hatta arabayı kafenin önünde park etti.

-Ya çok kötüsün.

-Buraya senin elin değdi. Buradan güzel kafe mi var?

-Sırf bu cümleyi kurabilmek için kandırdın beni değil mi?

-Beni çözmeye başlamışsın ama sen.

Daha sonradan aramıza İrem ile Mert'in de katılmasıyla ilk tatil günümüzü birlikte kafede bitirmiştik. Bu durumdan elbette şikayetçi değildim. Birlikte vakit geçirdiğimiz her yer çok güzeldi ve önceden de dediğim gibi burası gerçekten de artık yuva gibiydi.

Aynı YoldaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin